Onlar niçin böyle çirkin olurlar
Bir tek güzel faşist yaşamamıştır
Anlamlı sorulardır bunlar çocuklar size
Okullar bu dersi öğretmiyorlar*
Üst korteks ve bilumum başka katman eksikliğinden muzdarip kafalar, liseli gençlerin pırıl pırıl kortekslerinden çıkan fikirlere de duygulara da yabancı; protestolar karşısında şaşkın: "Üst aklınız kim sizin? Kimlerden emir alıyorsunuz?"
Proje liselerine çevrilmek istenen liselerdeki öğrenciler emir aldıkları için değil, tam tersi emir almamak için ayaklanıyor.
Gençliklerinden ve geleceklerinden başka hiçbir şeyi kendilerine kalkan yapmadan OHAL'li bir ülkede, iktidara ses edenin sorgusuz sualsiz boynunun vurulduğu bir ülkede onlara eleştirel düşünceyi, çok sesli olmayı ve öyle kalmayı öğreten okullarını savunuyorlar.
İşin acı yanı öğrencilere bu soruları soran lise müdürleri, polis amirleri samimi. Çünkü bu müdürler, bu amirler kendi başlarına düşünemez, hareket edemez, talimat almadan oturamaz, kalkamaz, konuşamaz. Çocukluklarından beri böyle yetiştiler ve başka türlü bir varoluşun mümkün olduğunu; eleştirmenin, sorgulamanın, yeri geldiğinde eyleme geçmenin erdemini, özgürlüğün rengini bilmeden büyüdüler.
Daha 15 Temmuz'da gördük aldığı emri sorgulamaktan aciz olmanın ülkeye yaşattığı dramı. Buna karşılık iktidarın çözümü daha fazla dini eğitim, daha fazla baskı, daha fazla eleştiriye tahammülsüzlük, daha da tek tip yetişecek kuşaklar.
13. yüzyılda doğmuş Ockhamlı William adında bir Orta Çağ düşünürü vardır. Papalığa karşı dünyevi iktidarın hakkını savunduğu için İngiltere’de barınamayıp kıta Avrupası’na kaçmak zorunda kalmış William temelde suları bulandırmadan, olabildiğince savlarımızı yalınlaştırmanın, böylece gerçek bilgiyi öne çıkartan bir düşünce tarzının savunucusuydu. Bilim dünyası olarak kendisini bugün en çok komplo teorilerini silip süpüren “Koşulların birbirine eşitlendiği bir ortamda, en basit açıklama doğruya en yatkın olandır” şeklinde özetlenebilecek “Ockham’ın Usturası” ilkesiyle yad ediyoruz.
Bir an için “Ockham’ın Usturası”nı kullanarak düşünelim. Liselilerin koordineli, sistematik bir şekilde tek merkezden hükümete karşı kışkırtılıp harekete geçirildiğini varsaymak mı daha basit, inandırıcı bir açıklama yoksa seküler, özgürlükçü okul gelenekleri bitirilmek istenen gençlerin geleceklerinin, düşünce ve yaşam tarzlarının tehlikeye girdiğini görüp huzursuz olduklarını düşünmek mi daha yalın ve mantıklı geliyor kulağa?
Suriye’den Rusya’ya kadar yaşadığımız sorunların gösterdiği gibi Türkiye’nin dış politikası korkunç hatalarla dolu. Hükümet bu durumu “Türkiye’yi kıskanıyor, çekemiyorlar tabii!” savıyla geçiştiriyor.
İç siyasetteyse hükümetin sicili çevre katliamlarından tutun az kaldı ülkenin üzerine darbeyle kurulacak bir cemaati “Ne istediler de vermedik” derecesinde kayırmış olmasıyla fena halde lekeli.
Tek parti hükümetinin bunca vahim yanlışları barındıran siyasi tercihlerinin ardından hala nasıl bir özgüvenle velilerin, öğrencilerin, AKP’ye oy vermeyen ülkenin yarısının tercihleri göz ardı edilip seküler eğitim sistemi hoyratça tırpanlanabiliyor? Ülkenin geri kalan liselerine örnek olması gereken bu özgürlükçü ve başarılı eğitim kurumlarını bitirmekteki bu ısrar neden?
Bir parça devlet aklı olan herhangi bir sağ ya da sol iktidar özgürlükçü eğitime bu kadar çok musallat olmak istemez; çünkü çağın çelişkisi o ki faşizan bile olsa modern devletler ancak yaratıcı ve eleştirel düşünceye açık bireyleri ölçüsünde dünyada kendilerine sağlam bir yer edinebiliyor.
Ne on yıllar boyu devlet tarafından desteklenmiş Fetullah Gülen’in “Altın Nesil”i ne de bunun karşısına AKP’nin çıkardığı “Dilinin, dininin, kininin davasına sahip çıkan gençlik” ile Türkiye bu yüzyılda bir yıl Amerika’ya öbür yıl Rusya’ya sırnaşmaya gerek kalmadan mevcudiyetini devam ettirebilir.
İşin ironik yanı, biri Fetullah’ın öbürü AKP’nin birbirine karşı alternatif olarak konumlanmış bu iki gençlik özleminin tam da Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerine sorulan “Kimden emir alıyorsunuz?” sorusunun karşılığı olması. Bu sorudaki arzunun gizli nesnesi emir alması, itaat etmesi beklenen bir gençliğe duyulan özlemden başka bir şey değil.
Kendi gençlerine, yazarlarına karşı şahin, yabancı devletlerin taleplerine karşı kağıttan kaplan olup kükreyen bir devletin yurttaşı olarak artık lise öğrencilerinin bile zan altında bırakılmasından hicap duyuyorum.
Biliyor musunuz, her şeyden başka bir de onur denen bir erdem var. İnsan aklında tam nereden doğduğu bilinmiyor ama belki de çoğu kavram gibi o da korteksin işidir.
O yüzden bizler ancak Turgut Uyar'ın dizeleri, Aslı Erdoğan'ın korteksiyiz!
Emir komuta zincirimiz bundan öteye gitmiyor.
Ses çıkartan liseliler de hepimizin onuru. (FK/HK)
*Çocuklar için Faşizm ~ Ergin Günçe