Anayasa Komisyonu'ndan geçen Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu yarın (10 Şubat) TBMM Genel Kurulu'nda görüşülüyor. Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği kurucularından Pınar İlkkaracan'ın bianet için mücadelenin yürütücülerinden CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur'la yaptığı söyleşinin ilk bölümünü yayınlıyoruz.
TBMM’de bir Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonu kurulması, on yıllık bir mücadelenin sonunda alınan tarihi bir karar oldu. Bu konuda ilk teklif yıllar önce verilmişti, değil mi?
1998’de başladı süreç. Oya Araslı ile Bilgen Keleş Kadın Erkek Eşitliğini Araştırma Komisyonu isimli bir komisyon kurulması için teklif verdiler. Üç ay çalışan bu komisyon Türkiye’deki kadın-erkek eşitsizliğini ortaya koydu ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) tarafından da basılan bir rapor hazırladı. İşte o raporda; kadın-erkek eşitsizliğini ortadan kaldırmak için Meclis’te daimi ve iç tüzük ile kurulmuş bir Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu oluşturulması önerisi getirildi. O rapordan aşağı yukarı on bir yıl sonra böyle bir komisyonunun kurulması 29 Ocak’ta kabul edildi.
Bu süre boyunca mecliste bu komisyonun kurulması için çok uğraş verildi.
Kadın hareketi yıllarca bu talebini defalarca çeşitli platformlarda dile getirdi. Örneğin, 2005’te Birleşmiş Milletler (BM) Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) Komitesi’ne sunulan gölge raporda bu talep yer aldı ve BM CEDAW komitesi hükümete bu yönde görüş bildirdi. Ama bunlar bu yıla kadar gündeme alınmadı. Bu arada Avrupa Parlamentosu Türkiye’deki Kadının Durumunu İzleme Raportörü Emine Bozkurt da hazırladığı her rapora kadın erkek eşitliği komisyonu kurulması gerektiğini yazıyordu.
Komisyonun kurulması için de Mecliste birçok teklif verildi?
Evet. Bilgen Keleş, Oya Araslı, Fatma Kurtulan, Jale Ağırbaş ve ben bir kaç kez teklif verdik. Bu arada Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KADER) de geçen yıl bir çalışma başlattı. Bu konuda tüm kadın milletvekillerini bir araya getirdiler. Yapılan görüşmeler çerçevesinde Nimet Çubukçu ve arkadaşları da AKP’den bir teklif verdi.
Her partiden ayrı bir teklif verildi yani?
Evet, MHP hariç Meclis’teki tüm partiler teklif vermiş oldu.
Peki, bunca uğraş atıl kaldıktan sonra bu sefer nasıl gerçekleşti, biraz arka planını anlatır mısınız?
22 Ocak 2009’da Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu’na yeni atanan Baş Müzakereci Devlet Bakanı Egemen Bağış, Ulusal Program’la ilgili bir sunuş yaptı. Sunuşta kadınla ilgili bölüm çok zayıftı. Tek söylenen; kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak için bir araştırma yapıldığı, 60.000 polise bir eğitim verildiği, hâkimlerin bu konuda eğitileceği, kadın istihdamının arttırılmasına çalışılacağıydı.
Sorunların çözümüne dair somut bir şey yoktu yani?
Evet, ucu açıktı, hiç bağlayıcı bir tarafı yoktu. Ben de söz aldım ve artık AB uyum sürecinde açılacak ön koşulu olmayan fasıl kalmadığını, sosyal politikalar faslının açılabileceğini söyledim. Kadın erkek eşitliğini sağlama yönündeki AB direktiflerinin Türkiye için müktesebat olduğunu; Türkiye’nin bunlara uyması gerektiğini söyledim.
Kadın Erkek Eşitliği Komisyonuna neden ihtiyaç duyulduğunu nasıl anlattınız?
Bu söylenenlerin senelerdir tekrarlandığını, hiç yol alınmadığını, uygulamaya geçmek için parlamentoda komisyon olması gerektiğini söyledim. Tüm kadın kuruluşlarının ve kadın milletvekillerinin de bunu talep ettiğini vurguladım. Hepimizin her zaman söylediğimiz gerekçeleri anlattım. Bazı yasalarda uygulama sorunu yaşadığımızı, izleme yetkisi olan bir komisyonun hem yasa çıkarabileceğini, hem yasa çıkaran diğer komisyonlara öneri götürebileceğini anlattım.
Aldığınız tepki ne oldu?
AB Genel Sekreteri bu konuyu onların da düşündüklerini ama açıklamamdan sonra aydınlandıklarını, bununla ilgili çalışma yapacaklarını söyledi. Aynı şeyi Egemen Bağış da söyledi. Egemen Bağış anladığım kadarıyla hakikaten ikna oldu, yani bunun önemli olduğunu anladı.
Gerçekten de bir çalışma yapmışlar, toplantıdan tam 6 gün sonra teklif komisyondan geçti değil mi?
Aynen öyle oldu. 28 Ocak'ta duyduk ki ertesi gün Anayasa Komisyonu’nda Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu konuşulacak. Hemen kadın örgütlerinin taleplerini aldık ve kendi metnimizi çıkardık. Zira AKP’nin verdiği teklif kadın kuruluşlarının istediği gibi değildi. Adı da Fırsat Eşitliği Komisyonu gibi birşeydi. Kadınlar, Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu olmasını istiyordu. Bir kere temel konu buydu.
Aynı gün sayın Nimet Çubukçu sizi aramış?
Evet, böyle bir komisyon kurulmak istendiğini, Egemen Bağış’ın bunu çok arzu ettiğini söyledi. Nimet Çubukçu bu komisyonun kadınların ortak kararıyla çıkmasını istediğini; bütün kadın milletvekillerinin her konudaki değişikliğe açık olduğunu söyledi.
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun desteği oldu mu?
Kendisiyle iki gün önce görüşmüştük. Hem ona hem iç tüzük değişikliği çalışması yürüten komisyon üyelerinden Ali Topuz ve Salih Kapusuz’a iç tüzük değişikliğine Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu’nun mutlaka koyulması gerektiğini söylemiş, 'Niye?' diye sorduklarında gerekçelerimizi anlatmıştım. 'Bakarız, ederiz' diye cevap verdiklerinde ise 'hayır' demiştim; 'bakarız ederiz' ile olmaz, 'bunu herkes bekliyor, iç tüzük değişikliğine bunu koymanız lazım'. 28 Ocak’ta Burhan Kuzu beni aradığında dedi ki 'İç tüzük değişikliğinde Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu’nu yapalım demiştiniz; işte şimdi yapıyoruz. Her şeye açığız. Nasıl istiyorsanız öyle olsun.'
Bunun üzerine son teklifi hazırlamaya koyuldunuz?
Bu, kadınların bin yıldır beklediği bir şey. Herhangi bir pürüz olmasın diye Anayasa Komisyonu’ndaki milletvekillerimizi aradım. Kadın örgütlerinin taleplerini aldık ve o akşam önergemizi son haline getirdik. Fatma Şahin ve Güldal Akşit de bütün akşam çalışmışlar.
Ertesi sabah mecliste eşi görülmemiş bir kadın milletvekili dayanışması olmuş galiba?
Çok çok güzel! Ben ilk defa böyle bir dayanışma yaşadım. Muhteşem bir şeydi. Girdim, Nimet Çubukçu'yla sarıldık, çok güzel bir şey olacak diye. Görüşmeler sırasında o kadar çok kadın milletvekili vardı ki. Komisyon üyeleri masanın etrafına oturamadı, arka tarafta oturmak zorunda kaldı. Çünkü biz kadınlar gelip masaya oturduk, komisyon üyesi olmadığımız halde, oraya oturduk.
Bu benim bildiğim kadarıyla bir ilk. Bu desteği, kadın milletvekillerinin dayanışmasını neye borçluyuz?
Tabi tabi! Ben bunun kadın hareketinden kaynaklanan çok önemli bir lobi çalışması ve kadın hareketinin bugüne kadar yaptıklarının bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Bence artık siyasi irade oluşmuştu.
Oluşmuş muydu yoksa Egemen Bağış’ın etkisi mi?
Hükümetin bu konuda bir iradesi olmasa bu komisyon gene çıkmayabilirdi.
Görüşmeler nasıl geçti? Galiba en tartışmalı konu komisyonun ismi olmuş?
AKP’den komisyonun adının Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu şeklinde bir teklif gelmişti. Bizse adının Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu olmasında ısrarcı olduk.
Aradaki farkı açıklayabilir misiniz, fırsat eşitliği olarak geçseydi ne değişirdi?
Fırsat eşitliği her şeyi kapsamıyor. Mesela bir iş teklifi yapılacak, 'burada kadınlara fırsat verilmesi gerekmez bu erkek işi' diyebilirlerdi. Eklenecek her kelimenin eksiksiz kadın erkek eşitliğine ulaşmada önümüzde bir sorun olacağını düşündüm.
Yani fırsat eşitliği denseydi kapsamı daralacaktı?
Örneğin Türk Ceza Kanunu reformu için çalışırken 'töre' değil 'namus' cinayeti densin çok istedik, olmadı. 'Namus' yerine 'töre' denmesinin olumsuz sonuçlarını görmeye devam ediyoruz. Daha önce yaşadığımız sıkıntıları bir daha yaşamamak için adını koyalım: kadın erkek eşitliği. Bakan da benim önergemi destekledi.
Son AB İlerleme Raporu’nda "kadın erkek eşitliği komisyonu kuruldu" diye bir ifade vardı. Kadın örgütleri olarak bunun üzerine ayağa kalktık. AB’ye böyle bir komisyonun henüz kurulmadığını yazdık, raporun düzeltilmesini istedik. Bunlar da acaba yerine ulaşmış mı?
Tabii tabii! Ayrıca, nihayet bir baş müzakerecinin atanması, açılma olasılığı en yüksek olan faslın sosyal işler bölümü olması ve belki benim de AB Uyum Komisyonu’nda olmam önemli bir tetikleme unsuru oldu. Orada yaptığım konuşmadan sonra hemen bir hafta içinde bu gündeme gelince böyle bir siyasi irade oluştu diye düşünüyorum.
Erkek milletvekilleri gördüler ki bir irade var, Burhan Kuzu, Nimet Çubukçu, Egemen Bağış da isteyince çok itiraz getiremediler, öyle mi?
'Bu komisyonun yasa yapmak talebi de var, asıl komisyonların işi ne olacak' gibi itirazları oldu. Alt komisyona gitmesini istediler. 'Bir hafta içinde hallolur' dediler ama öyle olmuyor, KSGM’nin kurulması da gene böyle olmuştu. Hemen kalktım Nimet Çubukçu’nun yanına gittim, 'alt komisyona gitmeden bu işi halletmeliyiz' dedim. Nimet Çubukçu ve Burhan Kuzu ile 'Hayır alt komisyona gitmesine gerek yok, talepler konusunda herkes anlaşıyor, bunu geciktirmenin gereği yok' dedik. Ve sonunda teklif komisyondan geçti. (Pİ/EZÖ)
* Yarın: Komisyondan Sonra Hedef Eşitlik Çerçevesi
** Fotoğraflar: Müjgan Arpat