Büyük İskender, fethettiği ülkelerde, kendisinden önceki ve sonraki fatihlerin çoğundan farklı bir politika izlemiştir. Helen kültürünü fethettiği ülkelerin kültürleriyle kaynaştırmaya, kendi halkıyla diğer halklar arasına ayırım koymamaya çalışmıştır. İddia edilir ki, Pers ülkesini işgal ettikten sonra, Yunanlılara efendi, Perslere köle gibi muamele etmesini isteyenlere karşı koymuştur.
İskender’in bu politikasında, hocası Aristo’nun da etkisi vardır mutlaka. Zira İskender, çocukluğundan beri ona hocalık eden Aristo’ya sık sık danışarak bilgilerinden faydalanmak istemiştir.
Tarih kaynaklarında geçtiğine göre İskender, Aristo’ya bir mektup yazar ve sorar:
Ele geçirdiğim topraklardaki insanları egemenlik altında tutabilmek için neler yapmalıyım?
- Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim?
- Ülkenin ileri gelenlerini hapse mi atayım?
- Ülkenin ileri gelenlerini kılıçtan mı geçireyim?
Aristo’dan cevap gelir:
- Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar.
- Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar
- Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar
Ve, Aristo şu tavsiyede bulunur:
İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin. Birbirleriyle savaşınca, hakem olarak kendini kabul ettireceksin. Ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın.
Aristo gibi büyük bir filozoftan da böylesi akıl dolu bir tavsiye beklenirdi zaten. Çünkü sürgün, hapis ya da öldürmek kısa vadede çözüm gibi görünse bile, orta ve uzun vadede ağır problemlere dönüşme potansiyeli taşırlar.
Oysa fatih, zekâsını devreye sokarak egemenliği altına aldığı insanları birbirleriyle çatıştırıp enerjilerini birbirlerinde tükettirdiği, üstelik kendisini de hakem kabul ettirip tüm ipleri ele geçirdiği takdirde hem daha rahat hem de daha ucuz bir faturayla egemenliğini sürdürebilir.
İşte egemenliğin manifestosu!
Ne kadar da tanıdık bir yöntem.
Yöntemin tanıdık gelmesi gayet doğal. Çünkü çok etkili ve sonuç alıcı olduğundan günümüzdeki egemenler, sömürgeci emperyalistler de bu yöntemi kullanmaktadırlar ve hep kullanacaklar gibi.
Önce araya nifak sokup çatıştırıyorlar, sonra da hakem olup uzlaşma yollarını tıkıyorlar. Bunu hep yapıyorlar.
Neden?
Çünkü bundan daha etkili ve sonuç alıcı bir yöntem yoktur.
Neden?
Çünkü makro-egemenlerin satranç tahtalarında taş olanların da birer satranç tahtaları ve taşları vardır ve onlar da aynı yöntemi uyguluyorlar. Yani makro egemeninden mikro - egemenine kadar tüm egemenler bu yönteme başvurmaktadırlar:
Emperyalist devlet egemeninden sömürgeci devlet egemenine; devlet egemeninden parti, örgüt ya da grup egemenine; ulus, millet, aşiret egemeninden aile egemenine kadar tüm egemenlikçi ilişkilerde Aristo’nun İskender’e tavsiyesi rehber alındığından, bu yöntem her zaman karşılık buluyor ve orijinalliğini yitirmiyor.
Zira zirvedeki egemenler, yamaç ve eteklerdeki egemenlerin egemenlik sevdasından beslenirler. (AB/APK)