Yaba Yayınları, Ağustos 2014 tarihinde IŞİD’in saldırısı sonucunda “73. Fermanı” yaşayan Êzidî Kürtler ile ilgili 1900’lü yıllarda İtalyanca yazılmış bir eseri Türkçe olarak yayınladı.
Mezopotamya Kitaplığı’nın 29. kitabı olarak yayınlanan kitap “Sincar Dağı – Bilinmeyen Bir Halkın Öyküsü” başlığını ve “Yezidi Halkının Yarı Pagan Öğretisi ve Uygulamaları” alt başlığını taşıyor.
Kitabı Samuele Giamil, İtalyanca yazmış, Celal Kabadayı Türkçe’ye çevirmiş. Kitap iki ayrı bölümden oluşuyor. İkinci bölümünde Fransız asıllı Doğubilimci François Bernard Charmoy’un “Kürtler” başlığı ile yazmış olduğu metin yer alıyor.
Kitabın 1800’lü yılların sonları ile 1900’lü yılların başlarında yazıldığını dair kimi kaynaklarda geçen bilgiler mevcut. Yazar Samuele Giamil’in kim olduğu ile ilgili çok az bilgi var.
Samuele Giamil kitabın hemen girişinde “Sevgili Okura” başlığı ile bir önsöz yazmış ve orada çok kısa da olsa bazı bilgiler vermiş.
Bu yazıdan anlaşıldığı kadarıyla kitabın orijinali Süryani-Keldani dilinde yazılmış ve bu metin Rabban Lormizd Manastırı’nda bulunuyormuş. Kimi kaynaklarda Rahip Isaac tarafından yazıldığı belirtilen bu metni Giamil İtalyanca’ya çevirmiş.
İlk bölüm 10 başlıktan oluşuyor
10 başlıktan oluşan bu kitapta Êzidîler’in yaratılış inancı, Êzidî aziz ve krallar, evlilik, ölüm ve ölü gömme adetleri, hac ve festivaller gibi konularda bilgiler içeriyor. Kitap iki kişinin Êzidîler’in yukarıda saydığım başlıklarına dair sohbeti şeklinde yazılmış.
Haklarında her hangi bir bilgi olmayan bu iki kişiden biri Êzidîler ile ilgili soru soruyor, diğeri de cevap veriyor. Sorular ve cevaplardan yola çıkarak her iki kişinin de Êzidî olabileceği gibi bir sonuca ulaşmak mümkün.
Kitaba ismini veren Sincar Dağı ya da Çiyayê Şengal, Ağustos 2014 tarihinde IŞİD’in saldırının saldırdığı yerlerden biri idi. Bu saldırının sonucunda binlerce insanın öldürüldüğü, on binlercesinin esir alındığı, çoluk çocuk on binlercesinin de yerini yurdunu bırakmak zorunda Êzidîler.
Êzidîler’in 73. fermanı
O günden sonra dünya kamuoyunun çok daha fazla dikkatini çekti Êzidîler, özellikle IŞİD tarafından esir edilip pazarlarda satılan kadınların yaşadıkları yüzünden.
Ama aslında Êzîdîler bu topraklarda epey uzun zamandır yaşıyorlardı, kendine ait kültürel, sosyal özellikleriyle. Ancak “yüzde 90’nın müslüman” olduğu bu topraklarda müslüman olmayan bir topluluk ve geçmişte
“72 Ferman” yaşayan bir halk olarak çok da sesleri, sözleri duyulmasına izin verilmiyordu.
Nereden bilecektik ki tarihe Ermeni Soykırımı olarak geçen 1915’te yaşananlar sırasında Süryanilerle birlikte bir diğer hedefin Êzidî Kürtler olduğunu.
Osmanlılar döneminde de birçok kez buna benzer katliamlardan geçen Êzidîler, bundan dolayıdır ki IŞİD saldırısı esnasında yaşadıklarına 73. Ferman adını verdiler. Yani 2014 Ağustos’undan önce 72 Ferman yaşamışlar, bu da 73.'sü olmuş.
Yaşar Kemal Êzidî soykırımından bahsediyor
Yaşar Kemal “Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana” adlı romanında Êzidîler’in o tarihlerde yaşadıklarını şu sözlerle aktarıyor:
"Bak bana yavrum, iyi dinle. Biliyorsun, ben sünni Müslümanım.
"Ben bir tek insanım. Bir tek insan acı çekiyorsa, bütün insanlar acı çekiyordur. Bu Yezidiler yüzlerce yıldır acı çekiyorlar, öldürülüyorlar, soylarını tüketiyorlar. Dünya da bir tek Yezidi kalmadı, diye düğünler, bayramlar ediyorlar.
"Uzun bir süre de Yezidiler ortalarda gözükmüyorlar. Herkes artık onların soylarının tükendiğini sanırken bir de bakıyorlar ki Yezidiler kurt sürüleri gibi dağlardan çöle inmişler..
"Sen de gördün herhalde, yıllardır, önüne gelen Yezidi öldürüyor. Çocuk demiyor, bebek, genç kız, delikanlı, yaşlı, hasta demiyor, dağları çölleri, mağaraları, delikleri bir bir arayarak Yezidi bularak öldürüyorlar.
"Gene de tükenmiyor, yılmıyor direniyorlar. Ve bütün insanlar, haberleri olsa da olmasa da onlarla birlikte öldürülüyor, acı çekiyor, aşağılanıyor, tükeniyor ya onlar tükenmiyor. Öldürenler de onlar kadar, onlar gibi onlarla birlikte ölüyorlar ya öldüklerinin, çürüdüklerinin farkına varmıyorlar.“
"Emir; 'Fırat,' diyordu, 'Fırat, günlerce, aylarca insan ölüleriyle doldu da taştı. Fırat suyu kan akıyor baksana. Dicle,' diyordu, 'Dicle günlerce, aylarca insan ölüleriyle doldu da taştı. Dünyanın bütün kartalları çöle indiler, çölde insan etine doydular”.
Samuele Giamil’in giriş yazısında Êzidîler’i küçük gösterdiği, kimi yerlerde onlara hakaret ettiği kimi ifadeler de göze çarpıyor.
Müslüman toplumu ile birlikte diğer dinlere mensup insanlar tarafından da Ezidîlere nasıl bir bakış açısı ile bakıldığını göstermesi açısından da önemli bir kaynak, söz konusu kitap.
İkinci bölümde Charmoy'un "Kürtler"i var
Kitabın ikinci bölümünde Fransız asıllı Doğubilimci François Bernard Charmoy’un “Kürtler” adlı metni yer alıyor.
Charmoy, Kürt tarihi, Kürtler’in sosyal, kültürel, siyasal, cografi, dini ve dil ile ilgili bilgiler içeren ilk kaynaklardan biri olan ve Şerefhan Bitlisi tarafından kaleme alınan “Şerefname” adlı çalışmayı geliştirmiş bir isim. Eklediği yeni bilgiler ve dipnotlarla bu eseri 5 cilt olarak yayınlamış Charmoy.
Rus Doğubilimci Vladimir Minorski, Şerefname’nin 1868 tarihli St. Petersbourg baskısından yola çıkarak bu metni hazırlamış ve yayınlamış. Yaba Yayınları da bu metni Türkçe’ye çevirterek yayınladı.
Kitabın ikinci bölümünde yer alan bu metinde Charmoy, Kürtler’in menşeilerinin nereden geldiğini, Kürt isminin kaynağını, Farsça ile Kürtçe arasında ilişki bulunup bulunmadığını, Kürtler’in nasıl bir tarihi süreçten geçtiğini, yaşadıkları coğrafyayı, kurmuş oldukları devletleri, edebiyat, din gibi konuları ele alıyor.
Yaba'nın Mezopotamya Kitaplığı hakkındaMezopotamya tarihine ilişkin çoğunlukla orijinalleri Süryanice olan eserlerin, batı dillerinden Türkçe'ye çevirildiği kitapları kapsıyor. Son yayınlanan Sincar Dağı kitapı ile birlikte 29 tane kitap yayınlanmış oldu. "Erbil Vakayinamesi", "Siirt Vakayinamesi", "Urfa Akademisi", "Nusaybin Akademisi, "Antakya Akademisi", "Kildaniler-Doğu Kilisesi Tarihi", "Urfa'da Ermeni Yetimhanesi", "Şerefname – Kürt Ulusunun Tarihi (5 cilt), "Gundi Şapur Akademisi", "Mezopotamya Mimarisinde Kutsal Mekanlar" bunlardan birkaç tanesi. |
(FD/PT)