Halkın ve güvenlik güçlerinin moralini yükseltmek anlamında, yığınla sorunun yaşandığı Hakkari iline yapılan gezi, tüm Türkiye'de olduğu gibi Hakkari genelinde de tartışma konusu oldu.
Başbakan Erdoğan'ın Şemdinli, Yüksekova ve Hakkari'de yaptığı açıklamalar, daha önce yaptığı açıklamalardan öteye gitmedi. Kamuoyu çok da farklı bir şey duymadı. Fakat Başbakan ve beraberindekilere halk çok şey söyledi, ellerine değişik konuları içeren dilekçeler verdi. Umarız halkın beklentilerine cevap olunur.
Gergin geçen günün ardından, halk yine uzun süre işinden oldu. Çünkü Başbakan'ın gelişi ile ilgili yoğun güvenlik önlemleri alınmıştı. Özelikle hükümet konağı ve resmi dairelerde işi olanların uzun süre işleri aksadı.
Başbakan ve beraberindeki heyetin halk üzerinde bıraktığı izlenimler ve halkın bu heyet üzerinde bıraktığı izlenimler nelerdir, kısaca bir göz atalım.
Hakkari ziyaretinde, daha çok yargı ve güvenlik konusuna önem verileceği, insanların düşündüğü bir noktaydı.
Ekonomi ve sınır ticareti konusunda, Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'in daha önce Yüksekova'ya vaat vermeksizin ve sadece gümrük binasını açmak için geldiği, daha unutulmadı.
Gezide kırmızı çizgiler tekrar tekrar anlatıldı.
Başbakan 3 kırmızı çizginin etnik, dinsel ve bölgesel milliyetçilik olduğunu belirtti.
Bu sözleri Şemdinli, Yüksekova ve Hakkari il merkezinde altını çizerek belirtti. Herkesi farklı kimliklere saygı göstermeye çağırdı.
"Kürt, Kürt'üm diyecek"
Bu güne kadar sıkıntı olmayan bir noktaya neden şimdi değinme gereğini duyduğuna şaşırıldı. Daha önce Diyarbakır'da "Kürt sorunu benim sorunumdur" demişti. Ancak bu sözlerin arkası gelmemişti. Yoksa İbrahim Tatlıses'in Kuzey Irak'taki konuşmalarından mı etkilenmişti?
"Bazıları puslu havayı sever" sözünü Hakkari genelinde yaptığı üç konuşmasında da tekrarladı.
"Vali İstifa!" (slogan)
Yaptığı üç konuşmada da sözleri sık sık "Vali istifa" sloganları ile kesilince, "Sloganlarla ülkeyi idare etmeyi sevmem!" ve "Bu kanıya nerden varıyorsunuz?", "Bu pankartları ne çabuk yazdınız!", "Biz icraatımızla ülkeyi yönetiyoruz" gibi, protestolara cevap mahiyetinde sözler kullandı.
Soruşturmanın hem adli hem de idari olarak devam ettiğini belirten Başbakan, "Acaba Vali veya başka idareciler hakkında idari soruşturma mı var?" sorusunu akla getirdi.
"İdari" soruşturmayı içeren cümleyi sık sık kullandı.
"Çetelerin üstü kapatılmasın!" (pankart)
Yakalanan üç zanlıdan ikisinin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması nedeniyle, kamuoyunda olayların üstü kapatılacak kuşkusu devam etmektedir.
Özellikle tutulan askeri avukatın Van ilinden helikopterle Hakkari ve Şemdinli'ye götürülmesi kuşkuyla karşılandı.
"Erdoğan şaşırma bizi dağa taşırma!" (slogan)
Özellikle bu patlamalardan sonra Hakkari'de dillenen bu slogan, Başbakan'ın Yüksekova gezisinde de göstericilerin gündemindeydi. Bu slogana, yargı süreci, meydana gelen patlamalardan, meydana gelen ölüm ve yaralanmalardan sonraki gerginliğin sebep olduğu tahmin ediliyor.
Ayrıca göstericilere şiddet uygulanması nedeniyle ve yargılama sürecine olan güvensizlikten de insanların çaresiz kaldığı için dillendirildiği de tahmin ediliyor.
Vali'nin morali iyi görünmüyordu
Olaylardan dolayı günlerdir göstericilerin "Vali istifa" sloganlarının Vali'de bir moral bozukluğu oluşturduğu tahmin ediliyor.
Özellikle, göstericileri dağıtmak ve göstericileri sağ duyuya davet etmekte devamlı destek aldığı belediye başkanları hakkında bir ulusal gazeteye verdiği demeç de, önce eleştirdiği daha sonra teşekkür ettiği belediye başkanlarının da tepkisini almıştı.
"Başbakan iki bakanla geldi ama icraat nerde?"
Halk, Başbakan'ın iki bakanla Hakkari'ye gelmesini önemsedi. Ancak "İcraat nerde?" sorusu hep soruldu.
Bazı insanlar da, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu ile gelmesinin huzur ve güvenin sağlanmasını hızlandıracağını tahmin ederken; olayın üstünün bu aşamadan sonra örtülemeyeceğini belirttiler.
Başbakan'ın sözlerinin kesilmesine bir çok insan tepkiliydi.
Başbakan'ın her konuşmasında bir grubun slogan atması, birçok vatandaş tarafından hoş karşılanmadı.
Her ne kadar kalabalık bir kitle tarafından karşılanmadıysa da, halk Başbakan'ın bu gezisini olumlu karşıladı. Gezi huzura olan umutlarına katkı sundu.
"Başbakan neden başsağlığı dilemedi?"
5 kişinin öldüğü, 100'e yakın yaralanmanın olduğu ve birçok işyerinin zarar gördüğü Hakkari'de, Başbakan'ın başsağlığı, geçmiş olsun sözlerini söylememesi dikkatlerden kaçmadı.
"Bombalar altında eğitim istemiyoruz" (pankart)
Başbakan Şemdinli Cumhuriyet ilköğretim Okulu'nu da ziyaret etti.
Özellikle "Bombalar altında eğitim istemiyoruz" sözleri, insanların dikkatini eğitime de çevirdi. Son bombalama olaylarından sonra okula gitmeme veya öğrencisini okula göndermeme boykotları da hızla çoğalmaya başladı.
"Ben Yüksekovalı iş adamlarına, kardeşlerime sesleniyorum: niye Yüksekova'da yatırım yapmıyorsun? Gel burada bir tesis kur."
Başbakanın bu sözlerine karşılık, bazı kişiler "Bizim can ve mal güvenliğimiz yok. Daha önce kurduğumuz tesisler, iş yerleri bombalandı. Birileri adına haraç istendi, tehdit edildik. Bu konular çoğu zaman basına da yansıdı" dedi.
Hakkari halkı, Erdoğan başkanlığındaki hükümetten icraat bekliyor. Hakkari artık siyaset adına verilen vaatleri istemiyor. Bu hükümetin iktidara geldiğinden beri verdiği çeşitli vaatler, halkta güvensizlik yarattı.
Bu geziyle Başbakan Hakkari'ye ne verdi? Başbakan'ın halkın protestolarından, dilekçelerinden ve bizzat konuştuğu sivil toplum örgütlerinden, belediye başkanlarından ne aldığı önemlidir.
Başbakan, yaşanan karşılıklı etkileşimden, olayların yarattığı psikolojiyi mutlaka algılamıştır. Dolayısıyla Başbakan Erdoğan'ın bu geziyle, ne verdiği ve ne aldığı önemli bir sorudur. Yapılan gezinin ilde olumlu bir hava yaratıp yaratmadığı da önümüzdeki günlerde belli olacak. (NÇ/TK)