Anayasa Mahkemesi, 1963 yılından bu yana 24 siyasi parti hakkında kapatma kararı verdi. 18 parti hakkındaki isteği reddetti. En son Demokratik Toplum Partisi'ni (DTP) kapattı.
Anayasa Mahkemesi (Esas Sayısı: 2007/1 (Siyasi Parti-Kapatma), Karar Sayısı: 2009/4) ve 11.12.2009 tarihli kararı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın 16.11.2007 günlü, (SP.135. Hz. 2007/2 sayılı) iddianamesi ile Demokratik Toplum Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davada; DTP'nin, "eylemleri yanında terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği anlaşıldığından" Anayasa'nın 68. ve 69. maddeleri ile 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 101. ve 103. maddeleri gereğince kapatılmasına oybirliğiyle karar verdi. Karar Resmi Gazetenin 14 Aralık 2009 tarihli 27432 sayılı nüshasında yayımlandı.
Parti tüzel kişiliğinin kararın verildiği 11 Aralık 2009 tarihinde sona ermesine ve bütün mallarının Hazine'ye geçmesine karar verildi. Ayrıca, beyan ve eylemleriyle "parti'nin kapatılmasına neden" olan kurucuları dâhil üyelerinden; Abdulkadir Fırat, Abdullah İsnaç, Ahmet Ay, Ahmet Ertak, Ahmet Türk, Ali Bozan, Ayhan Ayaz, Aydın Budak, Ayhan Karabulut, Aysel Tuğluk, Bedri Fırat, Cemal Kuhak, Deniz Yeşilyurt, Ferhan Türk, Fettah Dadaş, Hacı Üzen, Halit Kahraman, Hatice Adıbelli, Hilmi Aydoğdu, Hüseyin Bektaşoğlu, Hüseyin Kalkan, İbrahim Sunkur, İzzet Belge, Kemal Aktaş, Leyla Zana, Mehmet Salih Sağlam, Mehmet Veysi Dilekçi, Metin Tekçe, Murat Avcı, Murat Daş, Musa Farisioğulları, Mustafa Tuç, Necdet Atalay, Nurettin Demirtaş, Orhan Miroğlu, Sedat Yurttaş ve Selim Sadak'ın Anayasa'nın 69. maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamayacaklar...
Beyan ve eylemleriyle Parti'nin kapatılmasına neden olan Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk'un milletvekilliklerinin Anayasa'nın 84. maddesinin son fıkrası uyarınca gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte sona ermesine karar verildi.
Parti Tüzüğüne göre; DTP, "...demokratik uygarlık çağı değerleri olan özgürlükçü, eşitlikçi adaletçi, barışçı, çoğulcu, katılımcı, çok kültürlü toplumu zenginlik olarak gören ve yenileşmeyi savunan; insan ve toplum odaklı diyalog ve uzlaşıya dayalı, otoriter- merkezi- hiyerarşik siyaset yapma tarzı yerine, demokratik- yerel -yatay işleyişi benimseyen, demokratik iç işleyişi kararlılıkla savunan, barışçıl demokratik siyaseti esas alan, evrensel değerlere sahip çıkan, her türlü ayırımcılığı ve ırkçılığı ret eden, insanlığın özgürleşmesini, cinsler arası eşitlikte gören, bu temelde özgür, demokratik-ekolojik toplumu hedefleyen demokratik özgürlükçü eşitlikçi" sol bir kitle partisidir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise aksi fikirdedir ve kapatılması gerekmektedir. İddianamede, 2005 yılında DTP'nin kurulmasından sonra 2007 yılı Kasım ayı dâhil 141 ayrı başlık altında parti tüzel kişiliğinin ve parti üyelerinin "eylemleri" sayılmıştır. DTP'nin terör örgütü tarafından kurdurulduğu ve yönetildiğine dair bilgiler, gerçekleşen eylemler ve kesinleşmiş mahkeme kararları ile yerel Cumhuriyet Başsavcılıklarında devam eden hazırlık soruşturmaları ve mahkemelerde açılmış bulunan kamu davalarına konu olan ve ayrıca parti üyeleri tarafından gerçekleştirilen eylemler ve sarf edilen beyanlar partinin kapatılması için kanıt olarak gösterilmiştir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin anayasal konular için 1990 yılında kurduğu bağımsız uzmanlardan oluşan bir komisyondur. Venedik Komisyonu, 1998 yılında "Siyasi Partilerin Yasaklanması ve Benzer Yaptırımlar Raporu"nu ve 10-11 Aralık 1999'da "Siyasi Partilerin kapatılması ve Benzer Yaptırımlar Rehberi" adlı raporu kabul etmiştir. Bu raporda kabul edilen ilkeler "Venedik Kriterleri" olarak bilinir.
Örneğin bu ölçütlere göre; üye devletler herkesin, siyasi parti çatısı altında örgütlenme hakkı olduğunu kabul etmelidirler. Bu hak, siyasi görüş sahibi olmayı ve resmi makamların müdahalesi ve sınırlamaları olmaksızın bilgi edinme ve aktarma hakkını da kapsar. Temel kişi hak ve özgürlüklerine siyasi partilerin faaliyetleri yoluyla getirilecek her türlü sınırlama, olağan ve olağanüstü hallerde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası sözleşmelere uygun olmalıdır
Bir siyasi parti tarafından, parti faaliyetlerinde yetkilendirilmemiş kişilerin işlem ve eylemlerinden "siyasi parti" sorumlu değildir. Bir siyasi partinin kapatılmasında orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmalıdır. Aslında kapatma kararı, parti üyelerinin değil, partinin kendisinin işlem ve faaliyetleriyle anayasaya ve kanuna aykırılığı oluşturduğu konusunda yeterli delil bulunması halinde verilebilir.
Parti kapatma "son çare" olarak uygulanmalıdır. Yetkili mercii tarafından siyasi partinin kapatılmasından önce, hükümet ve diğer devlet kurumları, söz konusu ülke koşullarını da dikkate alarak, partinin hür demokratik düzene ve kişi hak ve özgürlükleri için gerçek bir tehlike teşkil edip etmediğini ve eğer ediyorsa bu durumun başkaca bir tedbirle giderilip giderilemeyeceğini değerlendirmelidirler.
En önemli ilkelerden birisi şudur: Siyasi partilerin yasaklanması veya kapatılmaya zorlanması, şiddet kullanılmasını teşvik eden veya anayasada güvence altına alınmış hak ve özgürlükleri ihlal ederek demokratik anayasal düzeni yıkmak amacıyla şiddete başvuran partiler için söz konusu olabilir. Anayasanın değiştirilmesi amacını gütmek tek basına parti kapatma için yeterli bir neden teşkil etmez.
Siyasi partiler, demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmez unsurudur. Bu nedenle ilk kabul edilmesi gereken temel ilke; siyasi partilerin kapatılması koşulları mümkün olduğunca güçleştirilmelidir. Temelli kapatma dışında, başkaca ve daha ölçülü yaptırımlar tercih edilmelidir. Bu nedenle kapatma, "son çare" olmalıdır. İHAM (İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi) kararları dikkate alınmalıdır.
Oybirliği ile verilen Anayasa Mahkemesi kararının "gerekçesi" bu yüzden çok önemlidir. Gerekçenin ne olduğu bilinmiyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı yaptığı açıklamada "terör", "terör örgütü bağlantısı" ve "Venedik Komisyonu" kriterlerinden bahsetti...
Sonuç olarak iki kriteri çok önemsemeliyiz. İlki, siyasi parti tarafından "insan hakları veya demokrasiyi ortadan kaldırma amacı" güdülmedikçe ve ikincisi, eğer bir siyasi partinin şiddet teşviki, "şiddete çağrı niteliğinde eylemleri" yoksa kapatılmamalıdır. Venedik Komisyonu'nun öğretisi budur. Şimdilik, bu karar konusundaki söz bu kadardır. Gerekçeyi gördükten sonra kararı yorumlamak, bilgilendikten sonra eleştirmektir hukukun gereği...(Fİ/EÜ)