Kimi kuşkulu, kimi umutlu. Kimi "Konuşmak bile önemli" diyor, kimi temkinli davranıyor. Kimi AKP'ye inanmıyor, kimi "DTP'yle görüşmesi mühim" diyor.
bianet, edebiyatçılara sordu: "Kürt açılımı hakkında neler düşünüyorsunuz?" İşte yanıtları...
Aslı Erdoğan: "Zor bir süreç olacak ama konuşabilmek bile önemli"
Bence Kürt ve açılım sözcüklerinin yan yana getirilmesi bile bir adımdır. Bir tabu kırıldı. Devlet bu işin pazarlığını yapmam havasından vazgeçti. Bu bir başlangıç, ama geç kalınmış bir başlangıç. Zor bir süreç olacak, iki adım ileri bir adım geri. Yüzleşmenin, tartışmanın, konuşmanın, tarafların bir araya gelmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Diyalog gidebileceğimiz tek yöndü zaten. Ama diyalog içinde tepeden bir buyruk olarak değil de tarafların eşit olarak masaya oturması da önemli. Kürtleri muhatap almaya yönelik bir eğilim var. Eşitlerin diyaloğundan umutluyum. Ama Türkiye için bu, sancılı ve zor bir süreç olacak.
Feride Çiçekoğlu: "Erdoğan'ın konuşmasının altına imzamı koyarım"
Çok sevinçle karşılıyorum. Gecikmiş ama yerinde bir girişim olarak değerlendiriyorum. Recep Tayyip Erdoğan'ın son konuşması özellikle önemliydi. İsim değişiklikleri, ölümler, bu işe bu kadar kaynak yatırılmış olması ve başka şartlar altında olsak çok daha iyi bir yaşamımız olabileceğiyle ilgili konuşması. Bu konuşmanın altına imzamı koyabileceğimi düşünüyorum.
Semih Gümüş: "İlk yapılması gereken Kürt dilini özgürleştirmek"
Bu ülkenin demokratikleşmesinin önündeki en önemli sorun, her zaman Kürt sorunu olmuştur. Beni öncelikle kültürel haklar sorunu ilgilendiriyor. Bu düzeyde de ilk olarak dil ile ilgili sorunların köktenci biçimde çözülmesi gerekiyor. Neredeyse yüz yıl boyunca anadilini kullanma hakkından yoksun bırakılmış bir toplumun var olduğu bir başka ülke var mı? Konuşma, yazma üstündeki her türlü keyfi baskının ve yasal engelin geri dönülmez biçimde kaldırılması, yerel yönetimlerin resmi yazışmalarında Kürtçe'nin ikinci dil kabul edilmesi, Kürtçe propaganda hakkının tanınması, Kürtçe'nin okullarda seçmeli ders olarak belirlenmesi, üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açılması, aklıma ilk gelen yükümlülükler. Öte yandan, Kürt sorununun çözümünde barışçı ve demokratik biçimlerin ön koşul olarak kabul edilmesi ve sorunun çözümünün Kürtlerin kendi temsilcilerinin de katılımıyla gerçekleşmesi, vazgeçilmez unsurlar.
Esmahan Akyol: "AKP'ye güvenmiyorum ama DTP'yle görüşmesi önemli"
Kürt açılımının olmasını istiyoruz uzun zamandan beri. Belli ki bu düzen artık yürümüyor. Ama Kürt meselesindeki bu liberalleşmeyi sağlayacak olanın da PKK olacağını düşünmüyorum. Bu açılımdan bir şey çıkacağını sanmıyorum. AKP iktidarı döneminde sürekli birtakım konuları tartışıyoruz ve sonuçta hiçbir şey olmuyor. Bu açıdan iktidara güvenim yok. Ama bu açılım en azından AKP'nin DTP'yle bir görüşme yapması açısından önemli. Hükümetin bu sorunu ortadan kaldırabileceğini düşünmüyorum ama keşke olsa diyorum yine de.
Dursun Göçmen: "İki tarafın da mutlu olacağı bir sonuç diliyorum"
Türkiye'nin en büyük sorunu Kürt sorunu bence. Bu memleketteki herkes, en çok da çocuklar bu sorundan etkileniyor. Çocuk edebiyatıyla ilgilenen bir yazar olarak Kürt çocuklarının, sadece Kürt değil, diğer etnik kökenlerden çocukların da kitaplarımı İngilizce ve Fransızcıdan önce anadillerinde okumasını isterim.
Bu sorunda en büyük bedeli siviller ve çocuklar ödüyor. Edebiyat savaşın dili olmamalı. Kürt sorununda da barışçıl bir dil sağlamak için edebiyatçıların da sokaktaki insanın da sorumluluğu var. herkes barış diliyle konuşmalı. Ama bazı çevreler sorumsuzca konuşuyor. Akan kanın bedelinin ise çocuklar ödüyor.Birçok çocuk ise polise taş attığı için cezaevinde. Bu çocukların cezaevinde değil oyun başında olması gerekiyordu. Cezaevleriyse hepimizin sorumluluğu. Sorumun çözümünü biz sağlamalıyız. Kürt açımlıyla ilgili bir sürü vaatler var, umarım bunlar lafta kalmaz ve yol alabiliriz. Kürt sorununa ilişkin barışla ilgili her iki tarafı da mutlu edecek bir sonuca ulaşırız.
Sezer Duru: "Açılım sadece Kürtlerle sınırlı kalmamalı"
Son derece geç kalınmış bir açılım olarak değerlendiriyorum. Tam olarak demokratik bir açılımın Türkiye'de gerçekleşeceğine inanmıyorum, çünkü Türkiye'de öyle bir sistem var ki bakanlar birbirine düşman, çağdaş demokratik parti sistemleri yok. Kürt açılımı yapmak isteyenler 'vatan haini' olmakla suçlanıyor. Ayrıca bu açılım sadece Kürkleri kapsamamalı, mağdur olan bütün gruplar için olmalı.
Lale Müldür: "AKP ve DTP'ye başarılar dilerim"
Ben hükümetin Kürt açılımını yakından takip etmiyorum. Kendimi bildim bileli bu coğrafyada işkence çektiğini düşündüğüm için kendimi Kürtlerden yana görmem çok doğal. Yeni edindiğim bir takım Kürt arkadaşlarla Türkleri karşılaştırma imkanı çıktığında Kürtleri daha pozitif buluyorum. Sanırım iddia edildiği gibi AKP, Amerikan taraflar ve DTP bir minval üzerinde anlaşacaklardır, çünkü Irak'ta yerleşmiş bulunan bir takım özel güçlerin silah bomba çekecek halleri yoktu. Zaten o yüzden geliyor bu açılım. AKP ve DTP'ye başarılar dilerim.
Cihan Aktaş: "Açılım empati programı olmalı"
Ben Kürt açılımının Türklüğün zararına bir girişim olarak değerlendirilmesini yadırgıyorum. Türk olmaya bir anlam biçiyorsan, Kürt olanla daha doğru bir empati kurabilirisin. Madem ki Türkçe konuşmadan duramıyorsun, dili yasak edilmiş Kürtlerin nasıl bir psikoloji geliştirdiklerinden haberdar olmalısın. Annenin Türkçe ninnileri kulaklarından eksik olmuyorsa Kürtçe yazmayı ve konuşmayı isteyen gençleri de anlayabilirsin. Kürt açılımı bence bu anlamda bir empati programı olmalıdır. "Henüz içeriği belirsiz bir açılım" düşüncesi iyi niyetli yaklaşanlar arasında bile çok; "Bakalım arkasından ne gelir" gibi şüpheli sözler telaffuz ediliyor. Böylesine süratli ve kapsamlı bir hamlenin Türkiye'nin kendi dinamikleriyle gerçekleştirilemeyeceği kanısı açılıma yönelik güvensiz bakışın bir parçası. Açılımın içeriği belirsiz fakat bunca yaşananlardan sonra açılımın gündeme gelmesi bile barıştan olan herkes gibi beni de umutlandırıyor.(DPK/GK/BÇ)