Müzisyen sayısına ve trompetlerin, saksafonların, trombonların ve tubaların bolluğuna bakılınca, Fanfaraï bir bando takımı.
Dansçılar hariç 11 kişiler. Ama grubu sadece bu yönüyle tanımlamak haksızlık olur. Bu nedenle, caz'dan gnawa'ya, raï'den salsa'ya uzanan bir müzik yelpazesini yorumladıklarını da eklemek çok önemli.
Paris'teki son performanslarına katılan izleyiciler hangi ritmi takip edeceklerini bilememişlerdi. Ta en başında, bando lideri Samir Inal'ın bir "gnawa caz şarkısı" anons etmesiyle şaşkına döndük!
Neşeli kombinasyon
Patrick Touvet, şaşırtıcı aranjmanlarını daha da ileri götürerek, Kuzey Afrika ve Afro-Küba müziği çalıyor, caz'a doğru bir yolculuk yapıyor, darbukayı davullara, kemanı da raîta'ya eşlik etmeye mecbur ediyor.
Kültürlerin çeşitliliği ve müzisyenlerin yolculuğu kadar ilginç, neşeli bir kombinasyon... Samir Inal bize, "başlarda kimse bir araya geleceğimizi tahmin etmemişti" diye anlatıyor.
"Kimimiz caz okullarından, kimimiz ise müzik konservatuarlarından geliyorduk. Örneğin, şarkıcı ve kemancı Babou, Oran müzik konservatuarından."
Samir Cezayir'den Paris'e on yıl önce gelmiş ve Paris'te çok ciddi bir öğrenci olmuş. Daha sonra da "Zernadjia" adında bir grup kurmuş.
"Müzik ile ilgili hiçbir şey bilmiyordum ama aniden ilgi alanım değişti," diyor Samir gülerek. Fransız, Kuzey Afrikalı ve Franko-Kuzey Afrikalı müzisyenler, enerji ve yeteneklerini bir araya getiriyorlar.
Tüm bu buluşmalar, Fanfaraï'nin 2005'deki oluşumuna kadar, yaşanan tecrübeyi pekiştiriyor.
1970'ler Cezayir'inden
Peki konsept ne? Bando takımı, yüzyılın başından 1970'lere kadar Cezayir'de dini törenlerde ve festivallerde çalan sokak orkestraları geleneği ile aynı çizgiyi takip ediyor.
Bu, Idbalen, Kabile, Zernadjia ve Cezayir bölgelerinde ve çevrelerinde yaygındı.
Bu bandolar, yerel azizleri anmak için düzenlenen günlerde, meydanlarda, sokaklarda ve anıt mezarlarda müzik çalıyorlardı.
Şenliklerin olmazsa olmazı sokak müzisyenleri, bulundukları bölgeye göre tbel (davul), ghaita (flüt) ve tbilette (küçük davul veya tef) ve kerkabou kullanıyorlardı.
Fanfaraï ise, saksafon, tumba, trombon veya tubayı bu enstrümanlarla birleştiriyor.
Etnik köken ve milliyetçiliğin ötesine
Bando takımı, Paris banliyölerindeki şehir konseyleri tarafından organize edilen sokak performanslarında, sahnedeki kadar rahatlar.
Ancak müzisyenlerin yorumları, herkese açık olan kamusal alanı tercih ettiklerini ortaya koyuyor.
"Sokak daha canlı, daha görsel, insanlar size katılıyor ve dans ediyorlar."
Müzisyenler, her tür izleyiciye ulaşmayı başardıklarını, çünkü hepsinin, onların müziğinde bildiği, sevdiği bir şey bulduğunu söylüyorlar bize kendilerinden emin bir şekilde.
Samir, düşünebileceğimizin aksine, Cezayirlilerin, bazen tüm bu füzyon içinde kendilerini kaybolmuş hissettiklerini ve kendilerini bırakmakta zorlandıklarını anlatıyor.
Ama sadece birkaç dakikalığına... Çünkü Fanfaraï, çabucak izleyicileri etnik köken veya milliyetin çok ötesine, bir hoşgörü ve keyif dünyasına taşıyor. (GK/EAY)
* Ghania Khelifi'nin metnini Esra Aygın Yalgin Türkçeleştirdi.