Ermenistan'da yaklaşık iki haftadır elektrik zamlarına karşı eylemler sürüyor. Bu konuda bir sürü şey, şimdiden yazıldı çizildi. Ana hatlarıyla ben de ne oluyor, ne bitiyor anlatmaya çalışayım.
Başlangıçta farklı kentlerde de gündeme gelen eylemlerin merkezi şu anda devlet başkanlığı binasının bulunduğu Bagramyan caddesi. Gündüz saatleri kısıtlı sayıda insan beklediği eylem yeri akşamları binlerce insan tarafından dolduruluyor. Gün içi az sayıda kişinin katılım göstermesinin başlıca nedeni havanın çok sıcak oluşu. Genelde hava sıcaklığı 38-39 civarında seyrediyor. Bir diğeri iş saati oluşu. Eylemlere katılım giderek artıyor. Polisin ilk günlerdeki saldırısının bir işe yaramadığını bu durum önemli ölçüde belgeliyor.
Erivan neden ayakta?
Kısaca eylemin nedenlerine göz atalım. İlki tabii ki elektrik zammı. Halk bu uygulama nedeniyle haksızlığa uğradığını düşünüyor. Atom santraline sahip, bir ülkenin neden pahalı elektrik tüketmesi gerektiğini anlamıyorlar. İkincisi dağıtım işletme hakkını elinde bulunduran Rus şirketi Inter Rao'nun adının bu ülkede bir çok yolsuzluğa karışması. Bu yolsuzluk olaylarının soruşturulmayıp, yolsuzluğun yarattığı açığın yeni zamlarla kapatılacağına dair bir kanaatin varlığı. Ayrıca bu şirketin bazı yöneticilerinin aylık ücretlerinin 60 bin dolar gibi rakamlar karşılandığı türünden söylentiler de doğal olarak halkın aldatıldığı hissini güçlendiriyor. Bir diğeri ise fiyat artışı gibi konularda halka hiç bir biçimde danışılmaması.
Bunlar başlangıç için önemli fakat eylemlerin geldiği aşamada asıl tayin edici olan Ermenistan demokrasisinin kapsayıcılık ve dinamizmden uzak oluşu. İrili ufaklı partilerin neredeyse tamamı muhafazakar ve milliyetçi. Yarı başkanlık sistemiyle yönetilen ülkede Sarkisyan iktidarı, bu tarz dahi muhalefete hiç bir şans tanımıyor. Çeşitli yollarla onları etkisizleştiriyor. Bu yolların her zaman meşru ve legal olması da gerekmiyor.
Sokağa dökülen gençlerde göz çarpan şeylerden biri, mevcut demokrasi içerisinde kendilerini oturtacak bir yer bulamayışları. Şu an devam eden eylemlerde bu yüzden belki de hiç bir parti bayrağı yok. Başlangıçta anarşistlerin ve AB'nin bayrakları gözükürken, iktidarın “dış mihrak” manipülasyonu sonrası onlarda ortadan kayboldu. Şimdilerde sadece Ermenistan bayrakları var.
İktidar normalde bu süreci ülkede demokrasiyi geliştirmek için pekala bir zemin olanak olarak kullanabilirdi. Bunun yerine bu işleri ABD'nin karıştırdığı gibi provokatif açıklamalar yapmayı yeğledi. Bunu ana nedeni, ülke yönetimini şekillendiren kesimlerin aynı zamanda egemen iş çevreleriyle iç içe geçmişlik halinde aranabilir.
Ekonomik Açmazlar
Problemlerin düğümlendiği mesele ise asıl olarak ekonomik açmazlar. Ülke önemli ölçüde Rusya'ya bağımlı. Rusya ucuza petrol ürünleri vererek bir anlamda bu ilişkiyi süreklileştirmiş. Ayrıca ülke gelirinin üçte birini oluşturan Rusya'da çalışan işçilerin gönderdiği para bu bağımlılıkta belirleyici. Rubledeki her dalgalanma Ermenistan parası drama da yansıyor. Buna bir de ülkenin batısında bulunan Rusya'ya ait askeri üsler eklenince bağımlılık kaçınılmazlaşıyor. Yakın zamanda gerekçesi açık olmamakla birlikte Başkent Erivan çevresine yeni bir Rus üssünün kurulması ile ilgili yapılan anlaşma kaçınılmaz olarak bu ilişkiyi pekiştirecektir. Aynı zamanda bu yeni üs Rusya'nın Ukrayna krizi sonrası Ermenistan'a dair endişelerini temsil ediyor olabilir.
Bu bağımlılık olayı aynı zamanda tarihi miras üzerine oturuyor. Sovyet döneminde varolan tek yönlü sanai, Karabağ Savaşı, 1988 depremi derken, tarım alanı hariç kısıtlı üretimin olduğu ithalata dayalı bir ekonomiyi açığa çıkarmış.* Ülkenin genç nüfusu ağırlığı işsiz. Ülkede genel işsizlik oranı yüzde 17 civarında. Gençler başta Avrupa olmak üzere başka ülkelere göç etmeye çalışıyor. Bir kısmı ise Uluslar arası bilişim şirketlerinin ucuz emek gücü ihtiyacını karşılıyor. Biraz Hindistan olmanın yolundalar desek yeridir. Ermenistan'nın da dahil olduğu Avrasya Birliği'nin gençlikte bir beklenti yarattığından söz etmek zor.
Öte yandan Ermenistan muhtemelen stratejik konumu gereği ABD ve Çin'in ilgi alanında. Ermenistan, ABD'nin bölgede Irak'tan sonra en çok personel istihdam ettiği ülke. Çin ise yaptığı yardımlar ve kültür merkeziyle dikkat çekiyor. İran ve AB'nin de kısmi etkisi göz ardı edilemez.
Electiric Yerevan ve Gezi İsyanı
Her iki isyan arasında elbette bazı benzerlikler var. Bunlardan en önemlisi her ikisinin de sistemin baskılarından bir çıkış arayışı olmaları. Ve şu anda umudu temsil etmeleri. Ana kitle gençlik ve eylemler kendiliğinden denilebilecek kategoride. Gezi kadar şenlikli olmasa da burada da dans, konser, voleybol, yakan top gibi etkinlikler eksik değil. Eylemcilerin bir kısmının eylem yerinde sabahladığı da görülüyor. Hükümetin ve polisin oyunlarına boyun eğecek gibi durmuyorlar. Özetle “ısladıkça mantarlar gibi çoğalırız” diyorlar.
Burayla Türkiye arasındaki önemli fark polis şiddetinin yoğun olmayışı. Şimdilik bir kez gerçekleşti. Saldırıya hazırlıksız yakalanan eylemciler ilk anda şaşkınlık yaşarken, bu saldırıya karşı durup, eğlence konusu yapmayı dahi becerdiler. Ama yine de çeşitli provokasyonların olmayacağı anlamına gelmez bu. 2008'de gerçekleşen eylemlerde on kişinin(ikisi polis) devlet görevlileri tarafından öldürüldüğü ise henüz unutulmamış.
*Suriye'den savaş nedeniyle kaçmak zorunda kalan zengin iki kardeş, (yaptığımız bir röportaj sırasında) burada kendi durumları anlatırken şunu söylüyorlar: “Burada senede kazandığımızı, Halep'te ayda kazanıyorduk.” Bu elbette biraz geride bıraktıklarını anlatırken biraz da buradaki ekonomik hareketliliğin sınırlılığına işaret ediyor.
Çözüm arayışları
Bunlardan biri hali hazırda hükümet tarafından önerilen, zammı dondurma ve sübvansiyon oldu. Ama bu eylemciler tarafından aldatılma olarak algılandığı için kabul edilmedi. İkincisi Rusya'da yaşayan Ermeni zenginlerinin dağıtım ağını yürüten şirketi satın almaları. Bu ise şirketin fazla miktarda borcu nedeniyle olası gözükmüyor. Bir diğer adımsa hükümetin geri adım atması olabilir ama bu daha önce değindiğimiz, iş çevreleri ile içe içe geçmişlik nedeniyle zor. Ancak başka bir yerden dağıtımcı şirkete kaynak aktararak belki eylemcileri çalımlamanın bir yolunu bulabilirler.
Ancak görünen o ki, Ermenistan'ın açmazlarından sorumlu olan politikaların ülkeye çıkış yolu gösterme olasılığı yok. Bu durum yeni siyasal arayışları kaçınılmaz kılacaktır.
Şu an sokakta olan eylemcilerin başka ülkelerdeki insanlar tarafından desteklenmesi hayati önemde. Özellikle “gezi ruhu”na iş düşüyor. Sınırların kalkmasının öncelikle kalplerde ve akıllarda olacağının bilinciyle doğu komşumuzdaki direnişçilerle kurulacak bir dayanışma ilişkisi, kökleşmiş sorunların çözümü için de olumlu bir adım olacaktır. İlgisizlik ve kendi meselelerine gömülmenin ise getireceği hiç bir şey yok. (AS/HK)