Filistin İçin Bin Genç, 7 Ekim’in yıldönümünde, direniş haftasında; İstanbul, Ankara, Bursa ve Eskişehir’de meydanlara çıkılması için çağrı yaptı. İstanbul’daki eylem planı, Taksim’de Şişhane’den İstanbul İl Ticaret Müdürlüğü’ne yürümekti. Fakat polis, yürüyüşe engel olmak için tünelde eylemin önüne ve etrafına barikat kurdu. Eylemciler ve güvenlik şube amiri arasında müzakereler yapıldı; fakat polis de eylemciler de geri adım atmadı.
Eylemde polisler yere düşen eylemci Yüsra Sumeli’yi gizlice alandan çıkarıp kaçırma girişiminde bulundu. Polisler eylemcilerin “Arkadaşımız nerede?” sorularına bilmiyoruz yanıtını verdi. Çevik kuvvet ablukayı daralttı. Polis eylem boyunca kendi içinde de grubun ablukaya alınıp alınmayacağına dair ayrışmalar yaşadı.
Filistin İçin Bin Genç ekibinden bir avukatın müdahalesi ve alandakilerin ısrarıyla birlikte Yüsra Sümeli alana geri getirildi. Polis eylemcilere birçok kez biber gazıyla müdahale etti, fiziksel şiddet uyguladı.
“Ticarete dur de”
Eylem yaklaşık iki saat sonra, polisin yolu kapatması sebebiyle Tünel’den Şişhane’ye yürüyerek sonlandırıldı. Son ana kadar slogan atılmaya devam edildi. Aynı gece Ankara’da sokağa çıkan Filistin İçin Bin Genç eylemcilerinin neredeyse tamamı olan 20 kişi ters kelepçeyle, taciz edilerek gözaltına alındılar. Gece serbest bırakıldılar.
Eylemde “Dur de! Dur de! Ticarete dur de!”, “İstanbul’dan Gazze’ye Direnişe Bin Selam”, “Emperyalistler, işbirlikçiler, Filistin size mezar olacak” sloganları atıldı.
16 Ekim gecesi ve aynı günün sabahı, Filistin İçin Bin Genç üyesi 18 kişi gözaltına alındı. Tutuklamaya sevk edilen eylemcilerin gözaltı gerekçesi, polise mukavemetti.
7 Ekim’deki Taksim eylemi nedeniyle eylemin üzerinden dokuz gün geçtikten sonra gözaltına alınan grup üyeleri, ertesi gün serbest bırakıldılar.
Filistin İçin Bin Genç ne yapıyor?
Filistin İçin Bin Genç, Aralık 2023’te kurulduğundan bu yana İsrail’in Filistin halkına yönelik uyguladığı soykırıma karşı Filistin direnişinin yanında olup taleplerini benimsemeye, emperyalizme bu topraklardan vurmaya çalışan bir gençlik hareketi oldu. Grup olarak ilk kez 7 Ocak 2024’teki Zorlu eylemiyle sokağa çıktı. Yaptıkları ve söyledikleriyle Türkiye’deki diğer Filistin destekçisi hareketlerden ayrı bir yerde hizalandı.
Hükümetin İsrail ile yaptığı ticareti afişe etti. Söylemden çok eylemle kendini var eden, talep siyaseti yürüten bir hareket oldu. Farklı dünya görüşlerinden insanları bir araya getirmesiyle, Türkiye’de Filistin direnişini örnek almak ve bir taraf olmak isteyenler için yeni bir direniş hattı kurdu.
Ticaret Bakanlığı, gemilerle İsrail’e yapılan sevkiyatı gemilerin Filistin’e gittiğini iddia ederek yalanlamış, aylar sonra da İsrail’le yapılan ticareti kesme kararı almıştı. 6 Nisan’da Filistin İçin Bin Genç; en çok ses getiren Taksim, Ticaret Bakanlığı eylemini gerçekleştirdi. Eylemde İsrail’le Türkiye arasındaki ticaret protesto edildi. Grup, polisin sert müdahalesiyle karşılaştı, kadın bir polisin kadın bir eylemciye attığı tokat gündem oldu.
Eylemde biri çocuk 43 kişi, fiziksel şiddet uygulanarak gözaltına alındı. Eylem alanından videolar ve fotoğraflar sosyal medyaya düştükçe halkın tepkisi büyüdü. Twitter’da #İsrailleTicareteDurDe etiketi, ülke gündemine yerleşti.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, eylemin ardından olayla ilgili olarak iki emniyet görevlisinin açığa alındığını söyledi; gözaltı için ise eylemcilerin “devlet büyüklerine” hakaret ettiği gerekçesini gösterildi.
9 Nisan’da İsrail’le yapılan ticarete kısıtlama getirildi ve Erdoğan 26 Nisan’da İsrail’le ticaretin kesildiğine dair açıklama yaptı: “İsrail ile ticaret başta olmak üzere tüm ilişkilerimizi kestik, kesiyoruz.”
Gemilerin aslında Filistin’e gittiği algısına inanan AKP seçmeni için ticaretin afişe edilmesi büyük bir hayal kırıklığı ve ciddi bir bölünme yarattı. Sadece İsrail’e giden gemiler değil, Azerbaycan petrolünün de Türkiye üzerinden İsrail’e taşındığı ortaya çıktı.
Soykırımın yıldönümünde Azerbaycan petrolü hâlâ Bakü-Tiflis-Ceyhan hattından İsrail’e taşınmaya devam ediyor. Türkiye’nin limanlarından İsrail’in limanlarına giden gemiler çelik taşıyor. Filistin İçin Bin Genç; en başından İsrail’e taşınan çelik ve petrolü, İsrail’le ticareti afişe edip bunun karşısında duran bir tavır inşa etti. Söyleminde ısrar etmeye ise devam ediyor.
“Çünkü biz, sessiz yürüyüşlerden bıktık”
Hareketin muhatabı sadece hükümet değil, aynı zamanda sermayedarlar, soykırımcılar, patronlar ve işbirlikçileri. SOCAR, Zorlu, İÇDAŞ ve BOTAŞ gibi işbirlikçiler hedef alındı, alınmaya devam ediliyor. Zorlu’da, SOCAR ana binası önünde yapılan eylemler, hareketin imza eylemleri hâline geldi. Bu eylemler sırasında polisin müdahalesi ve sonrasındaki gözaltılar, harekete zarar vermek şöyle dursun; işbirlikçilerin adlarının ve üstü örtülmüş ticaretin duyulmasını sağladı.
Filistin İçin bin Genç, “Soykırıma liman yok” , “Bakü-Ceyhan Hattından akan petrol, değil kan” gibi sloganları ve İsrail’le ticaret Filistin’e ihanet söylemiyle Türkiye’den İsrail’e giden çeliğin, Bakü-Ceyhan hattından geçerek İsrail’in jetlerine yakıt olan Azerbaycan petrolünün kesilmesi için taleplerinde ısrar ederek eylemlerine devam ediyor.
Filistin İçin Bin Genç; çocukluğumdan, Mavi Marmara günlerinden bu yana gördüğüm Filistin eylemlerinden, boyunda kefiye ile yapılan sessiz yürüyüşlerden, birbirinin aynı insanların bir araya gelip acıklı fon müziklerle kurguladığı konferanslardan daha farklı, cüret sahibi bir eylemliliğin imkânını gösterdi.
Öyle ki Türkiye’nin İsrail’le ticaretini afişe etmekle kalmayıp sermaye sahiplerini de muhatap aldı. Söylemini kamusallaştırmaya, İsrail’le ticaretin kesilmesi talebini yaymaya çalıştı. Bu, sessiz yürüyüşlere alışkın ailelerde büyümüş; meseleye dair bir duruşu olan fakat yerini tayin edemeyen gençler için iyi bir imkândı.
Arkadaşımız Ünsal Uslu’nun eylemdeki sözünü yakıştırıyorum buraya: Çünkü biz, sessiz yürüyüşlerden bıktık.
Harekete dâhil olduğumdan beri belki de beni şaşırtan bir diğer etken; içindekilerin sadece anti emperyalizm, anti Siyonizm ve anti kapitalizm odağında bir aynılığa sahip olup onun dışında farklı dünya görüşlerine sahip insanlar olmasıydı. Bu yan yanalığın çokça eleştirildiği de oldu; fakat ben bunu çok değerli buluyorum.
Hatta ne kadar abartı olsa da zihnimde Filistin direnişindeki gibi “Many fronts, one struggle” (Birçok cephe, tek mücadele) benzetmesi yapıyorum hep. (İŞ/TY)