Dün yine Türkiye genelinden oluk oluk kan nehirleri, bacaklarından bağlanarak askıya alınan sığırlar, kan havuzlarında debelenen danalar, kafası kesik, çocuklara izletilen koçlar gördük heryerde. Şaşırdık mı? Hayır, ama üzüldük.
Her yıl hayvanseverlerle kurbanseverler arasında bir tartışma yaşanır. Hayvanseverler tepki gösteriri, kurbanseverler “ya kebapçıda yediğiniz etler tarlada mı yetişiyor” cevabını ilk o keşfetmiş gibi yapıştırıverir.
Evet et yemeye, kurban kesimine karşı olanlar vardır; ama bu tepkilerin büyük kısmı hayvanlara işkence ederek, etik değerler hiçe sayılarak, yönetmelikler, düzenlemeler görmezden gelinerek, sokaklarda kan nehirleri akıtarak, neredeyse İstanbul Boğazını kızıla boyayarak, hayvanları zaptetmek için önce bacaklarını kırıp, keserek ve tabii hiçbir dini teamüle uymayarak yapılan kesimleredir.
Oysa herşey hazır…
Hayvancılık sektöründe ve kurban kesimlerinde mevcut uygulamaların kesimler sırasında hayvanlara bir eziyete dönüşmesi ve bu yönde toplumun bir kesiminin gösterdiği tepki nedeniyle bundan 2 yıl önce önce bir yönetmelik gündeme gelmişti. Hala çıkarılamayan yönetmeliği yıllardır aynı işi yapan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e, geçen yıl olduğu gibi, bu Kurban Bayramı’nda da hatırlatmak isterim.
Hayvancılıkta etik ilkelerinin bir an önce sektöre kazandırılması şart. Sadece kurban kesimleri değil, diğer kesimler de içler acısı. Hayvancılık sektörü ile ilgili yönetmeliklerde hayvanların yaşadıkları alanların, yetiştirildikleri koşulların, beslenmelerinin, üretimler sırasındaki muamelelerin hayvan refahına uygunluğunun yüksek standartlara getirirlmesi için ne bekliyoruz? Acilen hayvancılıktaki etik koşulları belirleyen yönetmeliğin ilgili meslek odaları ve STK’ların görüşüne açarak hayata geçirilmesi için hiçbir engel yok.
Acısız kesim
Ve en nihayet kesimlerin sersemletilerek yapılması için de gerekli yönetmeliklerin çıkması acilen gerekiyor. Bakanlıktan beklentimiz, diyanetin de kabul ettiği elektrikle şoklama yönteminin kurban kesimleri ve hayvancılık sektöründe bir an önce uygulamaya konulması. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Diyanet'in elektroşokla hayvan kesiminin dinen sakıncası olmadığını açıklamasının ardından 18 Ekim 2010 tarihli Radikal Gazetesi’ndeki haberde 'Biz karara uyarız' demişti. 31 Ekim 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi ise şu haberi veriyordu: “Hükümet, acısız kurban kesimi için AB’ye Aralık 2011 tarihini verdi”
Bu konuda AB direktifleri ne diyor?
Avrupa Birliği, ülkelerinde 22 Aralık 1993 tarih ve 93/119/EC sayılı direktifi ile hayvanların kesilmeden önce bayıltılması zorunlu hale getirildi. Bu zorunluluk aday ülkeleri de kapsamasına rağmen Türkiye’de inanç farklılığı nedeniyle uyulmuyor. Ancak bizlerin dine sığınmasının bir anlamı yok, çünkü bu konuda diyanet işleri başkanlığının olumlu görüşü çok net.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Hadisler ne diyor?
Diyanet İşleri Başkanlığı “Kurbanlık hayvanın (daha genel olarak hayvan) kesimi esnasında; hayvana fazla eziyet vermemek için (ölüm acısını azaltmak maksadıyla) kesim sırasında hayvanın elektrik şoku ile bayıltılması, bu hayvanın kurban olarak kabul edilmesine engel ayıplardan sayılmaz. Çünkü kurbana engel ayıplar; kesim sırasında meydana gelen arızalar olmayıp, hayvanda önceden mevcut olan kusurlardır. Bu itibarla (şok etkisiyle ölmeden önce hemen) canlı olarak kesilmek kaydıyla, kurbanlık hayvanın elektrik veya benzeri bir şeyle şoklanmasında dinen bir sakınca yoktur. Şayet hayvan, henüz kesilmeden, şokun etkisiyle ölürse; o, kurban olamayacağı gibi, eti de yenmez” diyor. Zira hadislerde de “kurban kesimi, hayvanın acı çekmesini en aza indirecek şekilde olmalıdır” (Müslim, Sayd, 11, 57; Tirmizî,Di-yât, 14; Ebû Dâvûd, Edâhî, 12; Nesâî, Dahâyâ, 22; İbn Mâce, Zebâih, 3) deniyor.
Mevzuatın ilgili maddeleri neler?
Aslında mevzuatımız da bu yönde. 11/6/2010 tarihli 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Hayvan refahı bölümünde şunları belirtiyor:
MADDE 9-
(1) Hayvan sahipleri veya bakımından sorumlu kişiler, hayvan refahının sağlanması amacıyla, hayvanların barınma, bakım, beslenme, sağlık ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak, sorumluluklarındaki hayvanların insan, hayvan ve çevre sağlığı üzerinde oluşturabilecekleri olumsuz etkilere karşı gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
(2) Hayvanların kesimi ve hastalık kontrolü amacıyla itlafı, hayvanlarda heyecan, acı ve ıstırap oluşturmadan, uygun araçlar kullanılarak yerine getirilir.
(4) Hayvanların barınma, nakil, kesim öncesi ve kesimi sırasındaki hayvan refahı esasları Bakanlıkça belirlenir. Hayvan kesimlerinin Bakanlıktan onaylı kesim yerlerinde yapılması zorunludur.
(5) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir.
Anlaşılacağı üzere, 5996 kanun bu uygulamanın alt yapısını kurmuş, yönetmelikle belirleneceği vurgusunu yapmış; ancak bakanın söz verdiği yönetmelik hala bekliyor. 23.12.2011 Tarihli, 28151 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çiftlik Hayvanlarının Refahına İlişkin Yönetmelik ise bu içerikte değil.
Bilimsel çalışmalar ne diyor?
Hayvanı keseceğim diye işkence etmeseler bile, klasik kesimlerin hayvanda ciddi acı ve strese yol açtığı bilimsel olarak ortaya konulmuş durumda. Davranışların gözlenmesi ve beyin tepkilerin ölçülmesi sonuçlarına göre bıçakla kesimle acı duyumunun ortadan kalkmasına kadar geçen süre koyunda 20 saniye, sığırda 2,5 dakika, tavukta daha uzun, balıkta ise 15 dakika ya da daha fazla olabiliyor. Hayvan bu züre zarfında acı ve stres yaşıyor.
Acı duyusunun ortadan kalkması için bilincin tam olarak kaybolması gerekiyor. Doğal olarak büyükbaş hayvanlarda, yani sığır ve danalarda kesilmeden sonra bilinç kaybı yavaş oluyor. Hani “kanı aksın” diye beklerler ya, hayvanın boğazı kesildikten sonra, kan akarken beyin işlevleri devam ediyor. Bu arada hayvanın bağırmaması veya hareketsiz kalması acı çekmediğini göstermiyor. Çünkü boğazı kesilen hayvanın bağırma imkanı kalmıyor. Hayvanın boğazı kesildiğinde, özellikle kan basıncındaki ani düşüşler nedeniyle kasların tepkiler azalıyor ve hayvanın acıya karşı bir tepki gösterebilmesi mümkün olamıyor. Yani acıya ilişkin fiziksel tepkiler gözlenemeyebilir ama bu hayvanın içsel acı çekmediği anlamına gelmiyor. Ayrıca modern yöntemlerde kanın daha fazla akması ve stres faktörlerinin daha az olması gibi sebeplerle etin daha sağlıklı olduğunu bildiren araştırmalar da bulunuyor. Şunu da unutmayalım ki, İslam dini yenilen gıdanın sağlıklı olmasını önemsiyor.
Acısız kesim neden daha sağlıklı
1- Sersemletme yöntemi hayvanı kesinlikle öldürmüyor. Hatta boğazı kesilmekte gecikilirse hayvan hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkıyor. Yani hayvanın canlı iken kesildiği yönünde şüphe bulunmuyor.
2- Kanın çok daha iyi akması sağlanıyor. Çünkü korkudan dolayı kan çekilmiyor; şokun başlattığı kasılma hareketleri kalbin daha hızla çalışmasını ve kanın daha iyi fışkırmasını sağlıyor.
3- Kan daha çabuk ve daha fazla aktığı için et daha sağlıklı olarak elde ediliyor.
4- Hayvanın daha az stres çekmesi elde edile etin hijyenik kalitesini de artırıyor.
Bu yöntemle kesilen hayvan bilinç kaybından değil, İslam dinine uygun şekilde, boğazı kesilmesi sonucu kan kaybından ölüyor. Bayıltarak kesimle ilgili en fazla kaygı hayvanın öldükten sonra kesildiğine dair inanış ki bu da gerçek değil. (MO/AS)
* Bu yazı 5199 SayılıKanunun değişimi için de birlikte çalıştığımız Veteriner Hekim Tamer Dodurka’nın çalışmalarından faydalanılarak hazırlanmıştır.