* Resim, www.kadınistihdamı.net sitesinden, “Annemin de İşi olsun” konulu Resim Yarışmasının birincisi olan Batman Fatih İlköğretim Okulu’ndan Havva İnce’ye ait.
Geçtiğimiz hafta Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (BETAM) “Kentlerde Kadın İşgücüne Katılım Artıyor” başlıklı araştırma notu basına haber olarak yansıdı.
Yrd. Doç. Dr. Gökçe Uysal tarafından hazırlanan araştırmada son günlerde yaşanan nüfus tartışmalarının sadece doğurganlık ve çocuk sayısı üzerinde yoğunlaştığı ama asıl endişe edilmesi gereken konunun, çalışabilir nüfusun yani insan kaynağının azalması olduğu vurgulandı. Ve dendi ki: “Türkiye, insan kaynağını verimli kullanamıyor. Çalışabilir nüfusunun yarısını oluşturan kadınların kentlerde işgücüne katılım oranı yüzde 25 civarında. Kadın işgücüne katılım oranlarının artırılması yaşlanan nüfusa karşı geliştirilen politikaların vazgeçilmez bir ekseni olmalıdır.”
Uysal, kentlerde kadın katılımının 2004’te yüzde 17,8’den 2011 yılında yüzde 24,9’a ulaştığını belirterek araştırmanın kadın katılımına yönelik politikalara ışık tutması açısından önemli olduğu da belirtti.
Haber de bu araştırma ile açığa çıkarılanlar ise; kentlerde işgücüne katılım oranlarını, özellikle eğitim seviyesi daha düşük kadınların arttırdığı, ilköğretim ya da ortaokul mezunu olan kadınların işgücüne katılım oranlarının bu dönemde yüzde 13,6’dan yüzde 19,5’e yükseldiği öte yandan araştırmaya göre meslek lisesi ve üniversite mezunu kadınların işgücüne katılım oranlarının ise aynı dönemde hemen hiç artmadığı şeklinde sıralanıyor.
Ben “eğitimli kadınların iş gücüne katılmadığı” verisine takıldım. Neden eğitimli kadınlar işgücüne katılmıyor acaba?
Teşvik sadece görüntüde
Beş gün önce de Üniversiteli Kadın Kolektifi üyeleri kabul edilemez bir müdahale ile gözaltına alınışlarını haberlerde gördük.
Kolektif üyelerinin niyeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın aracılığıyla kadın şiddetini destekleyen karar alıcı dile itiraz etmekti. Bir basın açıklaması yapacaklardı. Ancak tekme tokat, saçlarından sürüklenerek gözaltına alındılar. Aileden sorumlu, ama galiba kadından değil, devlet bakanlığının resmi kurumunda şiddet gördüler.
Eğitimli kadınların politikalara katılma/yorumlama/eleştirme niyetinin içeriğini böylece duyamamış olduk. Bastırıldılar. Bastırıldık.
Böylesi durumlarda kadını işgücüne katılmaya teşvik edici onca faaliyetin, çabanın, niyetin sonucu nereye varacak?
Kadınlara sağlanan işgücüne katılım teşviklerinin görüntüde var olmasının önüne nasıl geçilecek?
Bu sorular ve sorulacak diğer haklı soruları nasıl cevaplayacağız?
Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) verilerine göre, Ekim 2012 itibariyle Türkiye’de kurumsal olmayan kadın nüfusu 37,2 milyon. 15 yaş üzerindeki kadın sayısı 27,9 milyon. Çalışan kadın sayısı ise sadece 7,6 milyon.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından sıklıkla gündeme taşınan sorunlardan biri ülkemizdeki kadınların işgücüne düşük katılım oranları. OECD ülkelerinde kadınların işgücüne katılım oranı ortalama yüzde 61,8 iken ülkemizde bu oran yüzde 28,8’dir.
Kadınların her alanda katılımının artırılması Türkiye’yi büyütür. Ancak hangi motivasyonlar sağlanırsa sağlansın şiddetin de durdurulması gerekiyor. Şiddet durdurulduğunda motivasyonu görebilir, algılayabilir, üretebilir, geliştirebiliriz. (NÖ/AS)