Polis 1 Mayıs'taki şiddetini yine kendi soruşturup kendini akladı.
Milliyet'ten Tolga Şardan'ın haberine göre, İstanbul Emniyeti, Valilik talimatıyla başlattığı araştırmanın sonucunda, 1 Mayıs 2008'de polisin İstanbul'da "orantılı kuvvet" kullandığına karar verdi. İstanbul Valiliği de bu raporu uygun görüp işlem yapmamaya karar verdi.
Haberde ilginç bir de ayrıntı var: Araştırmayı, 6 Mart 2005’teki Dünya Kadınlar Günü'nde çıkan olaylara adı karıştığı gerekçesiyle Çevik Kuvvet Müdürlüğü görevinden alınan ve halen İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olan Mehmet Kızılgüneş yapmış.
Oysa, polisin gazeteci Ali Deniz Uslu'nun kolunu kırması, Songül Çiftçi'nin yerdeyken bir polis tarafından tekmelenmesi, hiçbir tehlike yokken göstericilere silah doğrultulması medyadaki görüntülerle sabit. Gazeteciler, 1 Mayıs'taki polis şiddetini belgeledikleri fotoğraflarla sergi bile açtılar.
Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü başkanı Prof. Dr. İbrahim Cerrah da1 Mayıs'ta orantılı kuvvet kullanılmadığını söylemişti.
bianet yeniden hatırlatıyor
Biz İstanbul Valisi Muammer Güler'e, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a ve Başbakan Erdoğan'a 14 Mayıs'ta yayınladığımız 1 Mayıs'ta polis şiddeti listesini yine hatırlatalım:
- Ahmet Seyhan Beyoğlu'nda barışçıl gösteri yapmaya çalışan bir grubun içindeyken polisler başına copla, kaburgalarına demirle vurdu. Hastaneye gidip tedavi oldu.
- Uğur Özdoğru, Seyhan'la birlikteydi. Polisler fiziksel şiddet uygulayarak yere yatırdılar ve dövdüler. Eline, kulağına ve vücudunun çeşitli yerlerine copla vurdular.
- Polisler bianet editörlerini içinde oldukları taksiden fiziksel şiddet uygulayarak indirmeye ve gözaltına almaya çalıştı. Ancak gazeteci kimliklerini göstermeye fırsat bulduktan sonra kaba bir şekilde gitmelerine izin verdiler.
- Ayrıca gün boyunca sahada olan bianet muhabirleri, editörleri sürekli olarak biber gazı altında kaldılar.
- Osmanbey'de polisler iki kişiyi sıkıştırdı; ağır şekilde dövdü. Uzun süre gözaltı için araç bekledikten sonra serbest bıraktı.
- Polisler Milletvekili Ufuk Uras'ı ve korumalarını tartakladı.
- Birgün muhabiri Ufuk Koşar'a polisler dipçikle vurdu.
- Cihangir'de yoldan geçen birini polisler tartakladı. Olayı görüntüleyen gazetecileri de engellemeye çalıştı.
- Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi ve İstanbul Barosu Çağdaş Avukatlar Grubu'ndan hukukçular sık sık polisin fiziksel şiddetiyle karşılaştı. Çoğunda ezikler ve çürükler oluştu.
- Polis, Şişli Etfal Hastanesi'nin acil servis biriminin yakınındaki kantine yanındaki polise "ver lan şu bombayı" diyerek kasten gaz bombası attı. Gazeteci Ahmet Şık bu olayı haberleştirdi. Polis helikopterinden hastanenin bahçesine de kasten gaz fişeği atıldı.
- Polis ÖDP İl Merkezi'ni ve Harita Mühendisleri Odası'nı bastı. Gaz bombası ve plastik mermiyle 20'den fazla kişi yaralandı.
- DİSK binasına gaz bombası atıldı. Kapalı alanlarda biber gazı, ölüm de dahil ciddi sağlık risklerine neden oluyor.
Vali Güler'in itirafı, Bakan Atalay'ın geri adım atmaması
Polis raporunun gerisinde bir başka manzara var aslında. 1 Mayıs'ta DİSK binasında gaz bombalarını soluyan CHP Milletvekili Mehmet Sevigen, telefonla görüştüğü İstanbul Valisi Muammer Güler'in kendisine "emir aldım, bir şey yapamam" dediğini, İçileri Bakanı Atalay'ın da geri adım atmadığını aktarmıştı.
Atalay, "kimsenin burnunun kanamadığı" için "kendini şanslı sayıp gurur duyduğunu" da söyleyebilmişti. (TK)