Süreç ekseninde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 12. toplantısını 24 Eylül’de düşünce kuruluşları ile gerçekleştirdi.
Toplantıda hem güncel hem tarihsel bağlamda çok önemli tespitler yapıldı, denebilir.
İktidara yakınlığı ile bilinen, yerli ve millî dile yakın içerikler üreten bazı kurumlar ile Kürt sahasını çalışan kurumların karşılıklı tezlerini dinlemek, okumak bile öğretici oldu. Sonuç olarak, aşağıdan perspektif ile yukarıdan perspektifler bir tür dengeye kavuştu denebilir.
Toplantıda sunum yapan kurumlar şunlardı: Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), Rawest Araştırma, Kürt Çalışmaları Merkezi (KSC), Ekopolitik Kültür, Eğitim ve Araştırma Vakfı (EKEAV), Ankara Enstitüsü, Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAHAM), Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM), GENAR – Araştırma, Eğitim, Danışmanlık.
Bu araştırmalarda öne çıkan önemli detayları sunup, kısa bir genel değerlendirme ile toparlayabiliriz.
SETA’nın sunumu
- Mevcut durumda barışa ulaşmak için mutlaka değerlendirilmesi gereken bir “stratejik fırsat penceresi” bulunuyor. Bunu kaçırmamak gerek.
- Geçici çözümler değil, kapsamlı ve titizlikle tasarlanmış bir çerçeve gerekiyor. (Bahsettiği çerçeve, devlet merkezli bir mimari ve çerçevedir.)
- Çözüm süreci için yedi derinlikli adımın olduğu bir model gerekiyor.
Bunlar: 1) Hukuki, 2) Siyasi, 3) Güvenlik, 4) Kurumsal, 5) Ekonomik, 6) Normatif ve 7) Jeopolitik. - Devlet öncülüğünde birden fazla alanda süreci yönetecek ‘daha kapsamlı ve dayanıklı bir barış mimarisi’ne ihtiyaç var.
- Silah bırakanların statüsü, cezai yaptırımlar gibi mekanizmalar açık biçimde belirlenirse kamuoyunda güven artar.
- Ortak bir kardeşlik anlatısı inşa etmek, sürece hem siyasi hem toplumsal derinlik kazandırabilir.
- (Yaptıkları araştırma sonuçlarına göre) Halkın yüzde 81,7’si güvenlik tedbirlerinin devamını istiyor.
- (Sürecin bölgesel konteksti) 2012’den beri fiilen var olan özerk yönetim istikrarsızlık ve dış bağımlılık üretiyor. 10 Mart 2025’te Merkezi Şam hükümet anlaşması ise istikrar sağlıyor. Bu anlamda Suriye’de merkezi çözümü desteklemek, buraya da olumlu etki edecektir.
- Sürece ilişkin öngörüleri (SETA olarak) pozitif.
- Kapsamlı yasal ve kurumsal düzenlemelerle süreç başarılı olabilir.
DİTAM’ın sunumu
- Sürecin hukuki altyapı ve toplumsal uzlaşı inşası üzerine konuşmak gerekiyor.
- Tabulardan değil yeni dönemin avantajlarına odaklanmak gerekiyor.
- Mevcut çözümsüzlük yüzyıldır ülkeye kaybettiriyor. Çözüm yalnızca Kürtlerin değil tüm Türkiye’nin birikmiş problemlerine çözüm potansiyeli sunuyor. Bu bağlamda Türkiye toplumunu ikna etme ve adalet duygusu tesis etme görevi ortada duruyor. Buna yoğunlaşmak lazım.
- Çözüm için ikna edilmesi gereken kesim Türkler, adalet duygusunun sağlanmasıyla ilgili muhatap Kürtlerdir.
- “Ortak faydaya” odaklanmak gerek. Çözüm süreci bölgedeki ekonomik, sosyal ve uluslararası alandaki sorunlara tedbir olup, kalkınma ve refahı da getirecektir.
- Komisyonun yoğunlaşması gereken üç temel alan var: 1) Hukuki altyapı 2) Toplumsal rıza üretme 3) Adalet mekanizmaları oluşturma.
- Tarihsel önyargılar kırılırsa destek büyür.
- Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün etkileri en fazla günlük yaşamda da gözlenebilir. Ekonomik eşitsizlikler üzerinden okunabilir tüm süreçler.
RAWEST’in sunumu
- Kürt toplumunun sosyolojik dönüşümüne odaklanmak gerek. 1990’lardan bu yana Kürtlerde büyük bir sosyolojik değişim yaşanıyor ve bu değişimin zorunlu olarak çözümü dayatıyor.
- Kürtler kimliklerini koruyarak Türkiye’nin parçası olmak istiyorlar. Türkiyelilik tartışmaları Kürtlerin Türkiye’ye aidiyetini zayıflatmıyor. Bunu Kürtlük bilinci ile yapma talepleri var. (Sunumda öne çıkan tespit bu.)
- Sürece büyük bir destek var; ama güven sorunu bulunuyor. Bundan ötürü de “keşke olsa” ruh hali belirgin olarak açığa çıkıyor.
- Güvenin pekişmesi, somut ve kalıcı adımların atılmasına paralel olur.
- Kürt toplumunda yaygın bir kanı: Mevcut sürecin demokratik karakteri dış jeopolitik ve güvenlik kaygıları tarafından yönlendiriliyor.
KSC’nin sunumu
- Genç Kürt nüfusu, hızlı kentleşme ve eğitimle dönüşüyor. Araştırmalarına göre, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin yüzde 80’i Kürt kimliğini güçlü bir biçimde benimsiyor.
- Aidiyet hissi artıyor. Ölçümlere göre iki yıl içinde Türkiyelilik hissi yüzde 52’den yüzde 65’e yükselmiş.
- Diğer yandan eşitlik ve aidiyet eksikliği büyük bir başlık. Çünkü Kürtlerin sadece üçte biri kendisini Türklerle eşit görüyor; dörtte üçünün ayrımcılık deneyimi bulunuyor.
- Sürecin öncelikli hedefi eşitsizlik duygusunu ortadan kaldırmak olmalı.
- Kimlik, kültür ve yerel yönetimler gibi konularında anayasal düzenlemelerle güven ortamı sağlanabilir.
- Komisyon başkanı ve heyeti Amedspor maçına gidebilmeli.
Ekopolitik’in sunumu
- Abdullah Öcalan, yeni kavramlar üretiyor ve bu kavramlar barışa katkı sağlayabilir. Öcalan’ın “Demokratik ulus”, “konfederal entegrasyon” ve KCK ile bağdaştırdığı kavramları yanında ne yazık ki bizim Türk ya da demokrat Kürt aydınları olarak üretebildiğimiz paradigmalar, kavramlar yok. Bu, belli bir alanda boşluk oluşturmaktadır. Bu kavramların yanında anlaşılabilecek şekilde gene barışa hizmet edebilecek Türk ve Kürt aydınlar, ortak kavramlar üretmelidir. Bu konuda, gerekiyorsa bu kavramlara ilaveten ayrı bir çalışma yapılmalıdır.
- Kürt sorunu veya demokrasi kavramlarından kaçınıp “Terörsüz Türkiye” söylemine sığınmak doğru değil.
- Topluluklar arası anlayışı teşvik etmede ve uzun süredir devam eden önyargıları ortadan kaldırmada eğitim sisteminin dönüştürücü rolü bulunmaktadır.
- Kobanî ve Erbil’deki gelişmeler, Türkiye’nin iç ve dış geleceğini doğrudan etkiler.
- PKK’nin silah bırakma haberleri teknik başarı sağlayabilir; ancak siyasi tasfiye veya olağanüstü hâller sınır güvenliğini etkileyebilir. Son 20 yılda cesur adımlar atıldı. Ancak ortak aidiyet bağları güçlenmeli, kültürel zenginlik ve etnik çeşitlilik ortak aidiyeti pekiştirmeli.
- Sivil toplum sürece dahil edilmeli, duygusal deşarj alanları açılmalı, İran, Irak ve Suriye’deki akraba Kürtlerle kültürel bağlar sağlanmalı, ortak hikâyelerin drama ve yayınlarla işlenmeli.
- Türkiye’nin demokratikleşmesi bölge için örnek teşkil edecektir.
(Yazının ikinci bölümünde Ankara Enstitüsü, SAHAM, TEPAV, ORSAM ve GENAR’ın sunumlarına yer vereceğim.)
(ÖA/TY)







