Belgeselin başındaDürzî inancına sahip insanların yaşadıkları ülkeye sadakatlerinin tam olduğu belirtiliyor. Dürzî cemaatinin varolduğu ülkelerden İsrail'de, Savunma Bakanlığı bünyesinde çalışan Dürzî görevlilerin çokluğundan da haberdar oluyoruz.
Oysa Ölüm Sebebi (Cause of Death) adlı filmin mevzusu bu olumlu tabloyla tezat oluşturan bir dinamiği işaret ediyor.
Bir “terörist” tarafından öldürüldüğü iddia edilen polis teşkilatı çalışanı Dürzî Salim Barakat cinayetinin gerçek sorumlusu acaba kimdi?
Emniyet yetkililerinin gerçeği örtbas etmek için giriştikleri olası çabanın arkasında hangi sebepler vardı?
Salim Barakat kahraman mertebesine yükselmemiş olsa, baskıcı İsrail rejiminde mevzubahis dosyaya yönelik bir inceleme gerçekleştirilip çetrefilli dinamik hakkında rahatlıkla bir belgesel çekilebilir miydi?
Yönetmenliğini Ramy A. Katz'ın üstlendiği 79 dakikalık İsrail yapımı film, ülkede Arap olarak “damgalanmış” insanların önyargılara nasıl kurban edilebildiğini bir kez daha gözümüze sokuyor. Amsterdam'da 14-25 Kasım tarihleri arasında düzenlenen uluslararası belgesel film festivali IDFA'nın programında dikkat çeken yapım, daha önce etkinlikte ödül almış Tali Shemesh ve Asaf Sudry'ye ait Terminal'de Ölüm (Death at the Terminal) adlı başyapıtı hatırlatsa da yanında zayıf kalıyor. Geçtiğimiz aylarda Kudüs Uluslararası Film Festivalinin belgesel yarışmasında yer almış olan film, araştırmacı-gazetecilik tavrına sakince yaslanarak İsrail toplumunu kemirmekte olan ırkçılık meselesine ilgimizi yoğunlaştırmayı yine de başarıyor.
Sevilen polis Salim Barakat
2002 yılında 33 yaşındaki Salim Barakat Tel Aviv'de bir restoranın müşterilerine ateş açmakta olan bir saldırgana müdahale etmiş, fakat cesurca giriştiği bu çabanın bedelini hayatıyla ödemişti.
Hadisenin üstünden yıllar geçmiş olmasına rağmen Salim'in ölümü hakkında yapılan resmî açıklamalar ailesini tatmin etmekten hâlâ çok uzaktır. Salim'in kardeşi Jamal mevzuyu deşmeye başlar ve sözkonusu araştırma, Salim'i bir kahraman olarak bağırlarına basmış olan emniyet yetkililerini görünürde rahatsız etmez.
Oysa birçok ipucu, tanıklıklara dayanan bazı gizli itiraflar, cinayet anında polis telsizinden yapılan ses kayıtları, suçu işleyen esas kişinin bilinçli olarak gizlendiğine işaret etmektedir.
Polis teşkilatı Salim'in anısına sadakatle bağlı olduğundan her sene öldürüldüğü yerde saygı duruşu töreniyle onu hatırlamaktadır. Vefalı Jamal da sözkonusu anmalara düzenli olarak katılıp Salim'in mesai arkadaşlarına duyduğu kardeşlik duygularını her vesileyle dile getirir, ama içini kurt kemirmeye devam etmektedir.
İlk tıbbi raporu yazan doktorun ifade ettikleri sonraki raporlarla niye örtüşmemektedir?
Otopsi layıkıyla yapılmış mıdır, hiç mi yapılmamıştır?
Dosyada bulunması gereken röntgen filmi levhası neden ortadan kaybolmuştur?
Boğazına bıçak saplanarak öldürüldüğü iddia edilen Salim kurşunlanarak mı katledilmiştir?
Nefretin yol açtığı felaketler
Ölüm Sebebi adlı film, adaletsiz icraatı dünya çapında öfkeye sebep olan İsrail yönetimini eleştirebilen, sisteme ve milliyetçi bakış açısına muhalif bir belgesel. Gerçekleri saptırdıkları ileri sürülen üst düzey emniyet görevlilerine yönelik tenkit bir yana, kutuplaşmış İsrail toplumundaki nefret, önyargı ve ırkçılık bir kez daha karşımıza dikilmiş vaziyette.
Belgeseli izlerken İsrail'de bir azınlık olarak Dürzî kimliği taşımanın her hâlükârda kolay olmadığı hissediliyor; ne kadar vefalı oldukları bilindiğinden Yahudi dininin esas kabul edilmek istendiği diyarda onlara hoşgörüyle yaklaşıldığı duygusuna da bir şekilde kapılabiliyoruz.
Belgeselde izlediğimiz kadarıyla polis teşkilatının Salim'e, ailesine ve cemaatine itimatı sonsuzdur fakat kötü bir imaj vermemek için "beyaz bir yalan" söylemenin emniyet yetkilileri için pek de zararı yok gibidir. Meselenin mühim tarafı, koyu tenli olduğu için bir an için terörist sanılmış olan Salim'in bir kaza kurşununa kurban gittiğini kamufle etmektir.
Nefret, öfke ve şiddet girdabına kendini kaptırmış güruhların ve kötücül enerjilerinden nemalananların varlığını açıkça itiraf etmek kolay değildir tabii ki; bir de halkın zıvanadan çıktığını resmen kabul etmek, arzu edilmeme ihtimali gayet yüksek bazı dinamiklerin kontrolsüzce gelişmesine zemin hazırlamak anlamına gelebilir!
Filmin sonunda her ne kadar emniyet güçleri ve adli tıp yetkilileri belgeseli yeterince tarafsız bulmadıklarını ilan etseler de tüm dünyada yükselen ırkçılık trendi, buna bağlı olarak şiddet, istemli veya istemsiz şekilde bu dinamiğin sonucu olarak ortaya çıkan geri dönüşü olmayan vakalar hepimizin derdi haline gelmiş vaziyette. Ne de olsa gezegenin tüm köşelerinde Dürzî muamelesi görebilen azınlık fertleri ve onlarla özdeşleştirilenler günah keçisi misali her an kurban edilmeye aday gibi görünüyor… (MT/AS)