Şarkılarla dünyayı değiştirmek mümkün mü? Kolay değil elbet, ama en azından hepimizin dünyasını değiştiren müzisyenler vardır. Bu yazıyı, böyle birini anlatma hevsiyle yazıyorum: Şeyh İmam! Onu epey geç keşfettim, ama 30-40 yıl önce besteleyip söylediği şarkıları dinlemeye başladıktan sonra -dünyaya değilse bile- Mısır’a, Arap Devrimine ve politik müziğe bakışım değişti diyebilirim.
Adı ‘şeyh’ soyadı ‘imam’ olan birinden bunu ummayabilirsiniz belki, lakin ismini ilk kez duyanların zihninde uyandıracağı çağrışımlardan çok daha farklı bir politik kimliğe sahip, Şeyh İmam. Görmeyen gözleriyle dünyayı hepimizden daha iyi gözlemlemiş, ezenlere karşı ezilenlerin sesi olmuş, baskılara zindanlara meydan okumuş devrimci bir müzisyen... Mısır’ın Victor Jara’sı diyebileceğimiz bir kültür gerillası!
Marx’ın sınıf teorisini bir şarkıyla özetlemek isteseydik eğer, onun “Huma Min W’ihna Min” (Onlar Kim Biz Kimiz) adlı parçasından daha iyisini bulamayız. “Onlar kim, biz kimiz? / Onlar amirler ve sultanlar / Mülk ve hakimiyet onlarda / Bizse hükmedilen yoksullar / Onlar son moda giyinir / Biz yedi kişi tek odayı paylaşırız / Onlar uçakla gidip gelir / Biz otobüslerde can veririz / Onlar güvercin etiyle beslenir / Bizim bakladan midemiz ekşir...” şeklinde sürüp giden, sömürenle sömürüleni ezenle ezileni en yalın sözcüklerle tasvir eden, Ahmet Arif’in ‘Tanı bunları, tanı da büyü’ şiiri tadında olağanüstü bir şarkı...
Asıl ismi İmam Mohammed Ahmed İsa olan Şeyh İmam (1918-1995), Mısır’ın yoksul bir köyünde doğmuş, daha bebekken hastalıktan gözlerini kaybetmiş, genç yaşta Kur’an’ı hatmetmiş, ardından Kahire’ye göç ederek müzikle tanışmış ve önemli bir bestekardan dersler almış. Yıllarca düğünlerde çalarak geçimini sağladıktan sonra 1962’de şair Ahmed Fuad Negm’le bir araya gelmesi müzik hayatının dönüm noktası olur, onyıllarca sürecek bu verimli işbirliği boyunca Şeyh İmam’ın sesi Negm’in yazdığı şiirlere hayat verir. Ezilenlerin yanında saf tutan ikilinin keskin bir mizah ve yergi içeren politik şarkıları dilden dile dolaşır. Bunun bedeli de ağır olur, sık sık hapse girip çıkarlar, konser vermeleri, eserlerinin radyoda çalınması yasaklanır. Yine de evlerde gizlice düzenlenen dinletilerde kasetlere kaydedilen şarkıların elden ele yayılmasıyla inanılmaz bir popülerlik kazanırlar, tüm yasaklara rağmen Mısır’da ve Arap dünyasında neredeyse birer halk kahramanına dönüşürler. Düşünün ki Şeyh İmam’ın stüdyoda kaydedilmiş tek bir albümü dahi yok, ama şarkılarını herkes biliyor! Bilinen (ülkesinde yasaklı olduğu için hepsi yurtdışında verilmiş) bir kaç büyük konseri dışında, tüm müzikal mirası evlerde yapılmış çoğaltılarak ülke sınırları dışına kadar ulaşmış amatör kayıtlardan ibaret. Bugün sadece Mısır’da değil, Tunus’a da gitseniz bindiğiniz taksiden oturduğunuz cafe’ye kadar Şeyh İmam’ın sesini her ortamda duyabilirsiniz, bu kayıtlar sayesinde.
1968 deyince aklımıza Paris gelir, Prag gelir ama nedense benzer bir öğrenci hareketinin Arap coğrafyasında mesela Kahire’de de yaşandığı pek hatırlanmaz. Oysa Batıda Vietnam yüzünden ABD’ye karşı biriken tepkinin bir benzeri, Arap dünyasında özellikle 1967 hezimetinden sonra İsrail’e yönelmiş, o zaman da öğrenciler Tahrir’i doldurarak Mısır devletinin İsraille yakınlaşmasına karşı isyan bayrağını yükseltmişlerdi. Şeyh Imam ve Negm de, o dönemde ilk halka açık konserini meydanda vermiş ve öğrenci hareketinin bir parçası olmuştu.
Uzun lafın kısası, Arap Devrimi 2010 sonlarında bir seyyar satıcının kendini yakmasıyla parladı belki ama onunla başlamadı, ne de facebook ve twitter üzerinden bir gecede örgütlendi. Arap dünyasındaki devrimci direnişin ateşi, zaman zaman zayıflasa da hiç bir zaman küllenmedi. Mısır’da 1919’daki köylü ayaklanmasından 70’lerin öğrenci hareketlerine, Filistin’deki birinci ve ikinci intifadadan 90’larda Mübarek’e karşı örgütlenen Kefaya (Yeter) hareketine kadar uzun bir zincirin son halkasıydı, 2011 devrimleri.
Şey İmam’ın şarkıları da bu zincirin müzikle örülmüş en sağlam bölümlerinden biri. Che Guevara’nın ardından yaktığı ağıtı her dinlediğimde, cinayet daha dün işlenmiş gibi tüylerim diken diken olur. “Guevara öldü / Guevara öldü / Radyoda son haber olarak geçtiler / Guevara öldü...” diye başlar şarkıya, devamında Che’nin son nefesini vermeden önce neler yaşamış olabileceğini canlandırmaya çalışır. “Kurşunun acısıyla bir ah demiştir / Kim bilir son nefesi bir veda cümlesiydi belki / Milyonlarca ihtimal... / Ama kesin olan bir şey var / Guevara öldü / Guevara öldü...” O uğursuz nakarat şarkı boyunca tekrarlanır: Guevara öldü!
Che’nin kökten değiştirmeye çalıştığı bu lanet dünyaya udu ve sesiyle meydan okuyan Şeyh İmam, âmâ gözleriyle biz hakiki körlere yol göstermeye devam ediyor. (NS/AS)
---
Meraklısına not: Şeyh İmam ve yoldaşlarının şarkılarını, her Cumartesi 16:00’da Açık Radyo’da “Huma Min W’ihna Min/Onlar Kim Biz Kimiz: Arap Devrimi ve Müzik” adlı programda çalıyoruz. Geçmiş programlar şu blogtan dinlenebilir.