Kumkapı Misafirhanesi'nin misafirleri yani göçmenler, geçen yıl bu zamanlar isyan ettiklerinde anlamıştık ki misafirhane denen o binaların demir parmaklıklı pencereleri ardında, memleketlerinden uzakta bir avuç insan "help/imdat" yazılı kağıtları sallayarak gösteriyordu aç bırakılmaya tahammülsüzlüklerini.
Aradan bir yıl geçtiğinde hiçbir şeyin değişmediğini yine aynı fotoğrafla ve o fotoğrafa iliştirilmiş üç satır gazete haberiyle gördük.
Göçmenler yine misafirhanelerin koşullarını protesto ediyordu.
Akabinde Direnistanbul öncülüğünde bir eylem düzenlendi. Bu eylem önemliydi.
Eylem önemliydi çünkü artık toplumsal muhalefetin sokağı İstiklal Caddesi sanıp gelenekselleştirdiği ve hepimizin kanıksadığı basın açıklamalarının ötesinde protestoyu olay mahalline taşımayı başardı: Kumkapı.
Eylem önemliydi çünkü ilk kez göçmen hakları için sokağa çıkıldı. Festus Okey'in karakolda öldürülmesinden Kırklareli Gaziosmanpaşa Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezi'nde bir mültecinin öldürülmesine, polisin başına çekiçle vurarak Abdoullah Mouhammed Jamal'in Dünya Mülteciler Günü'nü kutlamasına vs. tüm bu yaşananların münferit olmadığına sistematik olarak göçmen haklarının ihlal edildiğine dikkat çekmenin can havliyle ilk yoluydu protesto düzenlemek. Raporlarsa misafirhanelerin eksiklerini her seferinde ortaya koyuyordu zaten.
Eylem önemliydi çünkü kamuoyu "içeride" yaşananlardan ve "dışarıda" buna itirazı olanlardan haberdar oldu.
Yiyecek, doktor yok kötü muamele var
Ve fakat "içeride" hayat nasıl gidiyordu?
Kumkapı Misafirhanesi'nde gördüklerini bizimle paylaşan bir kaynağın anlattıkları dayanılır gibi değil.
Tanığımız "Kimse nedensiz kaçmaz, hepimiz göçmeniz!" yazılı pankartın açıldığı eylemin ardından Kumkapı Misafirhanesi'nde kalan göçmenlerin dövüldüğünü söylüyordu.
Eylem görevlileri rahatsız etmiş ve acısını göçmenlerden çıkarmışlardı.
Tanığın iddiasına göre kötü muamele zaten misafirhanede olan bir şeydi ama "eyleme özel şiddet" göçmenlerin seslerini bir daha çıkarmamaları için yeterli bir göz dağıydı.
Yine tanığın verdiği bilgiye göre Misafirhanedekilere yetecek kadar yiyecek verilmiyor. Mahalle bakkalının geldiği misafirhanede satılan yiyecekse dışarıya göre çok pahalı. Bir odada 35 kişi kalıyor. Hastalanınca doktora çıkılmasına izin verilmiyor. Oysaki içeride çok çeşitli hastalık var. Diğer yandan Misafirhanede kadın ve çocuklar da var. Onların da koşulları aynı.
Şimdi yaşanan ihlaller böyle artarak ilerleyecekse bundan böyle o demir parmaklıklı pencereler ardında ses çıkaran insanları da görmeyeceğiz demektir.
Ama bu asla Misafirhanede huzurun sağlandığı anlamına gelmeyecek. (EZÖ)