*Görsel betimleme: Bu fotoğraf, bir beyaz tahta üzerine yazılmış "OKUL BİTTİ" yazısını göstermektedir. Yazı, büyük harflerle ve siyah bir kalemle yazılmış. Yazının alt kısmında küçük bir el, kalemi tutarak yazmayı tamamlamak üzere. Yazının arka planında, tahtanın alt kısmında kırmızı ve mavi çizgiler bulunuyor. Fotoğrafın sağ tarafında bir çocuğun başı kısmen görülüyor.
Okulların tatile girmesi ve karnelerin dağıtılmasıyla birlikte, öğrenciler ve veliler için bir eğitim yılı daha geride kaldı. Ancak eğitim sistemimizin kendi karnesine baktığımızda, çözülmesi gereken pek çok sorunun hala önümüzde durduğunu görüyoruz.
Eşitsiz eğitim fırsatları
Eğitimde fırsat eşitliği, her öğrencinin aynı kalitede eğitim alabilmesi anlamına gelir. Ancak, Türkiye'de bu durumdan oldukça uzak olduğumuzu söylemek mümkün. Kırsal ve şehir merkezlerindeki okullar arasında büyük farklar bulunuyor. Özellikle kırsal bölgelerdeki okullar, altyapı eksiklikleri, öğretmen yetersizliği ve eğitim materyali kıtlığı gibi sorunlarla boğuşuyor. Bu durum, öğrencilerin akademik başarılarını doğrudan etkiliyor ve sosyo-ekonomik farkları derinleştiriyor.
Anadilde eğitim
Türkiye'de de anadilde eğitim sorunu, uzun yıllardır tartışılan ve çözülemeyen bir sorun. Kürtçe, Arapça, Çerkezce vd. diller, Türkiye'de ana dil olarak konuşuluyor. Fakat bu dillerin hepsi resmi eğitim sisteminde yer almıyor.
Anadilde eğitim, sadece bir hak değil, aynı zamanda bir gereklilik. Anadillerinde eğitim alan öğrenciler, dil becerilerini daha iyi geliştirebilir, akademik olarak daha başarılı olabilir ve kültürel kimliklerini daha iyi koruyabilirler. Eğitimde fırsat eşitliği ve adalet sağlamak için anadilde eğitim sorununun çözümü büyük önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki: Dil, bir milletin en önemli hazinelerinden biridir. Herkes, kendi dilini kullanarak eğitim alma hakkına sahiptir. Anadilde eğitim, tüm öğrencilerin potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmesine imkân sağlar.
Öğretmen yetersizliği ve eğitim kalitesi
Öğretmenler, eğitim sisteminin bel kemiğidir. Ancak, öğretmenlerin motivasyon eksikliği, öğrencilerin öğrenme süreçlerini olumsuz etkiliyor. Öğretmen atamaları konusundaki sorunlar, birçok okulda branş öğretmeni eksikliği yaratmakta. Ayrıca, öğretmenlerin sürekli mesleki gelişimlerinin desteklenmemesi, yenilikçi ve etkili öğretim yöntemlerinin uygulanmasını zorlaştırıyor.
Özel okul ve dershanelerde çalışan öğretmenler, kamuda çalışan öğretmenlere göre bazı dezavantajlarla karşılaşmaktadır. Bu dezavantajlar, çalışma koşulları, maaş, iş güvencesi ve yasal haklar gibi konularda kendini göstermektedir. Özel okul ve dershanelerde çalışan öğretmenler, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışmaktadır. Bu durum, iş güvencesinin az olması ve her yıl yeni sözleşme imzalama zorunluluğu anlamına gelmektedir. Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı gibi haklar, özel sektördeki diğer çalışanlara göre daha düşüktür. Sözleşme feshi konusunda keyfi uygulamalar yaygındır.
Özel okul ve dershanelerde çalışan öğretmenlerin maaşları, kamuda çalışan öğretmenlere göre daha düşüktür. Çoğunlukla asgari ücret almaktadırlar. Maaşlarda artış, enflasyon oranının altında kalmaktadır. Ek ders ücretleri yetersizdir ve çoğu zaman ödenmez. Fazla mesai ücreti ödenmez. Yoğun çalışma saatleri ve fazla mesai yaygındır. Düşük maaş ve zor çalışma koşulları, öğretmenlerin motivasyonunu düşürmektedir. Mesleki gelişime yönelik imkânları yetersizdir. Yöneticilerinden yeterince destek alamamaktadırlar. Tüm bu zorluklara rağmen, özel okul ve dershanelerde çalışan öğretmenler, özveriyle ve fedakârlıkla görevlerini yerine getirmektedirler. Eğitim sistemimizin başarısı için bu öğretmenlerin katkıları çok önemlidir.
Müfredat ve sınav sistemi
Türkiye'deki eğitim müfredatı, öğrencilerin eleştirel düşünme, problem çözme ve yaratıcı düşünme yeteneklerini yeterince geliştiremiyor. Müfredatın ezberci yapısı, öğrencileri bilgi yığınına boğarken, pratik ve uygulamalı öğrenme fırsatlarından mahrum bırakıyor. Bunun yanı sıra, sınav odaklı eğitim sistemi, öğrencilerin sadece sınavlara yönelik çalışmasına neden oluyor ve gerçek dünya becerilerinin gelişimini engelliyor.
2024 yılında kabul edilen yeni müfredatın olumsuzlukları eğitimdeki sorunları daha da artıracak. Eğitim sistemi, bilimsel ve objektif bir temele oturmadan bugünün problemlerini, dünün çözümleriyle çözmemiz mümkün değildir.
Psikolojik destek ve rehberlik hizmetleri
Eğitimde rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin önemi her geçen gün artmaktadır. PDR uzmanlarının yeterli sayıda olması ve etkin bir şekilde görev yapması, öğrencilerin sağlıklı bir şekilde gelişip büyümeleri için gereklidir.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2021 yılında yayımladığı "Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri Yönetmeliği”ne göre, her 400 öğrenciye bir PDR uzmanı düşmelidir. Ancak, pratikte her PDR uzmanına düşen öğrenci sayısının bu sayıdan daha fazla.
2023 yılındaki verilere göre, Türkiye'de ortalama her PDR uzmanına 600 öğrenci düşüyor. Bu durum, PDR uzmanlarının iş yükünü artırmakta ve tüm öğrencilere gereken desteği sunmalarını zorlaştırmaktadır. Okullarda yeterli psikolojik destek ve rehberlik hizmetlerinin olmaması, öğrencilerin stresle başa çıkmalarını zorlaştırıyor. Özellikle sınav dönemlerinde artan kaygı ve stres, öğrencilerin akademik ve sosyal yaşamlarını olumsuz etkiliyor.
Teknoloji ve yapay zekâ destekli eğitim
Yapay zekâ destekli eğitimde de büyük eşitsizlikler bulunmakta. Kimi öğrenciler internet erişimi ve teknolojik cihazlar konusunda sıkıntı yaşarken, diğerleri bu imkânlara kolayca ulaşabiliyor. Bu durum, eğitimde fırsat eşitsizliğini daha da derinleştiriyor.
Eğitim sistemimizin karnesine baktığımızda, çözülmesi gereken birçok sorunun olduğunu görüyoruz. Eşitsiz eğitim fırsatları, ana dilde eğitim, öğretmen yetersizliği, müfredat sorunları, psikolojik destek eksikliği ve dijital eğitimdeki eşitsizlikler, öğrencilerin eğitim kalitesini olumsuz etkiliyor. Bu sorunların çözümü için kapsamlı ve sürdürülebilir politikaların geliştirilmesi şart. Ancak bu şekilde, her öğrencinin nitelikli bir eğitim alabileceği ve potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirebileceği bir eğitim sistemi oluşturabiliriz.
(AÖ/AS)