“O Siirtli Kürt AKP’ye verecek, ben Siirtli Arap HDP’ye vereceğim. Bak dünyanın işine…”
Fatih Kadınlar Pazarı’nda en hararetli tartışma bu ikili arasında yaşanıyor.
7 Haziran seçimlerine 10 gün kala seçim nabzını Fatih sokaklarında tuttuk.
Bir ucu tarihi surlara bir ucu Haliç’e dayanan Fatih, tarihi yarım adayı da içine alan İstanbul’un merkez ilçesi.
425 bin nufuslu ilçe Fener, Balat, Samatya, Sulukule, Çapa, Kumkapı dahil 57 mahallesiyle İstanbul’un da prototipi gibi. Türkiye’deki pek çok kentten daha kalabalık bir nüfusa sahip.
İstanbul’da muhafazakar seçmenin nabzının attığı önemli ilçelerden biri. Öyle ki son yerel seçimlerde CHP dahi Erbakan ailesinden bir adayla seçime girmek zorunda kaldı.
İlçe şu anda AKP’nin kalesi durumunda. 17-25 Aralık operasyonlarının yapıldığı merkezlerden biri Fatih Belediyesi’ydi. Operasyondan sonraki seçimde de AKP’nin ilçedeki üstünlüğü değişmedi.
İlçede 2011 genel seçimlerinde AKP 134,649, CHP 71,333, MHP 24,553, Sırrı Süreyya Önder 12,875, Saadet Partisi ise 7,025 oy almıştı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Tayyip Erdoğan 109,616 yani oyların yüzde 54,3'ünü, Ekmeleddin İhsanoğlu 75,492, Selahattin Demirtaş ise 17,755 oy almıştı.
Fatih İstanbul’un en çok göç alan ilçelerinden biri. Ekonomik sebeplerden, göç etmek zorunda kalan Karadenizlilerin, Balkan göçmenlerinin, savaş yüzünden zorla göç etmek zorunda kalan Kürtlerin İstanbul’da bir araya geldiği bir ilçe. Aynı zamanda Türkiye’ye gelen dış göçün de merkezi olan Fatih şimdilerde Suriyelilere kucak açmış durumda.
İlçede ilk durağımız Kadınlar Pazarı'nın yer aldığı Zeyrek.
HDP’nin seçim bürosuna giriyorum. Ramazan Aslan, Diyarbakırlı. Türkiye’nin pek çok yerinde görüğümüz HDP ‘tablosunu’ burada da görüyoruz.
Aslan, “Eskiden şu bina Diyarbakırlı bu bina Vanlı diye seçim çalışması yapıyorduk şimdi her kapıyı çalıyoruz” diyor. Eskiden açılmayan kapıların şimdi açıldığını söylüyor, “MHP’liler size oy vermem diyor ama barajı aşın yeter ki bu adamı başkan yaptırmayın diyorlar. Üç kuşak CHP’liler şimdi HDP’ye oy vereceklerini söylüyorlar.”
Aslan, Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasında da tartışmaya neden olan Diyanet’i kaldırma söyleminin muhafazakar seçmende de şüpheye yol açtığını söylüyor.
“HDP’den iğnenin ucu kadar şüphem olsa ben hizmet etmem zaten. Beş vakit namazında insanım. Tüm dinlere eşit mesafede durmayan, bağımsız bir kurum olmadığı için Diyanet’i kaldırmak istediğini anlatıyoruz seçmene.”
AKP seçim bürosunda sıcak bir şekilde karşılansak da "Her şey yolunda" yorumu dışında pek muhabbete giremiyoruz.
Karadenizlilerin yoğun olarak yaşadığı Karadeniz caddesindeki MHP bürosuna geçiyoruz. MHP’li seçmende gündem Suriyeliler.
Ökkeş Düşgün, “Fatih’te Suriyelilerin sayıları artıyor. Maaşlar düşüyor, kiralar artıyor. İnsanlar tepkili” diyor.
Suriyelilerle ilgili Bahçeli’yi referans veriyor, “Suriyelileri geri göndereceğiz.” Suriye politikası ve çözüm süreci nedeniyle AKP’den kendilerine oy geleceğini düşünüyor.
Aynı caddedeki Saadet Partisi lokalinde Özden Bayramoğlu karşılıyor bizi. Saadet Partisi ve BBP’nin seçim ittifakı ‘Milli İttifak’ nedeniyle AKP’den kendilerine oy gelececeğini düşünüyor. Emeklilik ve işsizlik gibi ekonomik nedenlerin oy kaymasında etkili olacağını söylüyor.
Rizeli Yusuf Kaya ile de CHP’nin seçim bürosunda sohbet ediyoruz. 1989’da SHP’nin belediye kazandığı seçimleri hatırlatıyor. CHP’nin ekonomik vaatleri, emekli ikramiyesinin seçmende ilgi topladığını söylüyor ancak ilçede CHP’nin seçim bürolarının oldukça az olduğunu kendisi söylüyor.
Kadın Pazarı esnafı arasında seçim gündemi AKP ile HDP. Kürt ve Arap seçmenin yoğun olduğu bir yer.
Hemşeriler arasında Araplar AKP’ye Kürtler ise genel olarak HDP’ye oy veriyor. Ancak istisnalar da yok değil.
Kahvede Siirtli bir genç HDP’ye oy vereceğini söylüyor. Kendisi Arap. Diğer masalardan tepki geliyor. Zaten AKP’li ailesi tarafından dışlanan genç kahvede de tek başına kalıyor. En büyük tepki de Siirtli Kürt’ten geliyor. Kahvede tartışma başlıyor,
- “HDP’ye değil Demirtaş’a oy veriyorum. Dobra konuşuyor, düzgün konuşuyor”
- “Dağdaki fotosunu gördün mü?”
- “Hep AKP’ye verdim, fakirleştim. Bir de onu deneyelim, bakalım ne olacak”
- “Denizin altından trenle (Marmaray) geçtiğini ne çabuk unuttun”
Genç son sözü söylüyor “Sen ne dersen de gençlik uyandı.”
Caddenin diğer köşesinde de seçim tartışmaları devam ediyor. AKP’ye oy vermiş bir esnafı, HDP’li esnaf komşusu ikna etmiş. “Ee hemşerimdir, ne yapayım, çok istedi bir kerelik onun için vereceğim”. HDP’li arkadaşı gülüyor, “Her birimizin bir kişiyi ikna etmesi gerekiyordu, ben yapmışım vallah.”
Berber ve aynı zamanda sünnetçi olan bir esnaf, “Eskiden bize hep üstten bakılırdı. Şimdi öyle değil. Artık ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ lafı yer almıyor. Kürtçe ve Arapça televizyon kanalları var. Hizmet ediyorlar” diyor.
Yolsuzlukluk iddiaları için ise “Bunlar yılan ise onlar timsah. İnsandır nefsine şeytan musallat olmuşsa bile bunların iyilikleri kötülüklerini aşıyor” karşılığını veriyor.
Fatih’te gençlerin buluşma noktası At Meydanı. Burada kadınları dinliyorum. Hükümete dönük farklı tepkiler geliyor, Erdoğan’ın AKP’ye oy isteyerek tarafsızlığını ortadan kaldırdığını düşünenler var. Daha önceki seçimde AKP’ye oy veren bir kadın, Edoğan’ın Diyarbakır’da kürsüye Kuran-ı Kerim’le çıkmasına tepkili.
“Kendisine en büyük ve tek eleştirim budur. Kuran’ı göstererek diğerlerinin tam da eleştirdiği noktaya düştü. Yani dini siyasete alet etmek. Bu benim çok ağırıma gitti.” AKP'li seçmenler arasında bu tavrın tepkiye yol açtığını söylüyorlar. Ancak kadınlar başörtüyle okula gidip başörtüsüyle çalışabilecek olmalarının bile AKP’ye oy vermek için yeterli olduğunu düşünüyor.
Bir tanesi bu sefer AKP’ye oy vermeyecek olan eşinden dert yakınıyor gülerek. “Ne o beni, ne de o beni ikna edebildi” diyor.
Genç bir öğretmen başörtülü olduğu için AKP’li olarak yaftalanmaktan da yeni oluşan şık AKP’li kompleksinden de çok dertli olduğunu anlatıyor.
“Biz küçükken İslamiyetle siyaset bir arada anılmazdı, her şey Allah rızası için yapılırdı. Şimdi ‘bizi yıllarca cahil, kılıksız diye hor gördüler, o yüzden her ortamda şık olmalıyız’ diyorlar. Bu görüş AKP ile perçinleniyor, iktidar hırsı sokağa çıkıyor. Biz ‘tesettür modasının’, ‘lüks apartmanların’, ‘haremlik-selamlık tatil köylerinin’ yani İslamiyet'le bağdaşmayan olguların arasında sıkışıp kalıyoruz."
Fatih'te seçimlerde çok büyük sürpriz beklenmiyor, en azından parti sıralamasının aynı kalacağına kesin gözüyle bakılıyor. (NV)