Dedem deve
Girmez eve
Kes başını
Girsin eve*
Kuruyemiş deyince akla ilk gelen, belki bir atıştırmalık belki bir tatlının süsü. Onun pop müzikten arabeske, edebiyattan bale ve tiyatroya, çok sayıda deyim, atasözü ve hatta girişte okuduğunuz gibi bilmecelere uzanan çok kültürlü dokusundan ne kadar haberdarız? Kuruyemiş Ansiklopedisi işte bu sorunun peşine düşmüş. Ortaya, 33 yazarın kaleminden tam 550 maddelik “iştah açıcı” bir Kuruyemiş Ansiklopedisi çıkmış.
Daha önce Rakı Ansiklopedisi ve Rakı Gastronomisi’nin de yayıncılığını üstlenen Overteam Yayınları’ndan çıkan Kuruyemiş Ansiklopedisi, kuruyemişin asla sadece kuruyemiş olmadığını gösteren ilk kapsamlı çalışma. Raşit Çavaş’ın genel yayın yönetmenliğinde hazırlanan ansiklopedi için bir yılı aşkın bir süre çalışılmış ve tahminen bolca kuruyemiş tüketilmiş.
Darlık zamanı leblebi
Ansiklopedi, yemek tariflerinden mitolojik hikayelere, çocuk oyunlarından tarihi anekdotlara kuruyemişin yüzyıllar süren yolculuğuna tanıklık etmeyi sağlıyor. Sıkça referans verilen Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nden, 17. yüzyılda sadece İstanbul’da binin üzerinde yemişçi dükkanı olduğunu öğreniyoruz örneğin. 1930‘larda Beyazıt’ta bir Leblebiciler Çarşısı bulunduğunu da. Ansiklopedi’nin “Leblebiciler Çarşısı” maddesinde, dönemin ünlü gazetecilerinden Hikmet Feridun’un bir yazısına yer veriliyor. Feridun çarşıdan geçerken esnafın keyfinin yerinde olduğunu gözlemleyip “İşte dünya buhranından müteessir olmayan ticaret” diye düşünüyor. Aralarında geçen diyalogda, leblebinin nasıl hayat kurtardığını bir esnaf şöyle özetliyor: “Ne şaşıyon? Leblebiyi eğlencelik diye satarlar, hiç duymadın mı ki? Darlık zamanında sıkıntısını yoh etmek isteyenler leblebiye el atarlar... Canın sıhıldı mı irahi içmez misin? Cara içmez misin? İşte leblebi de öyledir.”
"Piyesin en hisli yerinde çatır çatır yeniyor"
Ansiklopedide, modern Türkiye tiyatrosunun kurucusu sayılan Muhsin Ertuğrul’un en çok şikayet ettiği konulardan birinin, seyircilerin oyun sırasında kabuklu kuruyemiş yiyerek gürültü yapmaları olduğu da anlatılıyor. Tepkisini Darülbedayi dergisindeki birçok yazısında ifade eden Ertuğrul, bir yazısında şöyle diyor: “İnanır mısınız her temsilden sonra tiyatro süpürülürken dört beş kilo fıstık, fındık, kabak çekirdeği kabuğu toplanır. Ve bu fıstıklar, fındıklar, kabak çekirdekleri hep bir piyesin en hisli yerinde çatır çatır kırılıyor ve yeniyor.”
Rüyada badem görmek
Kuruyemişin birçok halk kültüründe bolluğu, bereketi simgelemesi bakımından rüyalarda da benzer şekilde yorumlanacağı söyleniyor. Fakat örneğin badem görmeye hem olumlu hem olumsuz anlam atfedilmiş, deniyor ki “rüya sahibi aklıselim biriyse hayatta başına gelecek tüm yıkımlara karşı devam etme direncine sahiptir”.
Peki ya antep fıstığı? Rüya görenin sıkıntılı bir döneminde, kötü gün dostu bir ahbabının maddi ve manevi desteğinin işareti.
Şarkılı türkülü
Ansiklopedide yer verilen "kuruyemişli" sayısız şiir ve şarkıdan birkaçı da şöyle:
*Ben esmeri badem ile, fındık ile, fıstık ile beslerim (Fahri Kayahan)
*Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda (Nazım Hikmet)
*Ellerinde kınası, gözlerinde boyası, ne katmışsa anası, sanki antep fıstığı (Yunus Bülbül)
*Elmayı atan bilir oy oy, şeftali satan bilir oy oy (Zeki Müren)
Deyim ve atasözlerinde
Leblebi kavurdun da tırnağın mı yandı?: Zor ve dikkat gerektiren bir işi yapmak için emek harcayarak, o işin külfetinden dolayı acı çekerek söz konusu işi kavrayarak daha zorlu işlere kendini hazırlamak, basit işleri yapmaktan yüksünmemek gerektiği anlamına gelen, Burdur ve civarına özgü deyiş.
Her boyayı boyadı bir fıstıkisi kaldı: Hiçbir işte dikiş tutturamayıp sürekli yeni bir iş peşinde olanlar ya da asıl yapılması gereken işler dururken önemsiz işlere daha fazla önem ve zaman verenler için kullanılır.
Dut kurusu ile yar sevilmez: Büyük özveriler gösterilerek ancak elde edilebilecek bir şeyin, öyle pek kolay yollarla elde edilemeyeceğini anlatan atasözü.(CU/HK)
*Cevap: Ayçiçeği