*Fotoğraflar: Pınar Tarcan/ bianet
Yazı dizisinin ilk iki gününde Avrupa'da yükselen aşırı sağ ve günlük yaşamda artan ayrımcılığı bu alanda çalışan gazeteciler ve ayrımcılıkla mücadele eden insanlarla konuştuk.
Şimdi ayrımcılığa karşı dayanışmanın yolunu yemekle bulan "Über den Tellerrand"ın (Tabakta Kalmayan) mutfağına girelim. Sloganları "Make the World a Better Plate" (Dünyayı daha iyi bir tabak yap).
2011 yılında oluşturulan proje devletten fon almasının yanı sıra, sponsorlar ve bağışlarla destekleniyor. İki tane yemek kitapları var.
Aynı zamanda yemek kursları düzenliyorlar ve buradan gelen gelirle de göçmenlerin birlikte yemek yapmasına olanak tanıyan ücretsiz etkinlikleri düzenliyorlar.
"Patates soymak için dil bilmek gerekmiyor"
Katja Elsber (Über den Tellerrand İletişim Sorumlusu), "Her sosyal sınıftan ve kökenden katılmak isteyen herkesi kabul ediyoruz. Gönüllü olarak çalıştığım zamandan beri insanların bu yolla iletişim kurması beni mutlu ediyor" diyor ve ekliyor:
Katya Elsber
"Ortak bir dili konuşmasalar da herkes nasıl patates soyulacağını, bir şeyler pişireceğini biliyor. (Ben bu noktada biraz zorlandım ama istisnayım).
"Güzel olan burada yabancılık hissedilmemesi, normal bir grup çalışmasında herkes konuşarak kendini ifade etmeye çalışır ve tıkandığı yerde zorlanır. Ancak yemek yaparken illa konuşmak zorunda da değilsin, sohbet gerekli olduğunda doğal olarak akıyor.
"Kaldı ki çok doğal günlük dili daha rahat öğrenebiliyorsunuz.
Katja gelenler arasında günlük hayatta yerel halkla iletişim kurma şansı bulamayan insanların olduğunu, ancak burada ön yargıların kırıldığını herkesin basit olarak insan olduğunu söylüyor.
Menüye ise şöyle karar veriyorlar, etkinlik Facebook ve diğer sosyal medya alanlarından duyurulduktan sonra bir oylama yapılıyor ve o haftanın konsepti belirleniyor.
Pazar günü aralarına katıldığımda –şanslıyım ki- Waffle günüydü.
Falafel Waffle'la başlayan hayal kırıklığı
İran'dan gelen LGBTİ birey Muhammed, Almanca'yı orta seviyeye getirmiş, o elmaları soydu ben parçalara böldüm, Lily ise tarçınla süsleyip püre haline getirdi.
Muhammed waffle kıvamını tutturma konusunda bizi defalarca uyardı, onun sayesinde yapışmadan başarıp kendimizle bir hayli gurur duyduk.
Bir başka grup çikolatalı, meyveli waffle için kolları sıvadı. Günün favori grubu ise Über den Tellarrand oluşumunun yemek kitabından tam da kaynaşma projesi için sembolik anlamı olan Falafel Waffle tarifini yapmaya girişti.
Kültürlerin kaynaşması hiçbir zaman o kadar kolay olmadı! Falafel Waffle yapımı tam bir hayal kırıklığıyla başladı.
Çünkü tuzlu malzemeden hamuru karıştırmak düşünüldüğü kadar kolay değil ve waffle makinesi en az üç dört denemede de yapış yapış oldu.
Aralarında İran, Suriye, Macaristan'dan gelen ve iki de Almanya vatandaşının bulunduğu beş kişilik ekip her seferinde makineyi temizleyip waffle karışımını yeniden döküyordu.
Tarif tutmuyorsa, göz kararı
Olmuyordu! Proje koordinatörü Katja ekibin moralinin bozulmaya başladığını fark edince yılmadı harekete geçti. İki hamur kasesini alıp içine biraz daha yumurta, un ve süt karıştırdı, bütün ekipler Falafel Waffle masasına desteğe geldi. Tarifi bir kenara bırakıp "göz kararı" malzeme eklemeye başladık.
Neden olmasındı? Sonunda oldu da! Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz falafel waffle günün sonunda afiyetle yendi.
Chemnitz'te 'Scream for Love'
Katja, Chemnitz'teki olaylar ile artan aşırı sağ eğilimi sorduğumuzda, orada radikal sağ gruplara karşı yürüyen grupta olduğunu söylüyor:
"Gidip gitmeme konusunda endişeliydim ama gittiğime çok memnunum, çünkü aşırı sağ karşıtları azımsanamayacak kadar çoktu. Çok sevdiğim bir grup konser verdi. (Die Erste / Scream for Love). Bizim için çok duygu dolu bir an oldu.
"Ama burada politik bir tartışma yapmıyoruz. Politikadan uzak kalarak sadece ortak bir şeyler yapmaya odaklanıyoruz."
"Bağımsız kadınların arasında olmak harika!"
Katja'ya bütün bu etkinlikler boyunca aklında en çok neyin kaldığını soruyorum. Duraksamadan anlatıyor:
"Bir gün normal yemek pişirme etkinliklerinden birindeydik. O zaman daha gönüllü olarak ekipteydim ve yemek kısmına katılamadan okula gitmem gerekiyordu.
"Gerçekten çok yorgundum ve 'Şimdi bir de derse gireceğim' diye düşünüyordum. Yemek yapan ekipte o gün Afganistan'dan gelen bir kadın vardı. Sanıyorum en çok 30 yaşındaydı. Üç çocuğu vardı ve tekrar hamileydi. Biraz konuşmaya başladık ve bana şunu dedi:
"Burada bu kadar bağımsız kadının arasında olmak harika bir his, hepiniz çalışıyorsunuz ya da okula gidiyorsunuz.
"O anda bildiğim her şeyi unuttum ve bana 'Bunu yapabildiğiniz için çok mutluyum" dedi herhangi bir üzüntü belirtisi bile göstermeden son derece pozitif şekilde bizim için mutluydu.
"O an gerçekten tüm yorgunluğumu aldı." (PT)
- AVRUPA'DA AŞIRI SAĞ / PINAR TARCAN'IN YAZI DİZİSİ
- Bu Kapıdan Irkçılık Giremez! (17 Aralık 2018)
- "Dayanışma Bir Direniş Biçimidir"19 Aralık 2018