Latife Tekin’in “Sevgili Arsız Ölüm” romanından uyarlanan, Hakan Emre Ünal ile Nezaket Erden’in uyarladığı, Hakan Emre Ünal’ın yönettiği “Sevgili Arsız Ölüm Dimrit”te Nezaket Erden oynamış. Oyun Seyyar Sahne tarafından sahnelenip Tiyatro Medresesi yapımı olarak karşımıza çıkıyor.
1983 yılında ilk kez yayınlanan, benim lisede ilk kez okuduğum “Sevgili Arsız Ölüm”ü oyun öncesi hafızamı tazelemek için tekrar okudum. Okudum demek yetmez, su gibi içtim ve Latife Tekin’in diline; dilindeki sadeliğe, kıvraklığa, samimiyete, bizdenliğe ve bana çocukluğumu anımsatan hallerine bir kez daha bayıldım. Hatta sanırım ilk okumamdan daha fazla bayıldım.
Aynı zamanda iyi kitapların, filmleşmesi ve oyunlaştırılması konusunda pek memnuniyetsiz biri olarak da gitmeyi planladığım oyun için endişelendim. Ancak oyunu izledikten sonra bu endişemden eser kalmadı, anlatıcı dilinden yazılan romanı karakter üzerinden anlatan Nezaket Erden’e hayran oldum.
Köyden şehre göç hikâyesi
Kitap, Huvat Aktaş’ın Alacüvek Köyü’ne geri gelişi ile başlar. Şehre gidip çalışıp, köye zaman zaman dönen Huvat köye her gelişinde yeni bir şey getirmektedir. Otobüs, radyo, tulumba, daha neler neler derken bir gün bembeyaz bir kadın getirir; Atiye. Atiye Huvat’ın karısıdır, köye yerleşir, Alacüvekli’den daha Alacüvekli olur. Tüm köylü kadınların yaptığı işleri onlardan daha iyi yapar. Ardı ardına Nuğber’i, Halit’i, Seyit’i, Dimrit’i ve Mahmut’u doğurur. Hep birlikte şehre yerleşirler.
Oyun ise Dirmit’in sahnede yere yatmış, Allah’a ona uyku vermesi için dua etmesi ile başlar. Ama Allah ona uyku vermez. Yanında “kepçe” diye seslendiği saksı çiçeği ile konuşmaya başlar ve onunla köyüne bir hayal gezisine çıkar, orada eski arkadaşı tulumbayı bulur. Sonra tulumbaya köyden şehre gittiklerinden sonra başlarından geçenleri anlatmaya başlar.
Köye yeni icatlar getirmeyi seven babası Huvat, şehre gidince iş güç tutunamayıp şalvar giymiş, yeşil kitaba düşmüş. Okuduğu yeşil kitaptan kafasını kaldırmaz olmuş. Büyük abisi Halit’in köyde evlendiği Zekiye yengesini beğenmeyip kendi suretinin güzelliğine düşmüş, kolunun altına aldığı T cetveli ile mühendis mühendis dolaşmış, alay konusu olmuş, iş güç tutunamamış. Zekiye yengesi Halit abisinin çevresinde dört dönmüş, söze düşmüş, hiç susmamış. Seyit abisi kaynaktan gözleri çipil çipil olmuş, hastalanıp yataklara düşmüş, kalktığında mafyacı olmuş, ardından kardeşleriyle Üçler şirketini kurmaya düşlemiş. O da olmamış. Ablası Nuğber sevdaya düşmüş, sevda acısı çekmiş, cam önlerinde sabahlamış. Kardeşi Mahmut’u okula vermişler, kaçmış, terziye vermişler kaçmış, perdeciye vermişler kaçmış, sonunda Bil Kid olmuş.
Annesi Atiye ise oğullarının, kocasının iş tutması, Nuğber’in kısmetinin çıkması, Dirmit’e bulaşan cinlerin onu bırakması için dualar okumaya devam etmiş.
“Anan değil, baban değil, boşla gitsin”
Dirmit ailenin tek okumuşu olmayı başarmış. Ancak bu süreç çok da kolay olmamış. Yarı deli yarı akıllı ama illa da inatçı, illa da direngen, terbiyesi için abilerinin babaları ile yarıştığı Dirmit yasaklara boyun eğmemiş. Her yasaktan sonra kendisini de söylediği gibi; “Durur muyum? Durmadım!” diyerek başka bir uğraş bulmuş. Radyoya merak salmış, radyoyu kırmışlar! Voleybola merak salmış, topu kesmişler. Arkadaşı Aysun’a düşmüş, görüşmesini yasaklamışlar. Dansa sarmış, yasaklamışlar. Şiire merak salmış, yasak! Sokak, yasak! Her seferinde annesinin Dirmit’in cinler derneğindeki bir faaliyeti sonucu bunu yaptığını söylemesine, her seferinde “genç kız bu işlerle bu kadar çok uğraşır mı, anan değil baban değil, boşla gitsin” demesine direnebileceği kadar direnir. Ve her seferinde yeni bir uğraş bulur kendine. Bir süre sonra annesini aşmanın yolunun, eşyasız bir şeyle ilgilenmekten geçtiğine inanan Dirmit, kara nokta oyununu bulur. Gözünü kapatıp önüne gelen kara noktaların her birini açıp açıp yeni hayatlar, yeni dünyalar bulur. Ama kara delik oyunu bile yasaklanır.
Orta sınıf ahlakına direnen Dirmit
Sevgili Arsız Ölüm, Dirmit ve ailesinin köyden büyük şehre gelişi sonrası, orta- alt sınıf aile bireylerinin, her birinin kendince tutunma(!) hikâyesini sahneye aktarıyor. Kitapta tüm bir aileyi ve olayları, anlatıcının dilinden, oyunda ise Dirmit’in bir gece her şeyi tulumbaya anlatması üzerinden izliyoruz. Dirmit’in büyükşehirdeki ataerkil ailesine, topluma, orta sınıf ahlakına karşı inatla direniş noktalarını, hikâyelerini Nezaket Erden’in ağzından, vücut dilinden, mimiklerinden, sesinin tonundan, gülüşünden, gözyaşından içimize çekiyoruz. Dirmit’in kitap okumak, şiir yazmak için, sokakla, denizle, yıldızla, kuşkuş otu ile, Aysun kızla arkadaş olmak, dertleşebilmek için verdiği mücadeleyi onunla birlikte yaşıyoruz. Yolda düşmesin diye yüreğini tutan Dirmit’in direnişinin devamını saygıyla ve umutla bekliyoruz.
Muhteşem bir performans, muhteşem uyarlama
Bu kadar çok katmanlı, çok karakterli bir hikâyeyi, çok yalın ama derinlikli, etkileyici şekilde Hakan Emre Ünal’la uyarlayan ve onun yönetiminde tek başına oynayan Nezaket Erden, oyun boyunca yanında bir saksı çiçeği ile tamamen boş, dekorsuz bir sahnede karşımızda yer alıyor. Latife Tekin’in yoğun, kalabalık, yer yer dramatik, yer yer eğlenceli dünyasını inanılmaz etkileyici bir performansla gözler önüne seriyor. 90 dakikalık oyun boyunca Erden’in muhteşem gösterisi kâh gözlerimizi dolduruyor, kâh kahkahalar attırıyor.
“Sevgili Arsız Ölüm Dirmit” Nezaket Erden’in Kadis Has Üniversitesi Oyunculuk Programı’nda yüksek lisans bitirme projesi imiş. Geçen sezon birkaç oyun oynadıktan sonra bu sezon yine sahnelerde. Oyunu izlediğim gün yani 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde Tiyatro Eleştirmenleri Birliği En İyi Kadın Oyuncu ödülüne hak kazandığı açıklanan Nezaket Erden, umuyor ve sanıyorum ki bu yılın birçok ödülünü silip süpürecek.
“Sevgili Arsız Ölüm Dirmit” bu sezonun en kaçmaz oyunlarının başında yer alıyor. (ŞA)
Künye |
Yazan: Latife Tekin Metni Düzenleyen ve Oynayan: Nezaket Erden Metni Düzenleyen ve Yöneten: Hakan Emre Ünal Reji Danışmanı: Celal Mordeniz Proje Danışmanı: Zeynep Günsur Yüceil Afiş Çizim: Perim Işisağ Afiş ve Broşür Tasarım: Kutay Yaşar Teköz |