Van’ın Erciş ilçesi Çatakdibi (Zortul) Köyünde deprem konutları yapımı için köylülerin itirazlarına rağmen yüzbinlerce ağacın kesileceği haberi, Gezi Parkı eylemleriyle değişen ülkede farklı bir anlam taşıyordu. Haberin harekete geçirdiği sosyal medya burada olan bitene de dikkat çekmişti.
Önceki hafta, Van Belediye başkanının inisiyatifiyle bir heyet, alanı ziyaret etmiş ve başkan heyetten aldığı bilgileri twitter hesabından kamuoyu ile paylaşmıştı. Telefonla ulaştığım köy muhtarı ise haberde yer verilenden daha farklı bir tablo çizdi. Deprem konutlarına kavuşmayı bekleyen köylülerden bahsetti, internetteki bilgilerin yanıltıcı olduğunu ve bunun köylüleri mağdur ettiğini anlattı.
Erciş Kaymakamı da benzer bir açıklama yayınladı. Kamuoyunda duyarlılık yaratan haberlerde de, bunlara karşı Kaymakamın yaptığı açıklamada da bazı hatalar bulunuyor. Pazar günü Zortul’a giderek farklı mağduriyetleri olan köylüler ve muhtar ile köylülerden birinin avukatıyla görüşerek bilgi aldım. Pazartesi de Köyü ziyaret eden Van Belediye Başkanı ve Van Barosu Başkanı beraberindeki heyetin peşine takıldım. Kamuoyunun desteğinin daha sağlam bilgiler üzerine inşa edilerek sürmesi taraftarıyım. Biraz başa dönerek durumu özetlemeye çalışayım.
Köydeki bu yeşil alanın yokolma riski neden ortaya çıktı?
Ekim 2011’de yaşanan Van depremi sonrası EYY (Evini Yapana Yardım) modeliyle, kırsal alanda bulunan binaları ağır hasar görenlere, 20 yıl vadeyle faizsiz olarak 40 bin lira krediyle ev yapmalarına imkân tanındı. Köyde bu kapsamda kendi adına kayıtlı tapusu ile bu krediyi kullanabilenler, mevcut arsalarında evlerini yapmış durumda.
Evinin mülkiyet durumu hisseli olan ve bu durumu diğer hisseleri devralarak çözemeyenler içinse, EYY modeline göre, geri ödemelerde sorun çıkmaması için toplu olarak yer tahsis edilmesi öngörülmüş. Bu kişilere devlet hazine arazilerinden bedelsiz olarak arsa tahsis ederken verilen krediyle de evlerini yapmaları sağlanıyor. Geçen yıl, bu evlerin toplu olarak inşa edilmesi için köyün hazineye ait arazilerinden biri seçilmiş ve yapım işi bir müteahhit firmaya verilmiş.
Seçilen arazi nasıl bir yer?
İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü yoluyla verilen kredilerle yapılacak evler için belirlenen söz konusu hazine arazisi, köyden yaklaşık on ailenin 1910’lu yıllardan bu yana kullandığı, 1952’de kadastro durumunun belirlenmesiyle bir toplu ödemenin ardından Milli Emlak’tan kiralayarak tarım yapageldiği bir alan.
İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü uzmanının raporu, araziyi “her türlü tarıma elverişli kültür alanı” olarak nitelemiş. Yani Bakanlığın kamu spotunda üzerinde tarım dışı faaliyetlere ruhsat verilmeyeceğini kamuoyuna önemle duyurduğu alanlardan biri.
Zortul köylüleri arasından yaklaşık 10 ailenin (bu burada 300 birey anlamına geliyor) temel geçim kaynağı. Bu aile mensuplarından Mahmut İnci, yazın bu alanın mahsüllerinin getirdiği gelirle, kışın ise bu gelir yetmediyse, batıda inşaatlarda çalışarak ailelerini geçindiklerini belirtiyor. Tarım yapılan arazide yonca gibi yem bitkileri, kavak ve meyve ağaçları ile fidanlar bulunuyor. Mevcut ağaçların yaşlarının 5 yıldan 25 yıla kadar değiştiğini belirtiyorlar. Sayısı hakkındaki bilgiler değişken olsa da “birkaç çalı çırpıdan” değil binlerce ağaçtan söz ediyoruz. Arazi, bu ailelerin “tapulu malı” olamamış ama belki 100 yıldır bir süreklilik içinde kirasını devlete ödeyerek tarım yaparak geçimini sağladığı, bakımını yaptığı bugün yemyeşil olmasını sağladığı bir alan.
Neden başka bir yer değil de buraya karar verilmiş?
Köyde irili ufaklı başka hazine arazileri de bulunuyor. Hatta birkaç köylü, buranın yokolmaması için kullanmadığı arazilerini hibe etmeye hazır olduklarını aktardılar. Bir açıklamaya göre zemin etütleri neticesinde, verilen başka bir bilgiye göre ise yeterli büyüklükte toplu bir hazine arazisi veya köye ait mera bulunmaması nedeniyle bu söz konusu arazi seçilmiş. Konuşulanlar ve yapılan açıklamalar farklı arazilerin seçimi üzerinde ciddiyetle durulmadığı, yeterli inceleme yapılmadığı yönünde güçlü bir izlenim veriyor.
Hukuki adımlar ne durumda?
Seçilen hazine arazisinin kiracısı olan köylülerin, idari makamlardan randevu talepleri bu haftaya kadar hep sonuçsuz kalmış. Kiracısı oldukları arazi hakkında geçen sene alınıp uygulanmaya konmuş olan kararlarda resmi muhatap olarak görülmemişler, kendilerine resmi bildirim yapılmamış. Müteahhit firma ürünlerin toplaması için zaman tanıdığını bildirdiğinde, o güne kadar söylentiden ibaret gibi görünen bu durum/proje netlik kazanmış.
Bu ailelerden bir kısmı ancak bu aşamada hukuki bir adım atmaya karar vermiş ve kısa süre önce alandaki haklarını kanıtlamak üzere bir dava dilekçesi sunulmuş. Bir diğeri ise daha önce davranıp geçen sene hukuk mücadelesini başlatmış, mahkeme lehte bir sonuç vermediğinden bu dava Danıştay’a taşınmış.
“Başka çare yok”- mu?
Muhtar, herkesin yeni evini mevcut arsasında yapma taraftarı olduğunu, kimsenin yeni evini başka bir arazide yapmak ve başkasını mağdur etmek istemediğini ancak bu konuda yapılan düzenleme gereği tapu durumu sorunlu olanlar için başka çare olmadığını belirtiyor. Kaymakam, daha önce yaptığı - bir hatalı/eksik bilgilenme ürünü olduğu görülen- açıklamada kiracı aileleri işgalci olarak adlandırıyor ve hiçbir haklarının bulunmadığını öne sürüyordu. İşgalci konumunda bile olsalar yıllardır ekip biçtikleri arazi ile ilgili bazı hakları bulunduğu bu açıklamada göz ardı edilmişti.
Açıkçası burada şimdiye kadar yaşanan sorunun altında, idarelerin kendince karar alıp uygulamasından ziyade, eksik bilgiyle hareket ederek yanılgıya düşmesi ve diğer köylülerin bu projeden mağdur olacaklar olanlarla birlikte bir çözüm arama noktasında şimdiye kadar yeterince ısrarcı olmamış olmaları yatıyor. Bunun yanında, Pınar Öğünç’ün yazısında dikkat çektiği gibi doğuda tarım arazilerinin ve ormanların yakılması ve yokedilmesi devletin “normal” bir uygulaması olageldiğinden arazi tespiti yapmaya gelen görevliler, yapılacak konutlar için burayı uygun görmekten çekinmemiş ve başka bir çözüm arayışına ağırlık vermemiş olması kuvvetle muhtemel.
Çözümün yolu yine diyalog
Sorumluluk alan Van Belediye Başkanı avukat Bekir Kaya, geçtiğimiz pazartesi (10 Haziran), beraberinde Van Barosu Başkanı ve Çevre Komisyonu üyeleriyle durumu daha iyi anlamak ve çözüme yardımcı olmak için Zortul Köyü’ndeydi. Köylüleri, muhtarı dinledi, söz konusu yeşil alanı ve alternatif oluşturabilecek alanları ziyaret etti.
Durum karmaşık gibi görünse de Kaya, çözüm için idareciler ve birbirinden farklı mağduriyetleri olan köylülerin diyaloğunun önemine dikkat çekti ve tarafları bu yönde cesaretlendirdi. Heyetin açıklamaları bu yeşil tarım arazisinin yok olmasınının yanında, hem burada yaptıkları tarımla geçinen köylülerin hem de EYY ile yapılacak yeni konutlarını bekleyenlerin mağdur olmasını engelleyecek bir çözüm için umut verici oldu. Yeşil alanın ve dolayısıyla köyün doğasının tahrip olma riski nedeniyle Baro, Çevre Komisyonuyla konuya müdahil olacağını açıkladı. Sorunların çözümü için gerekli diyaloğun kurulması ve idarecilerin daha doğru bilgilendirilmesi için Kaya ve heyeti çeşitli temaslarda bulundu.
Bu sayede Erciş Kaymakamı Barbaro Baran, sorunun çözümü için dün (13 Haziran) ilk kez köydeki tüm taraflarla bir araya geldi. Sn. Baran’ın bu görüşmeyle ilgili haberde yer alan, alternatif çözüm önerilerine açık olduğu açıklaması çok önemli ve bunun altını çizmek gerekli. Söz konusu arazinin kiracısı olan ailelerden Mahmut İnci, Kaymakamla yapılan görüşmenin ardından köyün kadastro haritasında, mevcut seçime alternatif olan, mülkiyeti yine hazineye ait yeterli büyüklükte alanların tespit edilerek belgelendiğini aktardı. İnci’nin verdiği bilgiye göre konut yapımına hak kazanan köylülerin önemli bir kısmı da konutlarının söz konusu yeşil alanda yapılmasını istemediklerini belirterek çözüme katkıda bulunuyorlar. Sırada konut uygulaması konusunda yetkisi nedeniyle Valilik ile yapılacak olan görüşme var.
Sonuç olarak kamuyounda oluşan hassasiyet, sorunla ilgili daha doğru bilgi alınmasını sağladı, diyaloğun ve yeni çözümlerin önünü açtı. Şu halde, ilgili yerel ve merkezi idare yetkililerinin doğru bilgiyle hareket ettiklerinden emin olması, bunun için de tarafsız bir diyalog içinde olması, bir yeşil alan ve verimli bir tarım arazisinin tahribatını ve muhtemel bir krizi önlemek için kararlı bir çaba içinde olmaları çok önemli. Zira, hem bu tahribatı hem de köy içinde ileride huzursuzluğa yol açacak uyuşmazlıklar oluşmasını önlemek için farklı çözümlerin mümkün olduğu açık bir şekilde ortada. (EÇ/NV)