Serüven boyunca sürüklenen ve gidilen yolun rotası
Edgar Allan Poe, 19 Ocak 1809’da doğan ve 7 Ekim 1949’da ölen, 41’inci yaşını göremeyen, lakin kısa hayatına birçok öykü, şiir sığdıran, adı ilgisiz kişiler tarafından da illa ki bir şekilde duyulmuş olan, öncü, tuhaf, korkutan, rahatsız eden ama çok sevilen bir yazar…
Edebiyat tarihinde önemli bir yeri olan yazarın, öykülerinin içeriğinin yanı sıra gerçek hayatına da birçok felaket ve keder sığmıştı. Öncüydü çünkü ele aldığı konular ve yazma şekliyle edebiyata, özellikle de kısa öykücülüğe büyük bir iz bıraktı. Ele aldığı konuların çeşitliliği ve aktarma şekli onun zihin dünyasının zenginliğini de ortaya koyan bir izlektir aynı zamanda. Kabaca, dehşet öyküleri, gizemli öyküler, dedektiflik öyküleri (özellikle burada yarattığı Mösyö Dupin karakteri Sherlock Holmes’ün öncüsüdür), politik ve edebi taşlamalar, mizah ve yergi öyküleri, fantezi ve uçuş öyküleri, keşif ve serüven öyküleri ve büyülü doğa öyküleri olarak sayabiliriz sadece öykü olarak ele aldığı türleri. Gotik edebiyatın ustası olarak anılan Poe’nun ilk yayımlanan kitabı ve tek romanı olan (1838) Arthur Gordon Pym’in Öyküsü ise içerik ve tür olarak diğerlerinden ayrılır. Çünkü pek denizci olmayan Poe, deniz üzerinde geçen fırtınası ve kazası bol bir roman yazmıştır.
Kitabın ilk etkisi pek Poe’nun hoşuna giden bir şekilde olmadı. Eleştirmenler eseri ürkütücü, intihal dolu, alelacele yazılmış, denizciliğe dair eksik bilgili olarak tanımladılar. Bunların etkisiyle Poe da yazdığı roman için “bayağı aptalca bir kitap” tanımını kullanmıştı zamanında.
Hayatını yazıcılık ve yazı işleriyle kazanan (aynı zamanda dönemin edebiyat dergilerinde editörlük de yapıyordu) Poe’nun, büyük yazarların kaderinden ayrı bir yazgısı olmadı zira eserleri ölümünden sonra hak ettiği yeri buldu çoğunlukla, ele alacağımız kitabın etkisi gibi.
Roman zaman içinde kendisine yöneltilen eleştirilerden sıyrılıp edebiyat içindeki yerine doğru emin adımlarla ilerledi. Jorge Luis Borges’in “Poe’nun en büyük eseri” diyerek övdüğü roman zaman içinde birçok sanatçıya ilham verdi ve eserlerinde ona atıfta bulundular, bir tür saygı duruşu olarak.
Poe’nun en fazla çevrilen eseri olan kitap, Fransızcaya Charles Baudelaire tarafından çevrildi. Hatta romanın etkileri Baudelaire’in şiirlerinde de görüldü, kitaptaki bir sahneyi kısmen şiirinde canlandırdı. Jules Verne, bu kitabın devamı niteliğindeki Buzların Sfenksi romanını yazdı. İki ciltlik romanda Verne, Halbrane gemisinin mürettebatının Pym’in başına ne geldiğini araştırmak için yola çıkmasını ve yolculuğu anlatıyordu.
Charles Romeyn Dake, Tuhaf Bir Keşif romanında, Poe’un kitabında yer alan karakter olan Dirk Peters’i kendi kurgusuna alıp Pym ile Antarktika’da yaptığı yolculuğu anlattırır.
H.P Lovecraft Deliliğin Dağlarında kitabında, Poe’nun romanında kullandığı “Tekeli-li” nidasını aynen kullanır. Zira romanda da Gordon Pym’in öyküsüne benzer bir Antarktika seyahati anlatılmaktadır.
Yann Martel’in Pi’nin Yaşamı romanında, (filmi de çekildi ve en iyi yönetmen Oscar’ı dâhil birçok ödül aldı) Pi ile sandalda kalan Bengal kaplanının adı yine Poe’nun kitabındaki bir karakter olan Richard Parker’di.
Üslup olarak Poe bu romanda iki anlatıcı vasfını birden kullanır. Birincisi roman yazarı kendisi olduğu halde kendi varlığını Gordon Pym’in editörü olarak sunan “güvenilmez anlatıcı”dır. Hatta öyle ki romana dâhil olarak kullandığı ve romanın bir parçası olan editör notlarında, düzeltmelerinde kendi adını kullanarak hayali bir karakter olan Pym’in gerçekten var olduğuna dair okuru manipüle eder. Kitabın girişinde yer alan Pym’in kaleminden çıkan(!) sunuş yazısında da Poe bir editör olarak anılır ve metne nasıl bir düzeltmede bulunduğu izah edilir.
Bu durum “saf okur”un (saf ve düşünceli okur ayrımı Milan Kundera ve Orhan Pamuk yazılarında anlatılır) anlatılan olayın gerçekten yaşandığına dair inancını artırır. Ki kitap İngiltere’de yayımlandığı zaman kitaba getirilen eleştirilerin anlatıcı olan Pym’in abartması olduğu düşünüldü hatta kitaptaki keşifler ve kayalarda olan hiyeroglifler ciddi tarihi bulgu olarak algılandı. Bu Poe’nun güvenilmez bir anlatıcı olarak başarısıydı.
İkincisi, roman sırasında romanın akışını bırakıp oradaki herhangi bir detay hakkında sayfalarca bilgi vermesiyle (gemi yüklenme esasları, penguenler ve türleri vb.) “her şeyi bilen anlatıcı” rolünü de üstüne alıyor ve okur bu iki anlatıcı türüne şahit oluyor serüven boyunca.
Kitabın hikâyesini anlatmak yerine yaşanılan serüven boyunca karşılaşılan fırtınalar, etkileri, binilen deniz taşıtları, kazazede sürecinde hayatta kalmak için yenilen, içilenler gibi süreç boyunca hayatta kalma çabasının dökümü yer alacak yazıda, bir nevi romanın farklı bir açıdan röntgeni olarak…
Romanın başlangıcı ve bitişi arasında bulunulan coğrafi yer ve zaman dilimi
Yer
Başlangıç yeri: Nantucket Limanı (ABD - Massachussetts)
Bitiş yeri: Güney kutbunda bilinmeyen bir yere doğru sürüklenme
Tarih
Başlangıç: 17 Haziran 1827
Bitiş: 22 Mart 1828
Romanda karşılaşılan rüzgâr çeşitleri
Fırtına: Rüzgâr hızının 37 knot (saatte 68,5 km)üzerine çıkması durumu. 110-120 km’ye ulaşabilir. Suları kabartarak büyük dalgalar oluşturur.
Bora: Arkasından yağmur getiren sert rüzgâr.
Kasırga: Rüzgârın hızı 118 km’ye ulaştığı andan itibaren aldığı isimdir. Kendi çevresinde dönerek eser ve genellikle hızları 240 km’den fazla olur.
Romandaki anlatım sırasına göre binilen deniz araçları ve türleri
Tekne adı: Ariel
Kaptanı: Augustus ve Arthur Gordon Pym
Türü: Yarım güverteli, küçük kamaralı, şalopa tarzı donanımlı, 10 kişilik küçük yelkenli
Gemi adı: Penguen
Kaptanı: New London’lu E.T.V. Block
Türü: Nantucket limanına kayıtlı, karinası bakır levhalarla kaplı büyük balina gemisi.
Gemi adı: Grampus
Kaptanı: Mr. Barnard
Türü: Llyod ve Vredenburgh şirketine kayıtlı, tamire rağmen denize açılacak durumda olmayan balina gemisi.
Gemi adı: Jane Guy
Kaptanı: Mr. Guy
Tür: 180 ton kapasiteli, gabya yelkenli, sivri pruvalı, üç direkli bir uskuna. Kaptan ve ikinci kaptan dışında 35 mürettebat bulunuyor.
Kanonun adı:……..
Kaptanı:……….
Türü: Gövdesi ağaç kabuğundan, pruvası baştan kıça 15 metre, genişliği 120-180 cm. arasında, derinliği 1,5 metre olan yerli kanosu.
Romandaki anlatım sırasına göre karşılaşılan deniz ve hava olayları
Ariel’de karşılaşılan fırtınalar ve türleri: Önce fırtına, sonra kasırga.
Netice: Fırtına ve karanlık yüzünden önünü göremeyen balina gemisinin dik açıyla tekneye çarpması ve teknenin parçalanması.
Penguen’de karşılaşılan fırtınalar ve türleri: Nantucket açıklarında görülen en sert fırtına.
Netice: Parçalanan Ariel’den kurtulup ertesi sabah salim bir şekilde limana varış.
Grampus’da karşılaşılan fırtınalar, türleri ve sonuçları:3 Temmuz: Geceye doğru çıkan fırtına pruva gabya yelkenini toplanmasına fırsat vermeden ortadan ikiye yırttı.
5 Temmuz: Öğle vakti çıkan fırtına sonucunda pruva gabya yelkenini toplarken sarhoş tayfa Simms denize düşerek boğuldu.
6 Temmuz: Yağmurla karışık esen fırtına sonucunda gemi armuzlardan epeyce su aldı, pompalardan biri sürekli çalıştırıldı. Geminin ortasında patlayan dalga iskele küpeştesinin büyük bir bölümünü alıp götürdü.
7 Temmuz: Artan su sızıntısını kesmek için pruvanın açık yerlerine yelken bezi sıkıştırıldı.
10 Temmuz: Şiddetli bora sarhoş tayfa tarafından yelkenler gerektiği gibi toplanmadığından gemiyi alabora edecek kadar yan yatırdı, gemi epey su aldı. Geceye doğru rüzgârın şiddeti arttı ve deniz iyice kabardı.
Fırtınalı gecede tayfa Dirk Peters, Gordon Pym ve onu gemiye kaçak sokan aynı zamanda öldürülen kaptanın oğlu olan arkadaşı Augustus ile karanlıktan ve diğerlerinin sarhoş olmasından faydalanıp gemi faça edilip yatırılmışken, onu ele geçirdiler.
Fırtına iskele küpeştesini, dalgalar da mutfağı ve kıç filikasını yerinden koparıp denize sürükledi.
11 Temmuz: Gece, şiddetli esen rüzgâr sonucunda gemi her rüzgâr altına yatışta su alıyor. Grandi sürekli direği sallanıp gıcırdıyor.
Sabah, fırtına devam ederken sallanan grandi direği kesildi. Alaborayı engellemek için pruva direği de kesildi, denize düşerken beraberinde cıvadrayı da peşinden sürükledi.
Şalopa, sancak küpeşteleri ve bocurgat paramparça oldu.
12 Temmuz: Gece, şiddetini artıran fırtına dümeni parçaladı. Dev bir dalga geminin üstünde patlayarak kamara iskelesini süpürüp ambar kapaklarını parçaladı. Geminin her yeri suyla doldu.
Gündüz, fırtına kasırgaya döndü, gemide kalan dört kişi yan yatan gemide dalgaların kendilerini götürmesini engellemek için halatlarla kendilerini sıkıca bocurgattan geriye kalan parçalara bağladı.
Akşam, fırtına dindi.
24 Temmuz: Sabah, şiddetli sağanakla birlikte kuzeyden kopan kasırga, akşama doğru dev dalgalarla birlikte boraya döndü.
25 Temmuz: Gemi ayakta durulamayacak ölçüde yan yattı. Bundan sonraki günler gemi köpekbalıklarıyla çevrili olarak sürüklendi.
4 Ağustos: Gemi ters döndü, omurgasının üstüne çıkıldı.
7 Ağustos: Liverpool limanından kaptan Guy komutasındaki Jane Guy isimli ayıbalığı avına çıkmış uskuna tarafından kurtarıldılar.
Jane Guy’da
16 Eylül: Ümit Burnu yakınlarında sabah altıda bora ve sekize doğru da dev dalgalar tekneye vurmaya başladı. Pruva direği önündeki küçük yelken parçalandı.
1 Ocak 1828: Kuzeydoğudan esen ve buz kütlelerini gemiye doğru sürükleyen sert fırtına. Trinketa yelkenine tek camadan vurup orsasına seyrederek açık sulara ulaşıldı.
1 Şubat: Gemi demir atılan ve ilk defa gidilen adalar gurubundaki yerliler tarafından saldırıya uğradı, yağmalandı, yakıldı. Ambardaki barutlar patladı ve gemi paramparça oldu.
Yerli kanosunda
1 Mart: Ufku kaplayan açık gri renkte buhar bölgesi belirdi. Deniz suyu sıcaklığı arttı, denizin rengi değişmeye başladı.
3 Mart: Deniz suyu sıcaklığı dikkati çekecek kadar arttı, rengi değişerek mat sütümsü bir renge döndü. Su yüzeyinde büyük çalkantılar ve titremeler oluşmaya başladı.
6 Mart: Deniz suyu sıcaklığı dokunulduğu zaman rahatsızlık verecek kadar arttı, sütümsü rengi daha da belirgin oldu. Külü andıran ama kül olmayan beyaz bir toz kanonun üstüne ve çevresindeki büyük bir alana yağdı.
8 Mart: Su sıcaklığı el yakacak dereceye geldi.
9 Mart: Küle benzeyen beyaz madde aralıksız olarak yağıyor.
21 Mart: Havayı karanlık kapladı, kanonun üzerinde biriken beyaz kül sağanağı boğulacak oluştu. Su süt beyazı.
22 Mart: “… Şimdi çağlayanın kollarına doğru büyük bir hızla koşuyorduk, bizi yutmak için orada bir uçurum açıldı. Ama yolumuzun üzerinde, insan olmayacak kadar büyüklükte, kefene sarılmış kocaman bir suret belirdi; teni kar gibi bembeyazdı.”
Yemek ve içecek menüsü
Grampus ambarında saklanılan ve sonra mahsur kalınan süre boyunca (11 gün)
Yiyecekler: Bir kutu peksimet, Bologna sosisi, jambon, kızarmış koyun budu (bozulduğu için yenemedi)
İçecekler:1 testi su, kuvvet şurubu, şeftali likörü
Ambardan sonra kamarada gizlenmiş şekilde (12 gün)
Yiyecekler: Tuzlanmış sığır eti, haşlanmış patates, Puding
İçecekler: Su
Gemiyi ele geçirdikten sonra (10 Temmuz – 7 Ağustos arası, kronolojik olarak)
14 Temmuz: Su dolu kamaraya dalınarak çıkartılan bir şişe porto şarabı
16 Temmuz: Deri çanta parçası (çiğneyip tükürmek için) ve insan eti (kurayı kaybeden tayfa Parker’ın cesedi /dört gün yetti)
23 Temmuz: Güverteyi baltayla parçalayıp su dolu kamaralardan çıkartılan yiyecek envanteri: 5 küçük zeytin kavanozu, 2 bozulmuş ve sadece kemiğe yakın kısmı yenilebilen iki domuz budu, 1 şişe Madeira şarabı, 3 galon Cape Madeira şarabı (Şaraplar önce yağmur suyuyla karıştırılıp içildi, sonra da deniz suyuyla karıştırılıp içilmesi denendi.) Galapagos türü küçük bir kaplumbağa (boynunun altındaki kesede 1 litreye yakın berrak su bulunduruyordu).
Gemi alabora olunca: Midye, yengeç
Jane Guy’da
Normal yemeklerin yanı sıra avlanan: Bir tür pelikan (eti lezzetli), kutupayısı türünden ama onların en büyüklerinden bile iri, gözleri kıpkırmızı, burnu bir bulldog burnuna benzeyen bir hayvan (eti yumuşak, balık tadında ama son derece ağır kokulu).
Adadaki oyukta mahsur kalınan süre içinde (1 – 20 Şubat arası)
Balaban kuşu (eti sert olmakla birlikte enfes), çok yenildiği zaman karın sancısı ve baş ağrısı yapan dağ fındığı, kaşıkotu
Yerli kanosunda (20 Şubat – 22 Mart arası)
Yiyecekler: Kanonun içinde bulunan 3 deniz kaplumbağası
İçecekler: Kaplumbağa keselerinde bulunan su
Gemilerin gittiği veya sürüklendiği rotalar
17 Haziran, 1827 Nantucketh limanından ayrılış.
24 Haziran, 35 derece 30 dakika kuzey enlemi 61 derece 20 dakika batı boylamı. Bermuda Adaları yakını.
25 Temmuz, ekvator çizgisi yakınları.
7 Ağustos, 31. batı boylamı St. Roque burnu açıkları.
16 Eylül, Ümit Burnu yakınları.
13 Ekim, 46 derece 53 dakika güney enlemi, 37 derece 46 dakika doğu boylamı, Prens Edward Adaları.
15 Ekim, 42 derece 5 dakika güney enlemi, 49 derece doğu boylamı, Crozet Adaları.
18 Ekim, Güney Hint Okyanusu’ndaki Kerguelen ya da Desolation Adası, Christmas Limanı.
27 Kasım, 37 derece 8 dakika güney enlemi, 12 derece 8 dakika batı boylamı, Tristan d’Acunha Adaları.
26 Aralık, 63 derece 23 dakika güney, 41 derece 25 dakika batı boylamı.
2 Ocak 1828, 69 derece 10 dakika güney enlemi, 42 derece 20 dakika batı boylamı.
5 Ocak, 73 derece 15 dakika güney enlemi, 42 derece 10 dakika batı boylamı, dev buz kütleleri geminin yoluna çıkıyor.
10 Ocak, 78 derece 30 dakika güney enlemi, 40 derece 15 dakika batı boylamı.
14 Ocak, 81 derece 21 dakika güney enlemi, 42 derece batı boylamı.
17 Ocak, 82 derece 50 dakika güney enlemi, 42 derece 20 dakika batı boylamı. Burada keşfedilen adaya “Bennet Adası” ismi verildi. Bu konum daha önceki denizcilerin ulaştığı güneydeki en uç noktadan 8 derece daha aşağıda.
19 Ocak, 83 derece 20 dakika güney enlemi, 43 derece 5 dakika batı boylamı. Çok büyük bir adalar grubu bulundu.
20 Şubat (tarihlerdeki kayma başlıyor o yüzden kronolojik olarak mart olması gerekiyor) Güney kutbu okyanusu 84 derece enlemi.
22 Mart (Nisan), güneyde bilinmeyen sulara doğru sürüklenme devam etti.
Hikâyeyle bağlı olarak roman içinde verilen bilgiler
Poe, kitap içinde hikâye anlatımını bir kenara bırakıp uzun uzun o sırada olan veya onunla bağlantısı bulunan bir durum, nesne, yer veya hayvan hakkında uzun bir bilgi aktarımına giriyor.
Birinci açıklama: Yükün gemi ambarına doğru istiflenmesinin önemi ve sonuçları, yanlış istif yapıldığı için fırtınada batan gemi örnekleri (3 sayfa).
İkinci açıklama: Geminin faça edilip yatırılması ve fırtınalı havalarda bunu yapmanın önemi (1,5 sayfa).
Üçüncü açıklama: Galapagos kaplumbağası ve gemilerde yiyecek ve içecek kaynağı olarak bulundurulma gerekçesi (1 sayfa).
Dördüncü açıklama: Jane Guy gemisinin özellikleri, silahları, nasıl olması gerektiği, eksiklikleri (yarım sayfa).
Beşinci açıklama: Desolation Adasının coğrafi özellikleri, keşfedilme tarihçesi, üzerinde yaşayan kuşlar ve türleri, özellikle Penguen ve Albatroslar (4 sayfa).
Altıncı açıklama: Tristan a’Acunha Adalarının coğrafi özellikleri, keşfedilme ve yerleşime geçme tarihçesi, üzerinde yaşayan hayvanlar ve bitki örtüsü (3,5 sayfa).
Yedinci açıklama: Güney Kutbu’na ulaşmak için girişilen çabaların tarihçesi. Gemiler, kaptanları ve yolculukların sonuçları (4,5 sayfa).
Sekizinci açıklama: Denizhıyarının lezzeti, avlanma şekli, ekonomik değeri, fiyatları ve kalite sınıflanması (1,5 sayfa).
Dokuzuncu açıklama: Adada içinde saklanılan oyuk ve oyuk koridorlarının jeolojik yapısı, derinliği, genişliği, ayrıldığı kollar ve bunların şekilleri (4 sayfa).
Kitabın sonu
Kitap, sanki yazarın/anlatıcının başına bir şey gelmiş gibi aniden bitiyor. Poe, editör olarak kitabın böyle bitmesini romanın sonuna koyduğu notta şöyle izah ediyor ve Pym’in gerçekten de var olduğu düşüncesini okurun zihninde pekiştiriyor: “Bay Pym’in yakın zamanlardaki beklenmedik ve üzücü ölümünün ayrıntıları günlük basın sayesinde herkesçe çok iyi bilinmektedir. Kitabın yukarıdaki bölümleri baskıdayken, Bay Pym’in gözden geçirmek üzere aldığı ve anlatısını tamamlayacak olan son birkaç bölümün ölümüne yol açan kazada kaybolmuş olmasından korkulmaktadır. Ama durum böyle değilse ve kâğıtlar sonunda bulunursa bunlar da yayınlanacaktır.”
Netice itibariyle Poe’nun söylediğine inanıyor ve: Bizden önceki üç neslin umutla beklediği gibi, biz de son bölümünün bulunmasını ve yayımlanmasını bekliyoruz. (TY/YY)
*Bu yazı Yeni Deniz Mecmuası'nın Aralık 2016 sayısında yayımlandı.