Halk erkeklerden mi mürekkep?
İstanbul son yıllarda pek çok kişinin (ve benim de ) umudunu tazeleyen alternatif rock festivaline hazırlanıyor. Emre Altındaş’ın “Bir İmkan Olarak BarışaRock” yazısında da özetlediği gibi “Sol/sosyalist tahayyülün sınırlarının kuru bir ‘Hayırcılığa’ ve ‘İstemezükcülüğe’ indirgendiği şu günlerde BarışaRock kapitalist ilişkiler içerisinde kurucu varlığı ile bir soluk alma imkanı sağlıyor.”
Peki ama, şu soluktan kadınlar da az biraz faydalansa! Festivale katılacak gruplardan biri olan Yolgezer gençlik tarafından da çokça sevilen şarkıları “Refika’da” açıkça cinsiyetçilik yapıyor. Şarkı grup üyelerini kızdıran komşuları “için” bestelenmiş.
Ayşe Düzkan 29/05/2005 tarihli Radikal İki yazısında “…sokağın dilini yüceltiyorsunuz. bu dil ve bu alan her ne hikmetse çoğunluğunu, erkeklerin oluşturduğu bir alan ve çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu alanlarda kullanılan dil oluyor. Mesela ‘sokağın dili’ diye futbol maçlarında, kıraathanelerde, birahanelerde kullanılan dili tanımlıyor ve yüceltiyorsunuz..” derken “halkın dilinden” konuşmak adına halkı layık gördüğümüz bu cinsiyetçi dili de işaret ediyordu aslında.
Buna paralel olarak bu dili kullanan pek çok kadın da her ne şekilde olursa olsun kamusal alanda “gözükür” olmak gibi bir saplantıya kapıldığını da deneyimlemedik değil hani. Yani savaşı destekleyen kadınlar diğer yandan savaşlarda kadınlara tecavüzü meşrulaştırırken, rock konserinde kadınlıkları aleyhine söylenenlere ortak olanlar da yarın öbürgün kadınlar aleyhine işleyen cinsiyetçiliği ya da cinsel anarşiyi cinsel özgürlük adına kabulleniveriyorlar.
Nitekim grubun gitaristi Sakarya’nın “Refika’yı söyleyen solist de bir kadın, bugüne kadar şarkıya eşlik eden birçok kadın vokalist oldu" diyerek durumu meşrulaştırmaya çalışması da bu kabullenişin önemli bir delil olarak kadınlar aleyhine kullanılabileceğini gösteriyor.
Rock’un pipisi mi var?
Murat Arda’nın Rock Kültürü Dergisi Deli Kasap’ta Kiss grup üyelerinin koskocaman yataklarda etraflarında sayısız çıplak kadınla ve kokainden ne dediğini bilmez bir halde demeç vermesi ve Sambora’nın bir konser sonrası 150 'grupie' ile yattığını övünerek anlatmasından yola çıkarak 'Hedonizm'in modern uygulayıcıları glam-rockerlardır" yorumuna ulaşması gibi, meselenin içinde konumlanan cinsiyetçiliği rahatlık/haz üzerinden okumak vehametine düşmemek gerekiyor.
Barışarock, Rock müziğin gösterişli kadınlarla yürütülen “show”larına bu cinsiyetçiliği de hesaba katarak karşı durabilir oysa. Çünkü BarışaRock, rock müziğin –özellikle glam-rock kuşağının- bir zaman diline doladığı seksomüzikal devrim iddiasının ötesinde iddialar taşıyor gibi görünüyor.
Yolgezer’in şarkı sözlerinden haberdar olmam üzerine Barışarock’tan iletişime geçtiğim Cihat Demirtaş gecikmeyen bir nezaketle derdini anlatırken Yolgezer’e ilaveten Demir Demirkan’ın da “Kahpe” isimli bir şarkısının olduğu, bu konuda gerekli uyarıların yapılacağı bilgisini verdi. (Yahu Demir Demirkan kapitalizmin milliyetçiliği doyurduğu Eurovizyon’da birinci olan “şarkımızın” bestecisi değil miydi?) Cihat Demirtaş yazdığı cevapta “İnsanlar yanlış yaparak daha kolay öğreniyorlar” diyordu. Yani şimdi mesela festivalde bir grup çıkıp “Türkiye Türklerindir (!)” diye ırkçılık yapsa yine aynı şekilde hata yaparak öğrenmelerini bekleyebilir miyiz ki?
Sanırım bunun için cinsiyetçiliğin de tıpkı ırkçılık gibi bir ayrımcılık olduğunu ve ayrımcılığın da suç olduğunu hatırlamak gerekiyor. Kaldı ki Refika'nın söz yazarlarından olan grubun gitaristi Kerem Sakarya, “(Şarkının) sözlerini değiştirme gibi bir durum olmaz. Barışa Rock'ta da bugüne kadar söyledik, bundan sonra da söyleyeceğiz” diyerek pek de hatalarından ders almış gibi görünmüyor.
Engin Ardıç’a feminst kadınlardan bir şarkı
Altay Öktem 25/08/2006’deki “Rock şişede durmaz” başlıklı yazısında Barışarock için “Bir avuç genç, boylarından büyük bir hayale kapılıp Cola'nın rock'la raksını kıracak bir 'Karşı festival' düzenlemek için kolları sıvadılar ve başardılar” diyordu. Örneğin Barışa Rock “Rockçıların .rospusu ile diğerlerinin .rospusu” arasında bir ayrım yapmadan “Bu feministlerden kimisi… orospuluğuna özgür kadın kılıfı arıyordu” diyen Engin Ardıç’a da fiktiyatıyla kucağını kapatan bir mekan olmalıdır bana kalırsa.
Onun yerine biz feminist kadınlar bir şarkı armağan edelim Ardıç’a: Engin ol gönül, havalanma!(GE/GG/EÜ)