Türkiye birkaç haftadır “eve dönüş hazırlıklarını” tartışıyor. Hükümetin “dağdakileri” indirmek için yeni yasa hazırlığında olduğu belirtiliyor.
En son 29 Temmuz 2003 tarihinde çıkarılan ve pişmanlığı akla getirmemek için “Topluma Kazandırma Yasası” denilen 4959 sayılı yasanın da sonuç almaya yeterli olmadığı ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı “pişmanlık”, “itirafçılık”, “eve dönüş”, “topluma kazandırma” vb. amaçlarla Ceza Yasası'nın (TCK) 221. maddesinde sil baştan bir düzenleme yapılmış ve “etkin pişmanlık” kalıcı hale getirilmiştir.
Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek geçen günkü mülakatında “221. maddeyi Kandil bilmiyor” demiştir. 5237 sayılı TCK’de 2005 yılında kabul edilen bu maddenin amacına ulaşmadığı artık kabul ediliyor.
Ancak sorun sadece “dağdakilerin 221. maddeyi bilmemesi” değil. Mesele geniş kapsamlıdır ve 221. madde ve uygulamadaki yaklaşımlar eksikliklerle dolu.
Bugüne kadarki “pişmanlık”, “eve dönüş” veya “topluma kazandırma” yasalarının başarısız kalmasında etkili olan hususlar nelerdir?
İntikamcı olmayan bir devlet kişilerin vicdanıyla uğraşmaz
Öncelikle “pişman olduğunu bildirme”, “itiraf verme”, “örgütü çökertme”, “yardım edenlerin isimlerini verme” gibi “yasal şartlar” başarısızlığın en önemli nedenleridir.
Özgür iradesiyle ve samimi olarak örgütü bırakmak isteyen insanlara bir de mahkeme huzurunda “pişmanım” dedirtmek hangi ihtiyacın sonucudur? İnsanların kişisel hatalarından dolayı “özür dileme” veya “pişman olma” davranışını göstermekte zorlandığı bir “doğu toplumu” olan Türkiye’de “örgüt suçları”nda bunu şart koşmak mantıklı değil. İntikamcı olmayan bir devlet veya yargıç kişilerin vicdanıyla uğraşmaz.
“Örgüt mensuplarını yakalatma”, “örgütün dağılmasını sağlama” gibi şartlar örgütü çökertecek bilgiye zaten sahip olmayan binlerce insanın böylece daha baştan yasadan yararlanma şansını ortadan kaldırmıştır. Yasa, bu kişiler yönünden zaten “ölü doğmuş” bir yasadır.
Örgütten ayrılmayı düşünen ama kendi esenliği adına başka hiç kimseye zarar vermeyi istemeyen insanlar yönünden de (ki normal zekalı, onur ve vicdan sahibi hemen her insan esasen böyle davranmaktadır) yasa başarısız olmuştur. Hiç kimse, -“eve dönme” adına da olsa- başkalarının tutuklanmasına yol açacak bir yasal şarta gönüllü tabi olmaz.
“Yardım-yataklık edenlerin ismini vermek” şartı da çok tartışmalı. Dağ başında kimin örgüte canı gönülden yardım ettiğini bilmek çok zordur. Esasen devlet güvenliğinin sağlanamadığı ve can güvenliğinin dahi olmadığı bir bölgede silahlı örgütün tehditlerine direnme tutumu hiçbir köylüden beklenemez. Silahlı örgüte ekmek veren köylüyü cezaevine doldurarak “terörle mücadelede” başarı kazanılmadığı son yarım yüzyılın sonuçlarından biridir.
İçişleri'ne sormak yargı bağımsızlığına aykırı
Bugüne kadarki bütün pişmanlık (veya eve dönüş) yasalarının uygulanmasında yetkili yargıç, örgüt mensuplarının yasadan yararlanıp yararlanamayacağını İçişleri Bakanlığı'na sormuştur.
Bu durum yeni TCK’nin 221. maddesinin uygulamasında da devam ediyor. Öncelikle “yargı bağımsızlığına” aykırı olan bu durum siyasi idarenin yargıya müdahalesine de yol açmaktadır. Kendisine görüşü sorulan İçişleri Bakanlığı da ezici bir çoğunlukla başvuran örgüt mensuplarını yasadan yararlandırmamıştır. (Bu son bir-iki yıldır yumuşamış olsa da hâlâ rutin uygulamadır)
Bakanlık, kimisinde “pişmanlık derecesini” yeterli görmemiş; kimisinde “verdiği bilgiler yetersiz” diyerek yasanın işletilmesine onay vermemiştir. Yargıç ise “bağımsız” olduğu halde İçişleri Bakanlığı'nın görüşüne şaşmaz şekilde uygun kararlar vermiştir. Halbuki hukuki sorunun çözümünde yetkili makam idare değil mahkemedir. Bu çıkarılan sayısız yasanın başarısızlığının diğer önemli bir nedenidir.
Ya döndükten sonra?
Nihayet dağdan gelip ailesine veya topluma dönmek isteyen kişilere iş ve meslek hazırlanması, sosyal uyum vb. konularda bugüne kadar hiçbir şey yapılmamıştır. Toplumsal arka planı olmayan ve toplumu da dağdan geleni kabul etmeye hazırlamayan bir yasanın etkili olamadığı tartışmasızdır.
Özetle; yapılması gereken 221. maddeyi kökten değiştirmektir. Suça karışsın veya karışmasın; eylem yapsın veya yapmasın; örgütün yöneticisi veya sıradan bir mensubu olsun, dağdaki bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını geri dönmeye teşvik edecek ve af yasası niteliğinde yeni bir yasa hazırlanmalı. Türkiye’nin Kürt sorunu başta olmak üzere tüm sorunlarını tartışabileceği bir ortamın şartları yaratılmalı. (HA/TK)