*Fotoğraf: AA.
Türkiye'nin "alevlerle sınavı"nın her seferinde mağlubiyetle sonuçlanan, mağrur söylemlerle oldu bittiye getirilen, geçiştirme literatürüne sahip bir geçmişi vardı.
Bu literatür alkış sesleriyle, her zaman ki gibi siyasallaştırılarak 28 Temmuz-12 Ağustos arasındaki 299 orman yangınında varlığını gösterdi.
Kamu malı olan ormanlar, halkın yardım çığlıkları arasında yok olurken, tüten dumanın isi kullanışlı bir argüman olarak "siyasetin" üzerine sinmişti.
Elbette bu kullanışlı argüman sadece siyasetin üzerine sinmemiş, kamusallığa atıfta bulunarak kendini siyasi labirente köşe taşı yapma çabasıyla siyasetin rotatifi halini alan medyanın üzerine de iz bırakmıştı.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in televizyon yöneticilerine "Yangınları göstermeyin yoksa size en ağır cezayı veririm" mesajı, Halk TV'nin Muğla'nın Marmaris ilçesindeki canlı yayınına "Yanlış şeyler konuştuğunda engelleriz" diyerek saldırılması; FOX TV, Halk TV ve Reuters muhabirlerinin Kemerköy Termik Santrali'ne alınmaması, siyaset ile medya ilişkisinden öte "siyasallaşan medyanın" somutlaşmış haliydi.
"Siyasallaşan" medyanın yenilgisi
28 Temmuz'da başlayan 12 Ağustos 2021 itibariyle Muğla'nın Köyceğiz ilçesindeki yangının da söndürülmesi ile tamamen kontrol altına alınan 299 orman yangını, somutlaşan siyasallaşan medyanın serbest gazetecilik ve yurttaş gazeteciliğinin karşında belirginleşen ilk yenilgisi denilebilir.
Alevlerin dumanı siyasetin ve siyasallaşan medyanın üzerine sinmeden, yangın yerine birçok serbest gazeteci gitmiş haber geçmeye başlamıştı. Bunun yanında sosyal medya aracılığıyla yurttaş gazeteciliği varlığını göstermişti.
Öyle ki, yangınlarla ilgili son gelişmeler, ana akım haber kanalları yerine sosyal medyadaki bilgi akışından alınıyordu.
Bakan Pakdemirli'nin açıklamaları, Emre Kınay ve Şahan Gökbakar'ın sosyal medya yayınlarının gerisinde kalıyordu.
Göz ardı edilemeyecek gerçeklik ise yapılan serbest ve yurttaş gazeteciliğin muhalif siyaseti etkisi altına almış kamuoyunu yaratmayı başarmasıydı.
Burada geçiştirilmemesi gereken soru, "Yangın yerlerinin popüler olmasının bu duruma etkisi ne kadar oldu?".
Öyle ya, Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi (EFFIS) verilerine göre, Türkiye'de 2021'in ocak ile ağustos ayları arasında kül olan ormanlık alan 177 bin 476 hektara ulaşmıştı.
Ve yaşanan sel felaketleri, ana akım sayılan medya tarafından can kayıplarına ve resmi açıklamaların yoğunluğuna göre haberleştiriliyordu.
Gazeteci Murat Yetkin, "Sel ve yangınların içinden Neredeydi bu devlet?" makalesinde bu duruma sınıfsal bir boyutla yaklaştı.
Oysa sorulması gereken, sorulmayarak göz ardı edilen, medyanın mevcut durumuyla ilgili asıl sorulardan biri sorulmamıştı. O soru da, sorulamadıkça sorunsal bir hal alan, sorgulanmaya muhtaç olan yerel medyanın tavrıydı.
İçe kanayan yara: Yerel medya
Yerel medya sorunu, havuz medyasıyla ayyuka çıkan medyada kartelleşme tartışmaları arasında görülmezden gelinerek git gide derinleşen bir hal aldı.
Büyük bir çoğunluğu kopyala, kes, yapıştır haberlerle varlığını sürdürüyor.
Siyasallaşan medyanın "yerel örgütlenmesi"ne dönüştürülmüş yerel basın artık siyasi ve ticari ilişki ağlarını belirleme ve Basın İlan Kurumu üzerinden kazanç elde etme aracına dönüşmüş durumda.
Yerel medyanın da bu dönüşümü ana akım medyadaki gibi tekelleşmeyle sağladığı ise bir gerçek. Yerel medya, tekelleşme sürecini yaygın medyanın aksine daha kolay ve daha sessiz halde tamamladı.
Tekelleşen yerel medya, elde ettiği siyasi ve ekonomik güçle sayıları az olan, yaptığı haberle ayakta durmaya çalışan diğer yerel gazeteler üzerinde görülmez bir baskı unsuru oluştururken haber ajansı aboneliğiyle muhabirlerin istihdam olanaklarıyla birlikte gazeteciliğin etik değerlerini ortadan kaldırdı.
Olay mahali: Dere içi yangını
17 Mart 2021'de sebebi belirlenemeyen bir nedenle başlayan Artvin'in Yusufeli ilçesindeki 200 haneli Dere içi köyü yangınına dair sessizlik ve son yangınlarda Bodrum, Marmaris ve Manavgat'ın popülerliğinin kamuoyunun yaratılmasında sürecindeki tezata dair başka sorularla birlikte bu zıtlık, aynı zamanda tekelleşen yerel medyanın geldiği noktanın açık göstergesi.
Daha önce 1997 ve 2014 yılında yanan Artvin'in Yusufeli ilçesindeki 200 haneli Dere içi köyünde çıkan yangında 35 bina ile 60 civarında hane ve çok sayıda baraka, ahır yanarak kül olmuştu.
Ajans haberiyle yetinildi
18 Mart'ta ana akım diye tabir edilen Korkusuz, Akşam ve Posta gazeteleri yangını birinci sayfaya taşırken, Basın İlan Kurumu'nun resmi sitesine göre Mart ayında Basın İlan Kurumu'ndan ilan alan Artvin'de iki günlük gazetenin sadece biri olayı birinci sayfadan verdi.
Yangını birinci sayfasına taşıyan Gündem Artvin, haberi internet sitesine 18 Mart saat 12:01'de girdi. Haberde ayrıntılara yer verilmemesi ve ajansların geçtiği bilgilerle yetinilmesi yerel gazetecilik anlamında şaşırtıcıydı.
Haberin "ana akım" medyanın 18 Mart'ta dijital kanallarında yayım saatleri ise şöyleydi: NTV 09.46, Hürriyet 08.02, Sözcü ise 09.38.
Tekelleşmenin kaydı
Basın İlan Kurumu'nun resmi sitesine göre Mart ayında ilan alan Artvin'de günlük çıkan gazetelerin aynı imtiyaz sahibi şirkete ait olması, iki gazetenin de yönetim ve basım yerlerinin aynı olması tekelleşen yerel medyanın fotoğrafı gibi kayıtlarda yerini aldı.
Lokomotifi belediyeler
Tek elde toplanan yerel medyanın bu işleyişinde belediyelerin ekonomik açıdan lokomotif halini aldığını, aynı tarihlerde azınlıkta kalan "yerel muhabirler"in Ak Partili Mersin Akdeniz Belediyesi ve CHP'li Adana Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yaptıkları haberler ortaya koydu.
Ak Partili Mersin Akdeniz Belediyesi'nin Basın Yayın Müdürü, belediye meclisinin denetim komisyonunda, 6 siteye 400 bin lira civarında ilan parası ve 30 internet sitesine 90 bin lira ilan parası aktarıldığı söyledi.
Konuyu köşesine taşıyan gazeteci Abidin Yağmur, basın yayın müdürünün "Haberimizi samimiyetle daha çok yayınlayanlara daha çok ilan verildi." dediğini aktardı.
Öte yandan, Çukurova Barış Gazetesi, İYİ Partili Recai Mercimek, "'meclis kararlarının yerel gazetelerde yayınlanması" teklifinin Adana Büyükşehir Belediyesi'nin Başkanı Zeydan Karalar tarafından 13 aydır komisyonlarda bekletildiğini yazdı.
(UK/PT)