Ekoloji mücadelesinin önemli düşünürlerinden Murray Bookchin, Toplumsal Ekolojinin Felsefesi kitabında, “Ekoloji, yalnızca bir çevre hareketi değil; bir toplum ve bilim felsefesi, anti-hiyerarşik bir toplum projesi, bir yaşam tarzıdır” der.
Başka bir düşünür Simone de Beauvoir ise bu fikri “Hakikati söylemenin riski, dünyanın değişmesini göze almaktır" diye tanımlar.
Yönetmen İlkay Nişancı'nın "Eko Eko Eko" belgeseli de ezberleri bozarak ekolojik mücadeleyi güçlü bir anlatımla "kentlilerle" buluşturuyor.
Halk düşmanı şirketler
Belgesel, kapitalist çıkarlar uğruna insan ve doğa haklarını yok sayan şirketlere karşı direnen bir avuç insanın mücadelesini anlatıyor.
Mücadele alanlarını birbirine bağlayarak, direnişi yalnızca bir birey veya bölge sorunu olmaktan çıkarıyor.
Basında genellikle “öldürüldüklerinde” ya da “coplandıklarında” yer bulan aktivistlerin, aslında ne uğruna savaştıklarını, hayatları pahasına doğayı korumak için verdikleri mücadeleyi anlatıyor.
İlk sezonuyla geniş bir izleyici kitlesine ulaşan belgeselin ikinci sezon galası, 13 Kasım Çarşamba akşamı Kadıköy Sineması’nda düzenlendi. Ceren Moray ve belgesel ekibi de oradaydı.
İlk sezonda Ceren Moray’ın sahiciliği ve belgeselin çarpıcı dili izleyeni sarsan belgeselin yeni sezonunda da benzer bir etki yaratacağı düşünüyorum.
Bu belgesel, ekoloji mücadelesinin aslında kapitalizme karşı verilen bir savaş olduğunu izleyiciye anlatıyor ve bunu özellikle "ekonomi" dendiğinde "ekoloji"yi düşünmeyen kesimlere hitap eden bir dille yapıyor. "Ekonomi ekonomi ekonomi" diyenlere karşı “Ekoloji ekoloji ekoloji” diye yankılanıyor.
Belgeselde Artvin’den Zonguldak’a kadar geniş bir coğrafyada yürütülen kimilerine göre doğa halka göre yaşam mücadelesine yer veriliyor.
2010 yılında Artvin’den başlayarak Zonguldak’a kadar köy köy dolaşıp bu mücadeleyi haberleştiren bir gazeteci olarak, belgesel beni o mücadeleler gibi çok keskin bir şekilde etkiledi.
Atvin halkının mücadelesi örnek
O dönemde, halkın "kelepçe", valiliğin ise "Artvin'in gerdanlığı" dediği hidroelektrik santralleri, (HES) bir görevli bize “Ormanlar zaten burada yoktu, bu barajlar kimseyi olumsuz etkilemedi, Artvin’in doğası çoraktır” diye savunmuştu.
Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan'a bu "tespiti" sorunca, “Yaşam alanlarımız hakkında Ankara’da masa başında karar verilince böyle oluyor” demişti.
Belgeselde Artvin örneği üzerinden verilen doğa mücadelesi yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da örnek teşkil eden bir direniş olarak ele alınıyor. İzleyiciye “mücadele eden kazanır” umudunu aşılıyor.
Ceren Moray’ın gerçekçi anlatımıyla desteklenen belgesel, izleyiciye doğrudan dokunmayı başarıyor.
Sayısal verilerle de desteklenen belgesel, sözü doğanın koruyucularına, yani direnişin emekçilerine bırakıyor her defasında.
Yönetmen İlkay Nişancı, Sanatçı Ceren Moray ve Hakan Fıçıcı'nın çabası ile hazırlanan belgeselin emekçilerine sözü bırakıyorum:
Hakan Fıçıcı galada “Bu filmin daha fazla insana ulaşmasını istiyorum. İzleyici açısından ezberleri bozacağına inanıyorum” dedi.
Ceren Moray ise, “Birbirimizi dinleyerek, anlayarak, hissederek ilerledik. İçinde olmaktan gurur duyuyorum,” diyerek belgeselin değerini ifade etti.
Peki, siz “eko” denilince “ekonomi”yi mi yoksa “ekoloji”yi mi düşünüyorsunuz?
Verdiğiniz cevap, tarafınızdır.
30 YILLIK MÜCADELE SONUÇ VERDİ, CERATTEPE KAZANDI
Neşe Karahan: Hayatımızın düşmanı şirket, Artvin’i terk etsin
(EMK)