Kitabın adı bu. Koşucu Kız değil, Kız Koşucu. Yani koşucunun cinsiyeti belli. Kızın ne yaptığı da.
Kız Koşucu, Kanadalı yazarı Carrie Snyder’in ilk romanı, kendisinin iki ayrı hikaye kitabı da bulunuyor. Çiçek Öztek’in Türkçe çevirisi ile Alef Yayınevinden geçtiğimiz günlerde basıldı ve kitapçılardaki yerini aldı.
Bu kitap, toplumsal cinsiyet duyarlılığını, kahramanı Aganetha Smart ve ailesinin fertleri, yolları buluşan diğerleri üzerinden olan bitenden haberdar ediliyor ki bu da okuru cinsiyet eşitliği üzerinden düşünmeye buyur ediyor.
Herkesin kısaca Aggi dediği kahramanımız fiziksel ve zihinsel koşarak yaşadığı ömrünü, 1900’lü yılların başından günümüze kadar getiriyor. Aggi ile yaşını kendisinin de artık bilmediği döneminde tanışıyoruz, huzurevinde son bulacağı varsayılabilir ömrünün finali, onu hava almaya diye izinle çıkaran bir daha da bırakamayacak iki gencin kaçırması ile okur, hatırlananları ömrü temize çekme serüveni olarak da okuyabilir.
Kitabın sonunda verilen Smart Soyağacı ömrün içine giren aile bireylerini, birbirleri ile olan ve birbirlerini etkileyen yaşantıların müthiş bir özetini de sunuyor. Okunan demlendiği, yeniden gözden geçirildiği bir şema sunuyor.
Aggi, neler hatırlamıyor ki, annesinin babasını kendisinden önce evlat sahibi yaptığı karısından kalan kardeşlerini, onların o yıllar için nedenlerin hastalık, doğa nedenleri ile ölümlerini, kendi kardeşlerini ve hikayelerini, kendisinin Kanadalı Kız Koşucular takımına girişi, altını alışı, şöhretin getirip götürdükleri, etrafındaki kızların annelik ile değişen hayat yolları, bırakılan çocukları, düş kırıklıklarını, niteliksiz işlerde çalışan kızların durumu, kızların önünü açmaya çalışan kendini bununla var eden saygınları, “bırak sana yardım edeyim” diyebilen şifacı annesini, etrafı herkes için sessizce toparlamayı bilen babasını, arkadaşlığın tanımını, sevgililiği, sırf anne olduğu için tıkanan hayatında çocuklarını öldürmeyi çare görmeyi, iş hayatında kadın olmanın kırılganlığını, nine odasını, tarımın takviminde olan biteni, toprağın geçici sahiplenişini, kırsal ve kent hayatını hep koşarak yaşıyor, zihninde koşarak tarihsel yapının içinde hatırlıyor, bulanık bir ruhsal atmosfer de aktarıyor.
Son derece sempatik, doğal ve farkındalığı yüksek bir karakteri anlatan Kız Koşucu, roman boyunca okur da heyecanı ve merakı sıcak tutmayı, olan bitene yönelik okur tahminlerini tatlılıkla yanıltarak gençlik-yaşlılık algısını da vererek sürdürmeyi biliyor.
Roman Aggi’nin ilerleyen yaşlarında bir gazetecinin kendisine yönelttiği şu soruyu aslında ömrünü anlatarak yanıtlıyor. “Ms.Smart, sizin uzmanlığınız uzun mesafeymiş ve cinsiyetinizden dolayı uzun mesafe yarışlarına girmeniz engellenmiş. Kadın atletlerin bu yaz düzenlenecek Olimpiyatlarda maraton koşmalarına izin verilecek olması konusunda bir yorumda bulunmak ister misiniz?” (sf.71)
Aggi, cinsiyetinin toplumsal örgü de kendisine ne veriyor, ne alıyor hep koşarak biliyor ve bunu ömrü içinde eritebildiği her yerde yapıyor. Kız Erkek eşitsizliğine bir el ses veriyor.
Okunması yerinde gerekli bir ömür aktarımı olarak Kız Koşucu, medeniyetin restorasyonun tartışıldığı “pembe otobüs” olgusunun gün yüzüne çıktığı güncelimize bir el ses veriyor. (NÖ/ÇT)
*Kız Koşucu, Carrie Snyder, Çev: Çiçek Öztek, Alef Yayınevi, 2016, 344 sayfa