hugh lafolette(1) john dewey'i(2) de tanık göstererek "... düşünmek, bilinçli, kendi kendini yöneten etkinliğin bir paradigması olarak düşünülür. ama dewey ve ben farklı bir şey söylüyoruz: düşünmede, karmaşık olan, bir alışkanlıktır. düşünen bir insan önemli bir mesele hakkında düşünmeye ya da bu konuda nasıl düşüneceğine karar vermez. aldığı eğitim ve yetişme tarzı onu bazı sorunlara duyarlı kılar; bu sorunlar hakkında belli bir biçimde düşünme eğilimi aşılarlar" diyor.
bu satırları okuduğumda ilk anda karşı çıktım. sonra düşündüm ve hak verdim. insan bir birey olarak varolurken yetişme tarzı, bulunduğu çevre, aldığı eğitim ile bazı şeyleri öğreniyor, öğrendiklerinden bir bölümünü kullanıyor, kullandıkları da bir süre içinde alışkanlık haline geliyor.
"düşünme" eylem (ve hatta belki de "edim"i) de gerçekten böyle. herkesin "şu konu üzerinde düşüneyim" dediği anlar vardır. ama özellikle "aklı üstün tutan aydınlanmacı bir eğitim alarak yetişen, kuşku duymayı, sormayı ve sorgulamayı öğrenerek yetişen bir insan" için düşünmek nefes almak gibi doğal, alışkanlıktan da öte bir davranıştır her zaman.
ama alınan eğitim ve içinde bulunulan çevre düşünmeyi değil de "inanmayı", "inandığını, değişmez doğru saymayı" ve dolayısıyla hem o düşünenlere, hem de o düşünenlerin doğrularına "tabi olma"yı öğretmişse; "düşünme" eylemi başkaları tarafından hem de "çok önce" yapılmış, her duruma uydurulabilen sonuçları da her zaman el altındaysa "düşünme" çok da gerekli olmayan bir "faaliyet"e dönüşür. bu yüzdendir ki "düşünce özgürlüğü" gerekli ve anlamlı olmayan, hatta zaman zaman "tehlikeli" olabilen, dolayısıyla da her zaman "sınırlanması" gereken bir "olgu ve sorun" haline gelir.
bu durum, yaşanılan "ekonomik ve toplumsal sistem" ve o sistemde egemen kılınan "ideoloji" ne olursa olsun, eğer "sormak ve sorgulamak" çok istenen bir şey değilse daima "düşünce özgürlüğü" bir sorun olarak kalacaktır.
o yüzden de düşünmeyi olağan, doğal bir "davranış" ya da "alışkanlık" haline getirenler de hem kendileri, hem de insanlık adına "düşünce özgürlüğü uğruna mücadele etmeyi, gerekirse bu uğurda her yönden çok büyük bedeller ödemeyi bir görev haline getirmişlerdir. o yüzden de insanlığın gelişmesinin asıl "fail"i ve "sorumlusu" da onlardır.
tersi de doğrudur; insanlık eğer ilerlemesini ve gelişmesini durdurmuş ya da yavaşlatmış ise bunun "müsebbibi" de düşünmeyenler ve inancı düşünceye üstün tutanlardır.
işte bu yüzden bu ülkede ismail beşikçi, büşra ersanlı, ragıp zarakolu, pınar selek ve onlar gibi yüzlerce binlerce bilim, sanat ve düşün insanlarının yaşadıkları, bianet'in sürekli güncellediği "medya gözlem" raporları düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki "hal-i pür melali"mizi gösteren en somut kanıtlarıdır. böyle olsa da gerçek daima yürüyor, yürüyecek.
düşünce özgürlüğü için 8. istanbul buluşması
bunu gösteren ısrarlı ve istikrarlı çabalardan birisini de sevgili şanar yurdatapan, ekibi ve bir grup küçük gönüllü ile birlikte 10-12 mart 1997'deki ilk buluşmadan bu yana iki yılda bir düzenledikleri "düşünce özgürlüğü için istanbul buluşmaları"nın sekizincisini sizler bu yazıyı okuduğunuz sırada bilgi üniversitesi'nin dolapdere kampüsü'nde gerçekleştiriyor.
yürekten desteklediğim ve istanbul'da olup koşullarım elverdiğinde katıldığım bu buluşmalara "düşünen ve dolayısıyla düşünce özgürlüğünden yana olan" herkesin katılması ve desteklemesi gerektiğini düşünüyorum.
"gördüm, duydum, söyledim"
sevgili şanar buluşmayla ilgili son yolladığı mesajında "gördüm, duydum, söyledim" başlığıyla yalnızca beyninin kıvrımlarından değil taa yüreğinin içinde bir çağrıda bulunuyor:
"1997, daha dün gibi... dünyanın dört köşesinden, amerika'dan, ingiltere'den, rusya, meksika, hindistan, filistin'den, israil'den gelen konuklarımızla istanbul dgm'nin kapısına dayanmıştık. onlar da bizimle birlikte aynı kitaba adlarını yayıncı olarak yazdırmış, kitabın içindeki suçlu (!?) yazıların yazarların suçunu paylaşmak için binlerce kilometre öteden kalkıp gelmişlerdi. 15 yıl sonra, aynı düşü bir kez daha görür gibiyiz. ülkemizde ifade özgürlüğü gene sorunlu; konuşanlar, yazanlar, şarkı
söyleyenler, oyuncular, resim, heykel, karikatürle görüşlerini yansıtmaya çalışanlar gene savcılıklarda, mahkemelerde, hapishanelerde ve aynen 15 yıl önce olduğu gibi gene dünyanın beş kıtasından yazarlar, düşünürler imzalarıyla bize destek oluyor, sorumsuz sorumluları uyarmaya çalışıyoruz hep birlikte.
bundan tabii ki mutluluk duymuyoruz, utanç duyuyoruz. asıl utanması gerekenler ise kendi sözlerinden, kendi seslerinden başka bir şey duymuyor, duymak istemiyorlar hala. dileyelim ki
beş kıtadan yükselen sesleri duysunlar..."
dünya bilgi'de buluşuyor
bugün 9:30 - 18:00 arasında bilgi üniversitesi dolapdere kampüsü, "bs-2" salonunda gerçekleşecek buluşmanın programına göre açılış konuşmalarını pen ınternational (uluslararası yazarlar birliği) 2. başkanı eugene schoulgin, uluslararası yayıncılar birliği (ıpa) temsilcisi william nygaard, human rights watch (insan hakları izleme örgütü) raportörü emma sinclair webb ve amnesty ınternational (uluslararası af örgütü) raportörü andrew gardner yapacak.
açılış sırasında, türkiye'de ifade özgürlüğü için, dünyanın dört köşesindeki yazar, yayıncı ve basın örgütlerinin imzalarını taşıyan ortak mesajın metni ve imzalayan kurumların listesi de açıklanacak.
açılışın sonrasında farklı alanlarda ifade özgürlüğünü yaşayan kesimlerin düşünce, saptama ve taleplerinin dile geleceği dört forum gerçekleşecek. her forum öncesinde o konu ile ilgili tanıklıklar dile getirilecek. bu tanıklar arasında gazeteciler ahmet şık, nedim şener, evrim kepenek, yayıncı ragıp zarakolu, diyarbakır sur belediye başkanı abdullah demirbaş, hrant dink davası avukatı ismail cem halavurt, mor çatı temsilcisi gülten aslan, lgbt girişimcisi esmeray, hapisaneden yolladığı mesajla mahmut alınak, almanya'dan yolladığı mesajla sosyolog pınar selek, türkücü pınar aydınlar ve vicdani red'ci davut erkan da bulunuyor.
forumlar ve konuşmacılar
"türkiye'de ifade ögürlüğü" av. hüsnü öndül (insan hakları ortak platformu), öztürk türkdoğan (insan hakları derneği genel başkanı), üstün bol (mazlumder genel sekreteri), coşkun üsterci (Türkiye insan hakları vakfı)
"medyada ifade özgürlüğü" nadire mater (bianet), orhan erinç (Türkiye gazeteciler cemiyeti genel başkanı), ercan ipekçi (Türkiye gazeteciler sendikası genel başkanı), mehmet ocaktan (star gazetesi genel yayın müdürü)
"edebiyat, yayın, ve sanatta ifade özgürlüğü" hayri erdoğan (yayıncılar birliği), avukat sabri kuşkonmaz (pen türkiye merkezi), cemal uşak (gazeteciler ve yazarlar vakfı), orhan alkaya (istanbul şehir tiyatroları)
"anayasa hazırlama sürecinde ve anayasa'da ifade özgürlüğü" prof. dr. turgut tarhanlı, (bilgi üniversitesi), avukat hüsnü tuna (hukukçular derneği eski başkanı, 23. dönem milletvekili), prof. dr. yaman akdeniz (bilgi üniversitesi), avukat fikret ilkiz.
ünlü seslerle canlı bağlantılar
gelişen teknolojik olanaklar, artık toplantılara fiziken katılamayanların sanal ortam üzerinden ama gerçek zamanlı olarak katılımlarını sağlayabiliyor. önceki toplantıdan bu yana bu yöndeki gelişmeler saat 17:00 ile 17:30 arasında dünyanın dört köşesinden ünlü kişilerin seslerini duyma, yüzlerini canlı canlı görme olanağını sağlayacak. bunlar arasında da ünlü dibilimci prof. noam chomsky, nobel ödüllü güney afrika asıllı avustralyalı yazar john coetzee, çağdaş amerikan edebiyatının ülkemizde de çok tanınan ve sevilen temsilcisi asturias ödülü sahibi paul auster, man booker ödüllü yazar, sanat eleştirmeni ve ressam john berger, 2011 hrant dink ödülü sahibi meksikalı aktivist gazeteci lydia cacho, pakistan asıllı ingiliz yazar ve film yapımcısı, aktivist tarık ali, eleştirel kimliği nedeniyle putin rejiminin şimşeklerini üstüne çeken gazeteci, yazar ve editör oleg panfilov, 1998'den beri yargılanan ve iki buçuk yıl tutuklu kalan, üç kez beraat eden ve dosyası halen yargıtay ceza daireleri kurulu'nda olan sevgili arkadaşım pınar selek var.
toplantıyla ilgili ayrıntılı bilgiyi http://www.gathering-in-istanbul.net adresinden edinmek mümkün.
herkesi orada olmaya çağırıyorum. keşke toplantı şimdi artık pek çok yerde yapıldığı gibi netten de izlenebilir olsaydı. belki sevgili şanar bir sonraki buluşmada bunu da gerçekleştirir.
tüm emeği geçenlerin ellerine, akıllarına ve yüreklerine sağlık diyorum. (ms/ekn)
(1) hugh lafolette "kişisel ilişkiler, sevgi, kimlik, ahlâk", çeviren: ferma lekesizalın, ayrıntı yayınları, 1999, s: 269
(2) john dewey, "human nature and conduct" carbondale, ıl; southern ıllinois university press