Fotoğraf: Anadolu Ajansı, Elif Nur T.'nin cenazesi.
Eskişehir’de anne ve babası hapishanede olan altı yaşındaki Elif Nur T., açlıktan ve bakımsızlıktan öldü.
Komşuları Gamze A., Elif Nur T.’nin cenazesinde basına şöyle dedi:
“Bu çocuğun ölümü öbür çocukları kurtardı. İki kardeşi kurtardı. Bu çocuk ölmeseydi öbür çocukta ölmek üzereydi. 2-3 gün daha dursaydı ölecekti. Bu çocukları biz kaçırdık. Çocuklara 2 kaşık çorba ve meyve suyu içirdik...
Sosyal politikalar çocuk odaklı değil
Basına yansıyan bilgilere göre, çocukların amca ve halası tutuklandı. Aile Bakanlığı, soruşturma başlattığını duyurdu.
Bu haber, Türkiye’deki sosyal politikalara dair çok net şey söylüyor.
Mesela, çocukların, devlet yetkilileri tarafından takip edilmediği, çocukların destek ihtiyaçlarının ancak biri öldükten sonra bir nebze görünür olduğu gibi.
Dikkat ederseniz, iki çocuğun sorunları, var oldukları ve ihtiyaçları devlet yetkilleri tarafından ancak bir kardeşleri öldüğünde fark edildi.
Bu sadece acı bir durum değil bu aslında devletin sosyal politikalarının çocuk odaklı olmadığını anlatan kocaman bir hak ihlalleri zinciri.
Hak ihlalleri zinciri diyorum zira, burada sorunun fark edilebileceği bir çok kamu kurumu var. Örneğin, bu üç çocuk da okula gitmiyor muydu? Olanı biteni öğretmenleri de görmedi mi? Belki de gitmiyorlardı. Gidemiyorlardı.
Oysa okullaşma sadece eğitim anlamında değil, böylesi sorunların fark edilmesi açısından önemli araçlar. Ne var ki Türkiye’de özellikle kız çocukları arasında okullaşma oranı oldukça düşük.
Okullaşmayan çocuklar
ERG “Eğitim İzleme Raporu 2022”’yi raporuna göre, 2021-22 yılında okul öncesi eğitime erişimde artış var. Ancak 14 yaşındaki çocukların yüzde 4,3’ü, 17 yaşındaki çocukların ise yüzde 13,1’i okula kayıtlı değil.
Alidağ’da ihmaller sonucu çıkan ve eklenen başka ihmallerle kurtarılamayan 11 kız çocuğunun ailesi, yoksulluk ve çaresizlikten çocuklarını bu yurtlara gönderdiklerini açıklamıştı mesela.
Bazı aileler de “dini kurallarını öğrenir”, “en azından iş bulur” diyerek çocuklarını okuldan alıp cemaat sistemine dahil ediyor.
Yoksulluğun en yüksek seviyede hissedildiği şu günlerde, çocuğunu kendi koşulları içinde okutamayacağını, çocuğuna yetersiz kalacağını düşünen aileler, cemaatlere mecbur bırakılıyor, çocuklar eğitimsizliğe ve kimi zaman ölüme terk ediliyor.
Eğitim konusunun en yetkili isimlerinden Milli Eğitim Bakanı Bakan Özer’in açıklamasına göre de durum benzer.
Bakan, İlk, orta ve lisede 280 bin 743 çocuğun sistem dışında olduğunu söylüyor. Okula gitmeyen, sistem dışında kalan çocuklar neredeler?
Türkiye’de eğitim sisteminin dışında kalan binlerce çocuk hangi cemaat veya tarikatin evlerinde yaşamak zorunda bırakılıyor?
Hep övünürler ya, ilkokulda dahi öğretiyorlar...Dört mevsimin yaşandığı, üç tarafı denizlerle çevrili, güzeller güzeli bir ülke burası.
Değiştirelim bunu, gerçeği söyleyelim.
Çocukları aç, cemaatlere mecbur bırakılmış bir ülke burası. Bu güzeller güzeli ülkede sadece gelir eşitsizliğinde değil hırsızlık, çocukların yaşam hakları da çalınıyor diyelim.
Dağa taşa her yere yazalım, eğitim sistemi dışında olan, eğitim sistemi dışına itilen çocuklar nerede?
Eşitlik mücadelesinin yükseldiği yeni bir hafta dileğiyle...
(EMK)