BM Çocuk hakları sözleşmesine göre 18 yaşın altındaki herkes “çocuk” olarak kabul ediliyor. 138 sayılı ILO Asgari Yaş Sözleşmesi, doğası veya yapıldığı koşullar bakımından genç kişilerin sağlığını, güvenliğini veya ahlakını tehlikeye düşürebilecek her türlü istihdam veya çalışmaya kabul için asgari yaşın 18'in altında olmamasını istiyor. Ancak, söz konusu genç kişilerin sağlığı, güvenliği ve ahlakının tam olarak güvenceye alınması ve genç kişilerin ilgili faaliyet dalında yeterli özel öğrenim veya mesleki eğitim görmeleri koşuluyla 16 yaşından itibaren istihdamlarına veya çalışmalarına da izin veriyor. Hatta, ulusal mevzuatın, 13-15 arası yaşlardaki çocukların, sağlıklarına veya gelişmelerine zarar vermesi ihtimali bulunmayan ve okula devamlarını, yetkili makamın onayladığı mesleğe yöneltme veya mesleki eğitim programlarına katılmalarını veya derslerden yararlanmalarını engellememek koşuluyla hafif işlerde çalışmalarına izin verebileceğini belirtiyor.
Türkiye, daha önceki bazı sektörel asgari yaş sözleşmeleri ile bunları sonradan birleştiren 138 sayılı Asgari Yaş Sözleşmesini kabul etmiş ve asgari yaş konularını iç hukukuna yansıtmıştır. Son olarak 2003 yılında yeniden düzenlenen 4857 sayılı İş Kanununda, en az çalışma yaşı 16 olarak belirlenmiş. Ancak, ilköğretim çağını tamamlamış, bedensel, zihinsel yapısına zarar vermeyecek, ahlakını olumsuz etkilemeyecek, devam eden eğitimini engellemeyecek hafif işlerde, 14 yaşını bitirmiş,16 yaşından gün almamış yani 15 yaşındaki çocukların da çalışmasına izin verilmiş. 4857 sayılı İş Kanununda, 14 yaşını tamamlamış 16 yaşından gün almamış olanlar “çocuk işçi”, 15 yaşını bitirmiş, 18 yaşını tamamlamamış olanlar ise, “genç işçi” olarak tanımlanmış (Sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde çalışabilecek çocuklarla ilgili düzenleme hariç).
Konuyu düzenleyen, Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelikte ise, “çocuk işçi” ve “genç işçi”lerin çalışma koşulları ile çalıştırılabilecekleri işler ayrı ayrı listelerde gösterilmiş.
Ancak, 2012 yılı Haziran ayına kadar, İş Kanunu kapsamında yer alan iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemeler, bu tarihte İş Kanunundan ayrılarak bağımsız bir yasaya dönüştürüldü. 2013 yılı başından itibaren fiilen uygulanmaya başlayan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, İş Kanunundan farklı olarak, tüm işyerlerini, çalışan sayısına bağlı büyüklük ve sektör ayırımı yapmadan kapsamına alıyor. Çırak, stajyer, gazeteci, gemici, işçi, memur ayırımı yapmaksızın bütün çalışanları kapsıyor. Bu nedenle “çalışan” kavramını kullanıyor.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, çalışanların sağlıklı ve güvenli ortamlarda çalışmasını sağlamayı amaçlarken, yaptığı tanımla, en az çalışma yaşını da belirliyor. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda, “çocuk işçi” tanımı kullanılmamış. Sadece “genç işçi” tanımına yer verilmiş. Tanımda, “15 yaşını bitirmiş ve fakat 18 yaşını doldurmamış” olanlar denildiğinden, en az çalışma yaşı, yasal olarak 16 olarak belirlenmiş oluyor.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, tüm işyerlerinde ve her statüde çalışan için geçerli olduğundan ve 4857 sayılı İş Kanunundan sonra düzenlenen Kanun olarak, Türkiye’ deki en az çalışma yaşını istisnasız 16 olarak belirliyor. Bu durumda, İş Kanunu kapsamında olsun olmasın tüm işyerlerinde uygulanacak en az çalışma yaşının 16 olması gerekiyor. Ancak, bu yönde İş Kanununda bir düzenleme yapılmadığından, uygulamada hala 4857 sayılı İş Kanununda yer alan, ilköğretim çağını bitirmiş 15 yaşındaki “çocuk işçi”lerin hafif işlerde çalışması olanaklı görülüyor.
Bu duruma, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, tasarı olarak TBMM’ne sunulurken en az çalışma yaşı ile ilgili düzenlemeyi yapan madde gerekçesinde yazan açıklamalar neden olabilir. Nitekim, TBMM’ne sunulan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısının madde gerekçesinde, “Çocuk çalışan tanımı bu tasarıda özellikle tanımlanmamış olup, mesleki eğitim dışında çocuk çalışanların istihdamının kısıtlanması Kanun amaçlarından biridir.” denilerek, bir taraftan, “çocuk işçi” tanımına bilinçli olarak yer verilmediğinden söz ederken, gerekçenin devamında, “Ancak çocuk işçi için İş Kanununun getirdiği kısıtlamalar çerçevesinde çalışmaya izin verilen işlerde çalışanlar da bu Kanun kapsamı dışında mütalaa edilemez….” denilerek, ikircikli bir yaklaşım sergileniyor.
Elbette, kanun maddesini yorumlamakta güçlük çekildiğinde, yasanın madde gerekçesi kolaylaştırıcı rol oynayabilir. Ancak, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun, “tanımlar” maddesinde sadece “genç işçi”nin tanımlanmış olması, maddeyi anlamada bir güçlük yaratmıyor. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda sadece, “genç işçi”nin tanımlanması, çalışmaya başlama yaşının en az 16 olduğunu anlamamızda tereddüt bırakmıyor.
Madde gerekçesinde, bir taraftan “çocuk işçi” tanımına yer verilmediği özellikle belirtilirken bir taraftan da "çocuk işçi”liğin kapsam dışı bırakılmadığı söylenerek, “çocuk işçi”liğin, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında düşünülmesini hatırlatması, madde metnini açıklamaya yardımcı olmaktan çok kendi içinde çelişiyor. Başka bir söyleyişle, kanun maddesinde en az çalışma yaşı olarak sadece 16 yaş belirtilmişken, madde gerekçesi ile 15 yaşındakilerin de kanun kapsamında olduğunu varsaymaya çalışmak, gerekçenin kanun maddesi haline gelmesi anlamını oluşturuyor. Kaldı ki, yasa koyucu bunu hedeflemiş olsaydı, madde gerekçesini dikkate alarak madde metnini zaten buna göre düzenlerdi.
Nitekim, Sami Selçuk, “…yasal metne yansımadığı takdirde bu aracın (gerekçenin) kullanılması düşünülemez. Çünkü yorumcu metne bağlıdır; gerekçe ve hazırlık çalışmalarının izdüşümünü yansıtmayan bir metni, bunlara uymadığı gerekçesiyle ne daraltabilir ne genişletebilir ne de değiştirebilir…” diyor.**
Şu halde, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda sadece “genç işçi” tanımına yer verilmiş olduğundan, gerekçenin kendi içinde bile çelişkili olarak yer alan, “çocuk işçi” lerin, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında olduğu söylenemez. Bu nedenle, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre, Türkiye’ de en az çalışma yaşı 16’dır. 4857 sayılı İş Kanununda, buna paralel düzenlemenin yapılması gerekir. (DK/AS)
* Doğan Keskin’in 7 Mart 2018’de bianet’te yayınlanan aynı konudaki “Çalışmaya Başlama Yaşındaki Çelişki” başlıklı yazısı.
** Sami Selçuk-Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, E.1993/1, K.1995/1 ve tarih 30.06.1995 tarihli kararına muhalefet şerhi- Yargıtay Kararları Dergisi, c:21 s:11 (kasım 1995)