Ortadoğu coğrafyasında yoğunlaşan postmodern yeni paylaşım savaşı, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki ilişkilere de yansıdı. Geçtiğimiz hafta içinde Karabağ sınırındaki çatışmaların dozajı arttı. Karabağ gerilimi elbette yeni değil fakat geçtiğimiz hafta içerisinde Ahmet Davutoğlu’nun Azerbaycan ziyareti sonrası süreç tırmanışa geçti.
Davutoğlu, artık Rusya’ya satılamayan meyve ve sebze yeni pazarlar ve yollar arama uğraşına girişti. Aynı zamanda Azerilerden gaz ve petrol alımı için kapasite artırımını yokladı. Ve Ermeniler Dağlık Karabağ’da işgale son vermelidir, verirlerse bizimle beraber çalışabilirler minvalinde açıklamalarda bulundu. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı ise özetle “yardım etmek istiyorlarsa uzak dursunlar” dedi.
Bunun ertesinde Karabağ-Azerbaycan sınırında karşılıklı saldırılar oldu. Henüz sayı net olmamakla birlikte iki tarafında kayıplarının olduğu biliniyor. Son çatışmalarda Azeri tarafının tankları kullanması ise ayrıca dikkat çeken bir durum. Bunun Karabağ savaşından (1994) sonra ilk kez gerçekleşmesi olayın özel yanı. Savaşın niye ve kimin tarafından başlattığı birçok çatışmada olduğu gibi önemini hemen kaybediyor. Karşılıklı propaganda ve hamasetin her şeyin yerini alacağı ve gerçeğin kendisine dönüşeceği şimdiden görülebiliyor.
Azeri tarafının videosu
Ermeni tarafının videosu
Bu süreçte bir başka gelişme ise Hazar Denizi’nde yaşandı. Azerilere ait bir petrol platformu “kaza” sonucu yandı. 32 Kişi hayatını kaybetti. Kazayı tırnak içine almam, şu yaşadığımız dönemde olan biten özellikle şiddet olaylarının rastlantı ve kazanın alanını daraltması, olan bitene daha bir şüpheyle yaklaşmam nedeniyle oldu.
Silahlanma…
Harita kaynak: www.aljazeera.com
Doğrudan Karabağ sınırındaki çatışmalarla bağlantılı olmayan bir gelişme ise geri planda akıyor. Bu Rusya’nın Ermenistan’a dönük askeri yatırımları, diye özetlenebilir. Erivan yakınlarındaki askeri üsten sonra, silah sevkiyatı da arttı.
Bu durumu, Ekim ayında Rusya’nın Türkiye sınırının ilk ihlali gerçekleştiği dönemde Türkiye’nin de Ermenistan hava sahasını ihlal etmesi hızlandırdı. Hava savunma sistemi konusunda Rusya Ermenistan’la yeni anlaşma imzaladı. Arkasından uluslararası basında S-300 füzeleri dahil hava savunma sisteminin takviye edileceği haberleri yer aldı. S-300’lerin İran’a da taşındığı ise yine bu gelişmelerin elbette bir parçası.
Kısa bir değerlendirme
Rus uçağının düşürülmesi sonrası tarafların yavaş yavaş ellerindeki kozları masaya sürdüğünü görüyoruz. Bu meselenin elbette bir boyutunu da Kafkasya’da tarafların pozisyonu oluşturuyor. Rusya’nın Ermeni Soykırımı’nı kendi meclis gündemine taşıması, Ermenistan’ı silahlandırması, Türkiye tarafından Karabağ sınırındaki gerilimin tırmandırılmasıyla karşılık buldu denilebilir. Buna bir de ABD ve Türkiye’nin desteğiyle Güney Osetya sorununun eklemesi beklenebilir. Son dönemde Gürcü yetkililer Güney Osetya’da Rus işgaline karşı adım atmaktan bahsetmeye başladılar. İran’a ise İran Azerbaycan’ı üzerinden ayrı bir cephe açılması arayışları hep var.
Bütün bunlar Ortadoğu’da yoğunlaşan yeni paylaşım savaşının başka cephelerde de farklı biçimlerde karşılık bulabileceğini gösteriyor.
Sarkisyan’dan 9 Aralık mesajı
BM Genel Kurulu’nda kabul edilen, bu yıl ilk kez gündeme gelen 9 Aralık Soykırım Kurbanlarını Anma Günü vesilesiyle Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, “Bir daha asla” mesajı yayımladı.
Açıklamanın günümüze dönük göndermeleri dikkat çekiciydi:
"…insanlık tarihi gözümüzün önünde tahrif edilmeye, çarpıtılmaya devam ediyor, gözümüzün önünde etnik temizlik, kitlesel katliamlar gerçekleştiriliyor, medeniyetin binlerce yıllık kültürel abideleri imha ediliyor ve böylelikle halkların belleği siliniyor."
Sarkisyan’ın açıklaması insanlığın ortak mücadelesi ve Arjantin’de geçmişle hesaplaşmanın sembol sloganı olan “bir daha asla” çağrısıyla bitiyor.
Referandum
Geçtiğimiz pazar anayasal değişiklikler için Ermenistan halkı sandık başına gitti. Meclisin yetkilerini arttıran ve devlet başkanlığını temsil ağırlıklı bir makama dönüştüren değişiklik teklifine “evet” oylarının oranı yüzde 63 oldu.
Referandum sürecinin bu kadar önemli bir değişikliğin halkta ciddi bir heyecan yarattığından söz etmek bir hayli zor. Sarkisyan’ın şöyle ya da böyle iktidarını sürdüreceği, iktidarın her şeyi yönlendirdiğine olan inanç ve bir değişim olacağına dair beklentilerin zayıf olması bunda ana faktör. Bunları doğrularcasına on beş gün önceden referandum sonucun ne olacağına dair dolaşan söylentiler, oy satın alma, hile ve benzeri meseleler etrafında yapılan şakalar, varsa biraz umut onu da köreltiyordu.
Geçen yıl elektrik fiyatları ile ilgili yapılan protestolar, Ermenistan’da pekala bir toplumsal değişimin anahtarı olabilirdi. Ermenistan yönetimi her iktidar gibi davranıp bunu bastırmayı tercih etti.
Sokaklar işsizlik ve savaş havasından bıkmış ülkeyi terk etmek isteyen gençlerle dolu. Ama nereye?
Sosyal medyada Erivanlı bir genç soruyor: “Bu ülkede bir değişim için acaba bir neslin kendini feda etmesi yeter mi ya da bunun için kurban olmaya değer mi?” (AS/HK)