1980’lerden bu yana Popun Kraliçesi olarak anılan Madonna dört yıllık müzikal suskunluğunu 17 Nisan 2019 tarihinde piyasaya sürdüğü “Medellin” adlı şarkı ile bozdu. Şarkı, Madonna’nın Haziran ayında çıkaracağı “Madame X” adlı 14. stüdyo albümünün ilk teklisi ve müzik kritiklerinden karışık yorumlar almaya devam ediyor. Şarkının müzikalitesini öven de var yeren de.
Şarkının müzikalitesine yönelik yorumlar çeşitlense de Madonna’nın kendisine getirilen eleştirilerin neredeyse hepsi tek bir düzlemde seyrediyor; cinsiyetçi ve yaş ayrımcı. Bu eleştiriler bazen kadın nefretine dek uzanıyor.
Popun sansasyonlar kraliçesi, kadın nefretine varan benzer cinsiyetçi eleştirilerin elbette ki yabancısı değil! Madonna, pop müzik dünyasına adım attığı 1980’lerden bu yana muhafazakâr Hıristiyanlar, Vatikan, Papa ve ABD başkanları George Bush ile Donald Trump gibi cinsiyetçi ve dogmatik zihniyetlerin eleştirileri oklarının en uzun soluklu hedefi.
Hedeflerinden biri demiyorum çünkü onunla aynı dönemde yola çıkan nice kadın figür, pop dünyasında ne Madonna kadar uzun soluklu ve etkili olabilmeyi başarabildi, ne Madonna’nın maruz kaldığı boyutta ve derecede cinsiyetçi ve kadın nefreti temelli saldırıların hedefi haline geldi, ne de, en önemlisi, bu cinsiyetçi saldırılar karsısında Madonna kadar açık dilli, güçlü ve boyun eğmeyen bir duruş sergilemeyi başarabildi.
Öyle ki, Madonna’nın 40 yıla yaklaşan uzun kariyeri, kendisine yöneltilen cinsiyetçi eleştirilere verdiği feminist yanıtlarla dolu! Bu bağlamda, 2016 Billboard Müzik Ödüllerinde “Yılın Kadını” ödülünü alırken yaptığı 16 dakika süren konuşması müzik dünyasına ilan edilen bir feminist manifesto desem yanılmış olmam!
“Karşınızda kapı paspası olarak duruyorum. Ah, yani, kadın sanatçı[1] olarak.” sözleriyle alaycı bir şekilde başladığı konuşmasına, gülüşme ve kıkırdamalara es tanıdıktan sonra, “Bariz cinsiyetçiliğe, kadın düşmanlığına, daimî tacize ve aralıksız istismara rağmen 34 yıldır müzik kariyerime devam edebilme yeteneğimi onayladınız için teşekkür ederim” diyerek devam eden Madonna, konuşmasında kariyeri boyunca kadın olarak maruz kaldığı aşikâr cinsiyetçiliğin bin bir türlüsünden kareler sunuyor.
1970’lerde erkeklik ve kadınlık toplumsal cinsiyet rollerinin ve davranışlarının sınırlarını zorlayan/gevşeten/yumuşatan imajları ve sahne performanslarıyla çığır açan, idolü olarak nitelendirdiği David Bowie’yi izlediğinde, kendisinin de “kural yok” düşüncesine kapıldığını fakat bu düşünceye kapılmasının yanlışlığının kendisine nasıl öğretildiğini feminist bir duruşla net ve yalın bir şekilde konuşmasında şöyle dile getiriyor:
“Kural yok – eğer oğlan çocuğuysan. Eğer kız çocuğuysan, oyunu oynamak zorundasın. Oyun ne? Şirin, sevimli ve seksi olmaya hakkın var. Ama gereğinden fazla zekice hareket etme. Fikir sahibi olma. En azından, statükoyla bağdaşmayan bir fikrin olmasın. Erkekler tarafından nesneleştirilmeye, fahişe gibi giydirilmeye hakkın var, ama kendi fahişeliğini sahiplenme. Ve sakın, tekrar ediyorum, sakın kendi cinsel fantezilerini dünya ile paylaşma”.
“Kendi cinsel fantezilerini dünya ile paylaşma” sözü ile 1992 yılında piyasaya sürdüğü “Sex” adlı erotik foto-kitabı ve “Erotica” adlı albümü nedeniyle Amerikan toplumundan gördüğü tepkiye işaret ediyor[2]. Bu iki proje nedeniyle kendisini “fahişe, cadı” ilan eden ve hatta “şeytanla kıyaslayan” zihniyetin, o dönemde toplumsal cinsiyet rollerini zorlayan bir başka figür olan Prince karşısındaki sessizliğini, pop müzik –ve hatta Amerikan ve İngiliz- kültürüne hâkim kanıksanmış cinsiyetçiliğin, kadın nefretinin ve iki yüzlülüğün en keskin yansımalarından biri olarak okuyor: “Bekle bir dakika, Prince balıkağı çoraplarla, yüksek topuklu ayakkabılarla, rujlu hali ve poposu ortada salınır bir biçimde etrafta koşturmuyor muydu? Evet, koşturuyordu. Ama o erkek.” Devamında ekliyor: “İşte o zaman, hayatımda ilk defa kadınların gerçekten erkeklerle aynı özgürlüğe sahip olmadığını anladım.”
Kadın olarak maruz kaldığı şiddetli cinsiyetçiliği dile getirmekten bir an olsun geri durmayan popun özür bilmez feminist figürü, konuşmasının ilerleyen dakikalarında ise aşağı yukarı son on beş yıldır, müzik dünyasında maruz kaldığı cinsiyetçiliğe eklemlenen bir başka ayrımcılığa değiniyor: yaş ayrımcılığı/yaşçılık.
“Son olarak, yaşlanma. Çünkü yaşlanmak suç/günah. Eleştirileceksin, açıktan açığa kötüleneceksin ve kesinlikle radyoda çalınmayacaksın.” diyerek 2015 yılında “Rebel Heart” albümünden çıkardığı teklisini aleni bir şekilde yaşından dolayı çalmama kararı alan BBC Radyo 1’e göndermede bulunuyor![3] Radyo yetkilileri her ne kadar kıstaslarının yaş değil, genç kitleye hitap edebilirlik olduğunu iddia etse de bu iddianın pek tutarlı bir yanı yok. Çünkü radyo istasyonunun Madonna ile aynı yaş grubunda yer alan erkek şarkıcılara (Bob Dylan, 74, Paul Mccartney, 76, David Guetta, 51, Jay Z, 49) yönelik benzer bir uygulaması söz konusu değil! Madonna, bugün de radyonun kara listesinde yer almaya devam ediyor.
Madonna’ya yönlendirilen cinsiyetçi ve yaş ayrımcı eleştiriler, şarkıcının önümüzdeki Haziran ayında çıkaracağı “Madame X” adlı albümünün tanıtımını yaptığı bugünlerde bir kez daha doruk noktalara ulaşıyor. Bu yıl 60 yaşını dolduracak olan Popun Kraliçesi, 20’li yaşlardaki pop şarkıcılarıyla yarışadurmak, yaşına uygun kıyafetler giymemek, yaşına uygun davranmamak ve kendiyle yaşıt diğer kadın pop şarkıcıları gibi bir köşeye çekilmeyi ve edebiyle yaşlanmayı başaramamakla suçlanıyor. 1 Mayıs 2019 gecesi Billboard Müzik Ödülleri’nde sahne alan Madonna’ya sosyal medyada sıklıkla yapılan yorumlardan bir tanesi var ki, ona yönelik cinsiyetçi ve yaşçı eleştirilerin son on beş yılını özetliyor: “Emekliye ayrıl, nene![4]”
Madonna, bugüne kadar düzenlediği konser turnelerinden dünyanın gelmiş geçmiş en çok para kazanan solo şarkıcısı unvanını taşısa da, “Emekliye ayrıl, nene” zihniyeti onun milyon dolarlık prodüksiyonlu, biletleri yok satan dünya turnelerinde sergilemeye devam ettiği cinsel-sosyal-politik mesaj içerikli yüksek tempolu sahne şovlarını, “zarafetle yaşlanamamak”, “yaş kompleksine saplanıp kalmak” ve “ilgi çekme meraklısı olmak” yakıştırmalarıyla küçümsüyor. MDNA adlı 2012 dünya turnesindeki sahne performanslarından dolayı Madonna’ya “panayır striptizcisi” yakıştırması yapan Elton John, küçümseme amacı güden cinsiyetçi ve yaşçı zihniyetin kendini somuta bürüdüğü örneklerden sadece bir tanesi.
Öte yandan, aynı zihniyet erkek şarkıcıları yaşlarına uygun olmayan şekilde giyinmek veya hareket etmekle itham edip alay konusu etmiyor. En son ne zaman Mick Jagger’in ya da Elton John’un giydikleri rengarenk takım elbiseler nedeniyle yaşlarına uygun davranmamakla itham edildiğini duydunuz? Ya da çıplak bedenleriyle sahnede koşturan –orta yaş- erkek şarkıcıların davranışlarının cinsiyete ve yaşa uygunluğunun mevzu bahis edildiğini?[5] Örneğin, 2019 yılında Super Bowl performansı için sahne alan Maroon 5’ın solisti Adam Levine’in düşük bel pantolonuyla üstsüz bir şekilde 100 milyondan fazla izleyicinin karşısında oradan oraya zıpladığı performansı için getirilen yorumlar eleştiriden ziyade övgüyle dolu. Kadın şarkıcılar benzer eylemler için “zarafetle yaşlanamamak” ile yaftalanırken, erkek şarkıcılara kesilen etiketler “profesyonellik, yıllara meydan okumak, sahne de devleşmek!” oluyor. Nedeni mi? Kanıksanmış cinsiyetçilik!
Madonna, elbette ki cinsiyetçi ve yaşa dayalı ayrımcı zihniyetin eleştiri oklarından nasibini alan tek kadın şarkıcı değil! Belli bir yaşı –genellikle otuz beşi- geçen ve kendilerine biçilen cinsiyet rollerinin sınırlarını birazcık da olsa genişleten kadın şarkıcıların neredeyse hepsi yaşlarına uygun hareket etmemek üzerinden eleştirilmeye bir adım mesafe uzaklıkta. Örneğin, Amerikalı bir diğer şarkıcı Cher bunlardan biri. Fakat kendisine yönlendirilen yaşçılıkla sarmalanan cinsiyetçi eleştirilere feminist manifesto niteliğinde cevaplar veren tek kadın pop şarkıcısının Madonna olduğunu iddia etsem yanılmam!
Güncel iki örnek verecek olursak,
2015 yılında verdiği bir röportajda, flört ettiği erkeklerin yaşlarının sürekli olarak gündeme getirilmesine ve hatta alay konusu yapılmasına istinaden, toplumun Mick Jagger’ın ya da diğer erkek -özellikle- rock yıldızlarının kendinden kırk yaş küçük kadınlarla flört etmesiyle bir problemi olmadığının altını çizerek kendisine yönlendirilen yaş bağlamındaki eleştirilerin cinsiyetçiliğini herkesin yüzüne vuruyor.[6]
2017 yılında ise Harper’s Bazaar dergisine verdiği röportajda, kendisine neden hala çalışmaya, müzik yapmaya, hatta! yönetmenlik yapmaya devam ettiğini sorgulayan cinsiyetçi ve yaşçı eleştirilere deyim yerindeyse ateş püskürüyor:
“Kimse Steven Spielberg’e neden hala film çektiğini soruyor mu? Yeterince başarı sahibi değil mi? Yeterince para kazanmadı mı? Birileri Pablo Picasso’ ya gidip, “Tamam, sen seksen yaşındasın. Yeterince tablo boyamadın mı?’ dedi mi? Hayır. Ben bu sorudan bıktım. Gerçekten anlamıyorum. Yaptığım her şeyi yapmayı ben artık yapmak istemediğim zaman bırakacağım. Fikirlerim tükenince duracağım. Beni –lanet olsun- öldürdüğün zaman duracağım! Buna ne dersin?”
Madonna,
Andy Warhol, Keith Haring, Marilyn Monroe ya da Michael Jackson gibilerinin yanında dünyanın bugüne kadar görüp göreceği en önemli ve etkili pop kültür simgelerden biri olarak;
1980’ler ve öncesinin erkek (müzik grubu) egemen pop müzik dünyasının eksenini kaydıran, kaderini değiştiren, bugünün Britney Spears’larına, Kate Perry’lerine, Lady Gaga’larına ve hatta Beyonce’sine deyim yerindeyse müzik piyasasında var olabilecekleri ve hüküm sürebilecekleri günümüz pop müzik dünyasının zemin taşlarını teker teker döşeyen müzik dünyasının en güçlü kadın ismi olarak;
ve 1980’lerden bu yana kendisine biçilen toplumsal cinsiyet rollerinin ve davranışlarının içinde hapsolmayı reddeden ve bu rollerin sınırlarını her daim zorlayan feminist bir kadın pop figürü olarak, denklerinin aksine bugün hala karşımızda dimdik ayakta duruyor!
Bugün, bir zamanlar Madonna’yı cinsiyetçiliğe, toplumsal cinsiyet rollerine ve Katolik Kilisesi’ne karşı duruşu nedeniyle alkışlayan fanları, sanatçı akranları (örn: Elton John, Annie Lennox) ya da bazı feminist çevreler (örn: Camille Paglia) bile Madonna’nın yaş ayrımcılığı karşısındaki feminist vizyonuna yetişmekte/erişmekte güçlük çekiyor. Bu çevreler trajikomik bir şekilde Madonna’nın toplumun altmış yaşında bir kadına reva gördüğü rolleri kabullenmesini ve “edebiyle” yaşlanan bir kadına yaraşır şekilde sessizce bir köşeye çekilmesini aleniyetle talep ediyor!
Tüm bu karşıt seslere karşın, Madonna bugün de kırk yıldır yapadurduğu şeyi yapmaya devam ediyor: Bu defa altmış yaşındaki bir kadına biçilen “münasip” kültürel ve toplumsal cinsiyet rollerinin ve davranışlarının sınırlarını reddediyor! Altmış yaş kadının eyleyebileceği rollerin ve davranışların ve dünya repertuvarını genişletiyor. Altmış yaş kadın olma haline bir alternatif sunuyor. 2018 yılında The Cut dergisine verdiği bir röportajda yaş ayrımcılığına ilişkin olarak şunları söylüyor:
“Bir kadının 40 yaşını geçtiğinde keyifli, meraklı, maceracı, güzel ve seksi olmayı bırakmak zorunda olduğu köhne, ataerkil bir zihniyet! Saçma. Bu dünyadan ayrıldıkları güne kadar maceracı, cinsel, meraklı olmak ve doyasıya eğlenmek neden sadece erkeklerin hakkı olsun ki?… Demek istediğim, kim yazdı bu kuralları? Kim söylüyor? Ben yaş ayrımcılığına karşı mücadele etmeye devem edeceğim. On yirmi yıla kadar, [bugün benim yaşımdan dolayı eleştirildiğim şeyler] olağan olacak. İnsanlar çenesini kapatacak.”
Yaşçılık,
Yirmi birinci yüzyılın belki de en örtük toplumsal ayrımcılığı ve dogması, Pop müzik kültürüne ve dahası genel kültüre içkin eril zihniyetin, cinsiyetçiliğin ve hatta kadın düşmanlığının kanıksamasında, normalleştirmesinde ve de ahlaki temellere dayandırmasında etkin rol oynuyor.
Kendini yaşa dayalı ayrımcılığa eklemleyerek mazur gösteren muhafazakâr cinsiyetçi zihniyetin akıbeti ise Madonna’yı “edebiyle yaşlanmamak” ile suçlamanın çok çok ötesine taşıyor! Aynı dogmatik ve muhafazakâr cinsiyetçi zihniyet belirli bir yaştaki belirli bir cinsiyete atfedilen toplumsal cinsiyet rollerinin ve davranışlarının kabul edilebilir meşru sınırlarını her birimiz için teyelliyor!
Cinsiyetçi ve yaşçı zihniyetin kısıtlayıcı zihin şemalarını bozuma uğratmak, sadece Madonna’yı “edebiyle yaşlanamamakla” suçlamaktan geri durmak için değil, kendimizi de belirli bir yaştaki belirli bir cinsiyete uygun biçilen toplumsal roller, davranışlar ve yaşam olasılıkları ile kısıtlamaktan ve yargıya çekmekten uzak durmak için gerekli!
Not: Madonna’nın kariyerini ve söylemlerini cinsiyetçilik, yaşçılık ve feminizm bağlamında ele aldığım bu yazıda Madonna’nın sorunlu yönlerine değinme şansım olmadı. Kısaca belirtmek isterim ki, Madonna kültürel indirgemeciliğin (cultural appropriation) pop müziğindeki en bariz örneklerinden biri ve bu bağlamda sık sık eleştiriliyor. Son olarak ise Madonna’nın İsrail, Tel Aviv’de düzenlenecek 2019 Eurovision Şarkı Yarışması’nın finalinde sahne alacağı açıklandı. İş ve müzik kariyeri bağlamında zekice bir hamle olsa da bu karar şarkıcının yıllardır savunduğu özgürlük ve barış mottosuyla çelişiyor. Buna istinaden, geçtiğimiz günlerde Roger Waters, Madonna’yı Eurovision kararından vazgeçmeye çağıran bir açık mektup bile yayınladı. Politik görüşünü dile getirmekten geri durmayan Madonna’nın söyleyeceği şarkı ya da sunacağı sahne performansıyla yeni bir politik sansasyona yol açıp açmayacağını önümüzdeki günler gösterecek olsa da savaşın ve Filistin halkına yönelik sistematik devlet terörünün ve kültürel soykırımın devam ettiği topraklarda sahne alacak olan Madonna’nın İsrail’in küresel imajının kültürel etkinliklerle iyiye boyanmasında ve işgalin meşrulaştırılmasında oynayacağı rolün büyüklüğünü şimdiden kestirmek zor değil! (MŞK/AS)
[1] Kendisi “entertainer” kelimesini kullanıyor.
[2] Kitaba gösterilen tepki elbette ki Amerikan toplumuyla sınırlı değil. Vatikan şarkıcıya yönelik evrensel boyutta boykot çağrısında bulundu.
[3] Yıllar önce benzer bir durumla Türkiye’de Ajda Pekkan karşı karşıya kalmıştı.
[4] Retire, granny!
[5] Niyetim elbette ki adı geçen şarkıcılara ya da belirli bir yaş ve cinsiyet grubuna toplumsal cinsiyet rol ve davranışına yönelik uygunluklar çerçevesi çizmek değil, aksine bu çerçevedeki eleştirilerin orantısız bir şekilde kadın şarkıcılara yönlendirildiğini göstermek ve böylece eleştirilerin cinsiyetçiliğine dikkat çekmek.
[6] Türkiye’de de “oğlu yaşındaki sevgili” haberlerinin odağı olan kadın şarkıcılar var. Öte yandan, genç kadınlarla birlikte olan orta yaşlı erkekler ayni zihniyetin alay değil, “kıvanç” konusu.