Başlıktaki "Emek" sinema olandır. Emeğimizle kazandığımız bir "mülk"tür. Emeğimiz dışında yaşaması olanaksızdır.
Sinema
Emek Sineması, Türkiye için erken dönem betonarme bina olarak yapı teknolojisi ve endüstrisi açısından önemlidir. Bu niteliği ile DOCOMOMO (Documentation And Conservation Of Buildings, Sites And Neighborhoods Of The Modern Movement ) listelerine girmiş bir "anıt" eserdir.
Emek Sineması bir yılı aşkın bir süredir kapalı. Önce tadilatta olduğu yeniden açılmasının eli kulağında olduğu söylendi. Sürenin uzadığını fark eden ve bu memlekette her şeyden şüphe edilmesi gerektiğinden bir an için olsun şüphe etmeyen insanların Bülent Eczacıbaşı'nın ve Ertuğrul Günay'ın kulaklarındaki pası almaları ile hepimiz öğrendik: Emek Sineması elden gidiyordu...
Sürekli gülen suratlardan korkmamız gerektiğini bize yeniden anımsatan suretlerin "yıkılmıyor, yenilerek korunuyor ve yaşatılarak kullanılıyor" diye telaş içerisinde tedavüle girmesinden sonra emin olduk:
Sermaye, tıpkı kentimiz gibi Emek Sineması için de hayırlı şeyler düşünmüyordu ...
Egemenlerin dilinde, "yenilenerek korunma" ve "yaşatılarak kullanılma" kavramlarının tam olarak kendi karşıtlarını ifade edeceğini George Orwell alıntıları ile tarihten ya da mahpusların vahşice öldürülmesinin adının "Hayata Dönüş" olarak konulması örneği ile günümüzden örneklerle açıklayabiliriz.
Emek
Emek Sineması, 1957 yılında T.C Emekli Sandığı'na devredildi.
Bugün ise, tüm sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanması sonucunda Emek Sineması'nın sahibi Sosyal Güvenlik Kurumudur.
Diğer bir söyleyişle, Emek Sineması'nın sahibi kamudur. Emek Sineması kendisi ile ilgili tasarrufta bulunmaya çalışan bürokratların, şirket ortaklarının ya da Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın değildir; yurttaşlarındır.
Emek Sineması ile bugün yaşananların yolunu açan ilgili ilk işlem Kamer İnşaat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi ile T.C Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü arasında 28.12.1993 tarihinde imzalanan sözleşmedir.
Anılan sözleşmenin eki olan avan proje "sözleşmenin ayrılmaz eki" olarak tanımlanmış ve bu projeye göre uygulama yapılmasını uygun bulan İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlık Koruma Bölge Kurulu'nun 20.05.2008 gün ve 9971 sayılı kararı İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin 10.11.1999 gün, 1998/1060 Esas ve1999/1152 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş; anılan karar Danıştay 6. Dairesi'nin 21.11.2001 gün, 2000/4365 Esas ve 2001/7584 karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Bu kararla, Emek Sineması ile ilgili hesaplar bir süre dinlendirilmiş (!) şirketin ortak yapısında dönemin siyasi iktidarına uygun değişiklikler yapıldıktan sonra 2009 yılı içerisinde tekrar harekete geçilmiştir.
Bugün Emek Sineması'nın kiralanmasına dayanak gösterilen sözleşmeden tam on altı yıl sonra (16) Sosyal Güvenlik Kurumu İnşaat ve Daire Başkanlığı'nın bir yazısı ile 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca Kültür Bakanlığı'nın 01.04.2009 tarihli yazısı gereği (aynı gün) 01.04.2009 tarihinde izin verilmiştir.
Daha açık söyleyelim; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca hazineye veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait kültür ve tabiat varlıklarına taşınmazlarda tasarrufta bulunabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığının izninin alınmış olması gerekmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu ve Kültür Bakanlığı'nın çeşitli birimleri ile bizzat Kültür Bakanının üstün gayretleri ve işbirliği ile bu "prosedür" söz konusu kiralama işleminden tam on altı (16) yıl sonra çok kısa bir sürede (!) tamamlanmıştır.
Anayasanın 166 ıncı maddesi uyarınca "ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı" gerçekleştirmekle yükümlü olan devletin kamusal olanakları özel yararlara (üstelik kelimenin gerçek anlamı ile yıkıcı bir biçimde) özgülemesi kabul mü edilecek?
İstanbul'da yaşayan tüm sinemaseverler için önemli bir yeri olan bir sinemanın kişisel tarihimizdeki yeri, kentin böylesi önemli parçalarını kaybetmenin kenti kaybetmek olduğunun ötesinde bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
En "artistik" filmlerin galasını dahi alışveriş merkezlerinin içinde yapmakta bir sakınca görmeyen; en pahalı elbiselerini alışveriş merkezlerinin kitch dekorları önünde teşhir edenlerden fayda olmayacağı zaten açıktı.
Kendi emeklerimiz ile ortaya çıkan birikimin, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun malı olan bir "mülkü" bu denli keyfi biçimde yakınlarına vermekle de yetinmeyip karlarını maksimize edebilmeleri için yıkıp yeniden yapmalarına (!) olanak verenlere kimlerin kesesinden harcama yaptıklarını sormak gerekmez mi?
Kamu mallarını, İstanbul'un kültür yaşamında çok önemli bir yeri olan Emek Sinemasının ve o yapı adasında bulunan tüm yapıların kentin kültür hayatına kamusal erişimi engellemeyecek bir biçimde sunmak "kamu mallarından en iyi yararlanmayı sağlamak" onların görevidir.
Bizim görevimiz ise talep etmeye başlamaktır. (CA/EÜ)
________________________________________________________________________
* Can Atalay, avukat