Fotoğraf: AA/Arşiv
Okullara öğrenci kaydı sürerken çocukları ilkokula başlayacak anneler için devlet okulu mu özel okul mu sorusu gündemlerinin en temel konusu. Şunu belirtmek isterim ki, yazımızda amaç çocuğunu özel ilkokula gönderenleri yargılamak veya devlet okullarına methiye dizmek değil, özel okulları bir kaçış gibi gören ebeveynlerin zihninde tartışma açarak aileler için farklı bir bakış açısı geliştirilmesine yardımcı olmak.
Son yıllarda, ilkokuldan başlayarak özel okul ilgisine dayanak yapılan en büyük neden, devlet okullarında çocukların yoğun ideolojik bombardımana maruz kalacağı korkusu. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin bahane edilerek tarih ve devlet büyükleri meselelerinin politik yansımalarını çocuklara aksettirme girişimi yaşanmıyor değil. Bu derslerde konu olarak ele alınmasından, ders kitaplarına yansıması, gösterilerde tiyatro olarak çocuklarca sunulması, okul duvarlarına resmedilen görüntülerle her gün bu ideolojiye maruz kalmaları ve en can alıcısı sınavlarda soru olarak karşılarına çıkmasından dolayı mutlak ezberletilmesine kadar gidiyor.
İdeolojik bombardıman
Ancak ders kitaplarında ve sınav soruları arasında malum konular her iki okul tipinde de karşılarına çıkacak. Nereden tutarsanız tutun çocuklar ideolojik bombardımana maruz kalacak ve özel okullarda bunun daha az yaşanacağı düşüncesi çocuğunuz için bir kaçış olmayacak. Zira sokağa çıktığı andan itibaren çocuklarımız bolca billboard'larla hemen her yerde iktidar yanlısı propagandaya maruz kalıyor. Çocuklara özgülendiğini sandığınız çizgi filmler bile bu propagandadan nasibini alıyor. Bununla baş edebilmenin en temel yolu, okul öncesinden itibaren ebeveynlerin çocuklarına nasıl davrandığıyla ilgili.
Malumunuz, bilgiye ulaşmak günümüzde son derece kolay. Önemli olan çocukların bu bilgileri zihninde sorgulayarak doğruya kendi tercihleriyle, bakış açılarıyla ulaşmaya çalışmaları ki bunun temeli ebeveynin davranış şekliyle ilgili. Anne babasını sorgulaması, çocuk dünyasıyla ailede yanlış gördüğü davranışlara karşı durmasından dolayı baskılanan çocuğun bir gün otoriteye karşı durmasını beklemek hayal ürünü olur.
İlk otorite, anne-baba
Okul öncesinde çocuk için en büyük otorite anne babadır. Çocuk otoriteyi, iktidarı, baskın görüşü sorgulama yeteneğini o şekilde kazanır. Evde birçoğu gereksiz olan kurallara uymuyor ve sorguluyor diye anaokulunda öğretmeni dinlemiyor, "hep ders yapıyoruz, biraz da oyun oynayalım" diyor ve sınıfın düzenini bozuyor diye eleştirilen, cezaya maruz kalan çocuğunuzu hangi okula gönderirseniz gönderin hep sunulan bilgiye ve baskın görüşe boyun eğecektir. Ve bugün bir türlü anlamlandıramadığımız şekilde, "hâlâ nasıl o partiye oy veriyor" şaşkın cümlesinin konusu olacaktır.
Merakı ve öğrenme isteği doğru yöntemlerle tatmin edilen, muhalefetine izin verilen çocuk ise sorgulama yeteneği sayesinde doğruyu mutlaka bulacaktır. En nihayetinde bizim kuşak da 12 Eylül eğitim sisteminin gölgesinde, evrensel değerlerden ve bilimsellikten uzak öğrenim gördü. Devlet ilkokullarında aynı bilgilere maruz kalan bizler nasıl okul dışındaki etkenlerden dolayı farklı politik görüşlerde, değer yargıları değişken bireyler olabildiysek çocuklarımız da okul dışında etkenlerle farklı bireyler olabilecektir. Bir diğer yan da hafızanın zayıf olduğu, her şeyin kısa zaman diliminde yaşanarak tüketildiği bir çağda yaşıyor olmak, çocukların istemimiz dışında öğrendiklerini de kolay unutmalarına neden olacaktır.
Hatırlanmak istenen, mutlu anlar
Eğer ekonomik durumunuz ve yaşam tarzınız bu sebeple değişmeyecekse; özel okulu tercih yine de anlaşılabilir. Ancak gelirinizin örneğin, beşte birini çocuğun eğitimi için kullanıyorsanız burada problemler başlıyor demektir. Artık zevkleriniz, birlikte mutlu anlarınız, seyahatleriniz kısıtlanmaya başlayacaktır. Oysa ona bir tercih hakkı sunulmuş olsaydı kuşkusuz hep hatırlanmak istenen mutlu sahnelerin çoğalması tercihi olacaktı. Ay sonunu zorla getirmeye çalışan stresli bir aile profilinin çocuğa yansıması da özel okula gönderme amaçlarından birisi olan çocuğun daha korunaklı olduğu düşüncesini yerle bir edecektir.
Özel ilkokula göndermenin makul sayılabilecek, ancak yeterli olmadığını düşündüğüm bir başka gerekçesi de yabancı dil öğrenme arzusu. Dil öğrenme becerisi kazandırma çocuğunuza verilebilecek en güzel ders ve armağanlardan birisidir kuşkusuz. Ancak bunun ilkokulda temel almayla sağlanacağını düşünmenin yanılgılı olduğu kanaatindeyim. Pekala, özel ilkokulun bir yıllık ücretiyle bile ileride çocuğunuza, yurt dışına gönderip altı aylık dil eğitimiyle daha çok fayda sağlayabilirsiniz.
'Veliyi memnun edin' talimatı
Özel okullarda çocukların ticari bir metadan fazla şey ifade etmediği de kabul edilen başka bir gerçek. Yaygın bir özel okulda öğretmen olan arkadaşımın anlatımına göre, sınav sonucuna itiraz edilen çocuğun notu müdürün "veliyi memnun edin" talimatıyla değiştirilebiliyor ve bu nedenle ebeveynler çocuğun gerçek potansiyelini de çoğunlukla bilemiyor.
Yeni kuşak ebeveynlerin kaygılarından birisi de devlet okullarında çocukların itilip kakılacağı düşüncesi. Oysa bu duruma karşı "çocuğumuz hayatın gerçekliğiyle daha iyi yüzleşecek" görüşünü tartışabiliriz. Hayat öyle değilken sürekli korunaklı büyütülen çocukların ileride yaşayacağı olumsuz durumları daha baş edilebilir karşılamak yerine, travmatik karşılama ihtimali güçlenecektir. Özel okullarda çocuklara normalin ötesinde koşulların sunulması bekleniyor ve çocuğun hayatı gerçekliğiyle algılaması zorlanıyor. Ayrıca özel okullarda sosyal ve ekonomik düzeyi birbirine yakın ailelerin çocukları farklılığın değerini anlamadan zamanla "ötekiler" yaratmaya başlayabilir. Tümü için geçerli olmamakla birlikte belki de kendilerini dar bir sınıfın dar dünyasına hapsedebilirler.
Fahiş ödemeler
Türkiye'de Finlandiya eğitim sistemini uygulayan bir özel okul olsaydı kuşkusuz imkânlarınızı zorlayarak bu okula göndermeniz anlaşılabilirdi. Ancak evrensel değerlerden, bilimsellikten uzak, çocuk dünyasını algılayamayan bir eğitim modeli için fahiş ödemeler yapmak kendimize yapacağımız büyük haksızlık gibi geliyor bana. Esasen zekâ körelten, beceri kazandırmayan eğitim yerine evde seçili kitaplar okuyarak ve hayatı deneyimleyerek öğrenmenin mevcut okul eğitiminden daha yararlı olacağı kanaatindeyim. Ancak çocuğun yaşıtlarıyla bir arada olmasının psikolojik gereksinimi, sosyalleşmesi ve gelişimi açısından okula göndermek zorunlu oluyor.
Özetle ister özel okula isterseniz devlet okuluna gönderin çocuklarımız bizim onaylayabileceğimiz kalitede bir eğitim sistemi içerisinde olmayacak. Önemli olan nereden bakarsanız zaten olumsuzluklarla dolu eğitim sistemi içerisinde bir de mutluluğunuzu bozmadan pozitif bakış açısıyla çocuğumuza bir yer açmak. Elbette en doğrusunu yine siz bilirsiniz. (YPT/AÖ)