“Elinden tutulmayan her çocuk, yarına bırakılan bir adaletsizliğin başlangıcıdır.”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “22 yılda biz ülkemizi bir yerden aldık bir yere taşıdık. Futbol tabiriyle 3’üncü ligden aldık 1’inci lige çıkardık. 3’üncü ligden diyorum boş konuşmuyorum” dedi. Oysa alanda çok farklı sonuçlar var. Şu an en çok konuşulması gereken sorun eğitimine erişemeyen çocuklardır.
Türkiye’deki çocukların kaliteli eğitim olanaklarından mahrum kalmasının sonuçları, yalnızca eğitim alanında değil, çocuk işçiliği, çocuk yaşta zorla yaşta evlilik ve sosyal dışlanma gibi birçok sosyal sorunla doğrudan bağlantılıdır.
Yetersiz beslenme, çocukların bilişsel gelişimlerini olumsuz etkileyen kritik bir sorundur. Araştırmalar, yetersiz beslenen çocukların öğrenme süreçlerinde zorlandığını ve okul performanslarının düşük olduğunu göstermektedir. Yetersiz beslenme, yalnızca fiziksel sağlık sorunlarına değil, aynı zamanda çocukların okulda başarılı olmalarını zorlaştıran zihinsel ve duygusal sorunlara da yol açmaktadır. Bu durumda, çocuklar okuldan kopmaya daha meyilli hale gelir ve bu da ilerleyen dönemlerde onları çocuk işçiliği veya diğer olumsuz yollara iter.
Eğitimden kopma ve okul devamsızlığı, özellikle kırsal bölgelerde, düşük gelirli ailelerin çocukları arasında yaygındır. Ekonomik güçlükler ve aile geçimine katkıda bulunma zorunluluğu, birçok çocuğu okuldan uzaklaştırmakta ve iş gücüne katılmaya zorlamaktadır. Bu durum, çocukların eğitim haklarından mahrum kalmalarına ve ileride kalifiye işlerde çalışma şanslarını kaybetmelerine neden olur. Ayrıca, eğitimden kopma, çocukların sosyal becerilerini geliştirememelerine, toplumsal entegrasyonlarını sağlayamamalarına yol açarak, toplumdan dışlanma risklerini artırır.
Çocuk işçiliği, Türkiye’de giderek daha görünür hale gelen önemli bir sosyal sorundur. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, çocuk işçiliği oranları hâlâ kayda değer seviyededir. Eğitimden kopmuş veya yetersiz eğitim almış çocuklar, daha çok emek-yoğun sektörlerde, düşük ücretlerle çalıştırılmakta ve sosyal haklardan mahrum kalmaktadır. Çocuk işçiliği, sadece çocukların eğitimden uzaklaşmalarına değil, aynı zamanda fiziksel ve psikolojik sağlıklarının da tehlikeye girmesine neden olmaktadır.
Eğitimden mahrum bırakılan kız çocukları, zorla evlendirilmeyle daha doğru istismarla karşı karşıyadır. Bu da kız çocuklarının bireysel gelişimlerini engeller ve sosyal hayattan dışlanmalarına yol açar. Çocuk yaşta zorla evlilik, kız çocuklarının eğitime ve iş gücüne katılımlarını sınırlayarak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin devamına neden olur.
Kaliteli eğitimden yoksun kalan çocuklar, toplumda sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Eğitim, bireylerin sosyal becerilerini geliştirmelerine ve toplumla uyumlu bir şekilde yaşamalarına katkı sağlar. Ancak eğitimden mahrum kalmak, çocukların ilerleyen yaşlarda toplumla bağlarını koparmalarına neden olabilir. Bu durum, çocukların kendilerini dışlanmış hissetmelerine ve toplumda “öteki” olarak görülmelerine yol açar. Ayrıca, eğitimden yoksun kalmak, çocukların ekonomik fırsatlarını sınırlar ve yoksulluk döngüsünü yeniden üretir.
Çözüm önerileri ve toplumsal katkı
Bu sorunların çözümü için, Türkiye’de sosyal politikaların güçlendirilmesi, çocukların eğitim olanaklarının artırılması ve toplumsal farkındalığın yükseltilmesi gereklidir. İlk olarak, yoksul ailelere yönelik sosyal desteklerin artırılması, çocukların okulda düzenli beslenmelerini sağlayacak programların hayata geçirilmesi önemlidir. Ayrıca, özellikle kırsal bölgelerde, çocukların okula devamını teşvik edecek kampanyalar ve projeler geliştirilmelidir.
Aynı zamanda, toplumun çocuk işçiliğine karşı bilinçlendirilmesi, yasal düzenlemelerin sıkılaştırılması ve işverenlerin çocuk işçi çalıştırmalarının engellenmesi, çocuk işçiliğini önlemek için kritik bir adımdır. Eğitimden kopmanın engellenmesi, toplumda çocuk yaşta zorla evlendirilmelerin önlenmesine de katkı sağlar.
Çocukların kaliteli bir eğitim almalarını zorlaştıran karmaşık döngünün kırılması, toplumun her kesiminin iş birliği içinde olmasıyla mümkündür. Eğitim politikalarının iyileştirilmesi, yoksullukla mücadele edilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması, çocukların daha sağlıklı bir sosyal çevrede yetişmelerine katkı sağlayacak ve toplumsal sorunların azaltılmasına yardımcı olacaktır.
(AÖ/RT)