Eran Riklis’in yönetmenliğinde Mart 2008 İsrail- Almanya- Fransa ortak yapımı olan Limon Ağacı’nda (Etz Lemon) baş rolleri Hiam Abbass, Doron Tavory, Ali Suliman ve Roman- Lipaz Michael paylaşıyor.
Türkiye'de de ilk Filmekimi'nde gösterilen, 2008 Berlin Panorama Ödüllü Limon Ağacı, ironik bir dram.
Filistinli yoksul bir dul olan Selma Zidane’ın hayatta, ABD'de garsonluk yaparak geçinmeye çalışan oğlundan başka sahip olduğu tek şey, babasından kalan 50 yıllık limon bahçesi.
İsrail sınırındaki Batı Şeria’da yer alan bahçe, İsrail Savunma Bakanı ve eşinin sınırda bir villaya taşınması sonucu gelecekteki terörist saldırıları önlemek adına İsrail istihbaratı tarafından kesilmek istenir.
Bundan sonra yaşamı cehenneme dönen Selma, geçim ve yaşam kaynağı olan limon ağaçlarının zararsız olduğunu ispat etmek için İsrail devletine karşı bir hukuk mücadelesi başlatır.
Bahçe ve bakanın evini ayıran tellere rağmen Selma’ya tazminat ödeyerek ağaçlardan kurtulmak isteyen İsrail yetkilileri için her küçük ihmal, barışa ve ulusal güvenliğe yönelik bir tehdittir.
Mahkeme ağaçların tamamının kesilmesine karar verince Selma, kendine bir avukat tutar ve bir üst mahkemeye başvurarak, bütün dünyaya bu olayı duyurur.
Genç avukat Ziya Davut ve dul Selma arasında başlayan aşk, Filistin bölgesinin tutucu insanlarının dedikoduları, savunma bakanının karısı Mira Navon’un ve gazeteci arkadaşının Selma’yı desteklemesi ile Ortadoğu’nun, her gün sıcak çatışmalar yaşanan bölgesi Batı Şeria’da aşk ve limon ağaçlarıyla yaşamın ve insanlığın sesi duyulur.
Ancak mahkeme devam ederken bahçesine her girdiğinde kafasına silah dayanan Selma, avukatının kurnaz bir oyununa kurban gider.
Filistin için Selma’ya rağmen
Davanın sonunda, yarı yarıya bir hukuki çözümle, her bakımdan Filistin halkından ayrıcalıklı olan İsraillilerle olan mücadele de geride kalmamak, direnmek ve yaşamak için yaşamı sembolize eden ağaçların bir kısmının güvenlik adına kesilmesine karar veriliyor.
Filmde, Filistin davasına adanmışlığı temsil eden dul Selma’nın geleneksel Müslüman bir kadın olarak yalnızlığı seçmesi ve davanın sonunda limon ağaçlarının bakanın evinin tarafına düşen kısmının tamamen kesilmesine karar verilmesi, İsrail- Filistin meselesinin uluslarası arenadaki tek çözümüymüş gibi sunuluyor.
11 Eylül sonrası artık tamamen terörle özdeşleştirilen Arap halkından olan Filistinlilere bir çözüm yolu olarak sunulan ise, Selma Zidane’ın soyadında saklı.
Selma, patriarkal bir simgeyi sonuna dek savunarak, oğlunun yanına, ABD'ye gitmek yerine sınırdaki bahçenin ortasındaki küçük evinde askerlerle ve silahların gölgesinde yaşamayı seçiyor.
Henüz tam anlamıyla tanınmayan ulus-devletin bekçisi dul Selma’yla önerilen çözümse, Arapların Fransa’daki gururu futbolcu Zinadine Zidane’ın yolunda gitmek ve futbol ya da başka bir kamusal yolla uluslarası arenada Filistinlilerin sesini duyurmak, bölgeye dikkat çekmek ve sonuçta da akıllıca davranarak bireysel çözümlere razı olmak.
Limon ağacının hüznü
Zira, filmin sonunda bakan ağaçların kesilmesinden memnun bir şekilde ulusal güvenliği ve kamuoyundaki prestijini kurtarırken, ona muhalif eşi ABD'ye kızının yanına döner.
Selma’nın aşık olduğu avukatı ise, en beklenmedik ihaneti gerçekleştirir ve Filistin Dış İşleri Bakanı’nın kızıyla nişanlanarak, Filistin’in uluslarası hukuk danışmanlığına yükselir.
Selma ise, uluslarası alanda Filistin adına bir ilki gerçekleştirerek, yarı yarıya da olsa adaleti sağlayan kadın olarak yine tek başına kalır.
Sapsarı çığırtkanlığıyla, savaşa ve askerlere meydan okuyan limon ağaçları aslında dul Selma’nın çoraklığında, Filistin’in kimsesizliğini simgeliyor ve genç avukat Ziya’nın Selma’ya ihanetinde saklı olan Filistin- İsrail sorununun küresel dünyada çözümü için, arabulucu Batılı devletler tarafından getirilen bireysel özerkliğe bağlı önerileri hatırlatıyor.
Filmde, eski Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat’ın dış işleri binasının içine asılı posterlerine yapılan yakın çekim vurgular ise akla, acaba Filistin yıllar süren mücadelesinde önemli bir liderini yitirerek ciddi bir darbe mi aldı yoksa sahiden Arafat’ın ölümünden sonra tartışma konusu olan Batı kökenli karısının kişisel serveti, Filistin halkının yoksulluğunu gizlemek için mi uluslarası kamuoyunda ebedi bir yetimlik temasına sığınıyor.
Politik tartışmaların ötesinde ise, Limon Ağacı (Etz Lemon) geleneksel simgeleri, film boyunca çalan Arap ezgileri ve yaşamın yok edilmesiyle git gide çoraklaştırılan topraklarına düşen sarı limon ağaçlarının serin gölgesiyle, Filistin’in ebedileştirilmek istenen hüznünü hatırlatıyor.
Film, Ortadoğu’nun kangren olmuş yarasında kesilip atılmak istenenin, ne yazık ki ulus devlet politikalarının kutsal anneye dönüştürmek istediği, kadın olduğunu da çarpıcı bir dille ifade ediyor. (YK/EZÖ)