Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'de bu sene 13 - 20 Haziran tarihleri arasında kısmen online olarak tertiplenen Uluslararası Belgesel Film Festivali ZagrebDox sona erdi.
2005 yılından itibaren düzenlenmekte olan etkinlikte bu yıl seyirci ödülünü dünyanın birçok diyarından aşk ve evlilik hikâyelerini gayet renkli şekilde yansıtan "Dünyada Aşk" (Love Around the World) filmi aldı. Yönetmenliğini Anđela ve Davor Rostuhar çiftinin gerçekleştirdiği belgesel, geleneksel ilişkilerden açık evliliklere, bir erkeğin birden fazla kadınla evli olduğu izdivaçlardan bir kadının iki erkek kardeşle beraber mutlu bir evlilik sürdürmesine kadar farklı birliktelikleri irdeliyor.
Drone çekimleri en başta olmak üzere popüler anlatım dilinin birçok klişesini kullanmış olsa da "Dünyada Aşk" seyirciyi kısa sürede avucunun içine alıp zevkli ve eğlenceli olduğu kadar duygusal bir maceraya sürüklüyor.
Festivalde yer alan birçok yarışmalı bölümden biri, Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu FIPRESCI'nin de değerlendirdiği Bölgesel Yarışma'ydı (Regional Competition). Türkiye'den Ruggero Calich, Kanada'dan Justine Smith ve Danimarka'dan Steffen Moestrup'tan müteşekkil jüri, sınır ve mültecilik mevzusunu layıkıyla irdeleyen "The Wire" (Tel) filmine ödül verdi. Tiha Gudac'ın yönettiği belgesel, Slovenya ile Hırvatistan arasında tekrar yaratılmak istenen hududun yerel halklar tarafından aslında istenmediğine dikkat çekiyor. Avrupa'da yükselişteki milliyetçi ve ırkçı kesime rağmen sosyalist kökenli diyarda bir kesim vatandaş, sağduyularını konuşturarak insanlığın ölmediğini kanıtlamaya çalışıyor. Kendine has, estetik bir dille yansıtılan dinamik, mültecilerin duygu ve tecrübelerinin genelde üst sesle aktarılması sayesinde daha da çarpıcı hale geliyor.
Bölgesel Yarışma'da ZagrebDox jürisinin ödüle layık gördüğü belgesel ise "My Uncle Tudor" (Eniştem Tudor) oldu.
Filmin 9 yaş civarında tacize uğramış yönetmeni Olga Lucovnicova gayet zarif bir sinema diliyle bizi mazisine sürüklerken eniştesinin yüzsüzlüğü ve vurdumduymazlığıyla da karşılaştırıyor. Tudor tecavüz etmediği için tacizin çok da önemsenecek bir şey olmadığını iddia ederken dine sığınarak günahının affedilir olduğuna dair sabit fikrinde inat ediyor.
Olayların gerçekleşmiş olduğu Moldova'daki kır evinin birbirinden huzur verici görüntüleriyle tezat oluşturan çocukluk anıları seyirciyi sarsıyor, teyze en başta olmak üzere mevzunun aslında az çok farkında olanların ataerkil bir düzende yaşamaktan dolayı konuşamadıkları ve yine dualara sığınarak Tanrı'dan anlayış bekledikleri anlaşılıyor.
Festivalin Genç Jürisi futbol hakemi Fedayi San hakkındaki "Oyun" (Das Spiel/The Game) filmini ödüle layık gördü. Roman Hodel'ın yönettiği film VAR sistemine intiba ederken bir hakemin karşılaşabildiği problemler dışında Anadolu kökenli bir aileden gelen San'ın kişisel olarak nelerle mücadele etmek zorunda kaldığını da layıkıyla aktarıyor.
ZagrebDox'un uluslararası yarışma bölümünde yer alan eserler arasından Salomé Jashi'nin "Bahçeyi Islah Etmek" (Taming the Garden) başlıklı eseri, ayrıca Natalija Yefimkina imzalı "Garaj Ahalisi" (Garage People) daha önce gezegenin muhtelif festivallerine katılmış filmler.
Yönetmenliğini Bryan Fogel'ın üstlendiği "Muhalif" (The Dissident) başlıklı belgesel İstanbul'da öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın açıklığa bir türlü kavuşmadığı için dünya gündeminden de düşmeyen cinayetine eğiliyor. Sansasyonel televizyon belgeseli dilini benimsemiş olmasına rağmen film fazlasıyla karanlık cinayete bir nebze de olsa ışık tutuyor.
Sis perdesi bir türlü aralanamazken Türkiye makamlarının olaya katkısı da sorgulanmaya devam ediliyor.
Festivalin ağır toplarından Ai Weiwei'nin "Corona Diyarı" (Coronation) başlıklı belgeseliyle dünyanın başka memleketlerinde olduğu gibi Çin'de de pandeminin aslında yansıtıldığı gibi kontrol edilemediği ve birçok insana inanılmaz haksızlıklar yapıldığı ortalığa saçılıyor.
Çin'in baskı altında tuttuğu dinamiklerden Hong Kong'taki direniş de ZagrebDox'ta yer aldı. "Kırmızı Tuğla Duvarın İçinde" (Inside the Red Brick Wall) belgeselinde imza Hong Kong Belgesel Sinemacıları'na ait.
Hong Kong'un Çin'e bağlanmasıyla günbegün otonomileri ellerinden alınmak istenen şehir ahalisinin ve bilhassa üniversite öğrencilerinin mücadeleleri duraksamadan sürüyor.
Başka ülkelerde olduğu gibi, polisler en başta olmak üzere güvenlik kuvvetleri ve faşizan otorite temsilcileri kaba kuvvetle özgürlük taleplerini bastırmaya ve vatandaşın demokratik haklarını yok saymaya endekslenmiş sanki!
Festivalde yer alan bir diğer çarpıcı eser Sovyetler Birliği'nin dağılmasında büyük rolü olan Gorbaçov'a odaklanıyor. Geçen yıllarda Werner Herzog'un çektiği, eski Sovyet liderine ilişkin röportaj-filmin ardından Vitaly Mansky çıtayı yükseltiyor.
Rusya'nın kasvetli atmosferini Gorbaçov'a tahsis edilmiş villanın katkısıyla özümserken muhteşem ışık yönetimi sayesinde gözlerimiz de bayram ediyor.
Tecrübeli sinemacı memleketinin mazisi hakkında gayet isabetli sorular sorarken muhalif duruşuyla Gorbaçov'u köşeye sıkıştıran dinamikleri de hatırlatmış oluyor.
"Gorbaçov. Cennet" (Gorbachev.Heaven) başlıklı filmde usta politikacı diplomatik tavrını, ilerleyen yaşına ve bozulmuş sağlığına rağmen epeyce korumayı başarıyor. Kendi memleketinde hain, Batı dünyasında kahraman olarak anılan eski lider her ne kadar Putin taraftarı gibi görünmese de sanki ülkedeki baskı atmosferinden nasibini alıyor; meslektaşına ve bir zamanlar taraf olduğu politik sisteme ihanet etmemek için bazen susmak zorunda bile kalıyor.
Gelecek sene bir başka ZagrebDox'la tekrar buluşmak üzere...
Festivalin genel sonuçları için burayı tıklayın.
(MT/AÖ)