Taha Akyol, Milliyet’teki köşesinde diyor ki, “Şu çok açık bir gerçektir: "Kardeşlik duygularına zarar verecek davranışlardan sakınmak", terörle bilfiil mücadele etmek kadar kutsal ve vatani bir görevdir, insani bir icattır.”(31 Ekim)
Pek ala, pek güzel... Kardeşlik duygularını savunmayı öneren Akyol’un gazetesi Milliyet’in aynı günkü manşetine gözatalım; "DTP Özerk Yapı Talep Etti”... Spotla devam edelim: "Diyarbakır'da yapılan toplantının sonuç bildirgesinde, "Her bölgenin kendi rengi ve sembolü olan demokratik özerklik istiyoruz” denildi. Vay bölücüler!...
Bu cümleden çıkarak Güneri Cıvaoğlu’nun köşeyazısına göz atalım: “ İşte... DTP'nin "ayrı bayrak, ayrı meclis, dış politika ve maliye dışında hizmet alanlarıyla sınırlı ortak yönetimi öngören, ayrı hükümet" bildirisi…
1 Mart tezkeresinin reddinden önce böyle bir bildiriyi kim aklından geçirebilirdi?”
Bu ne perhiz bu ne turşu, demezler mi insana?..Kardeşlik duygularını böyle mi koruyacaksınız?
Nedir bu telaş, bu önyargı? Yapılan öneriyi anladınız mı, uzmanlarına yorumlattınız mı? Ne içerdiğini ve içermediğini, neyi andırdığını kavradınız mı?
Önyargı manşetten başlıyor: "DTP Özerk Yapı Talep Etti“... Oysa haberi okuyunca önerinin tek bir bölgeye değil, 20-25 bölgeye ait bir model olduğunu anlıyorsunuz... Ortada sadece Doğu-Güneydoğu’ya özgü bir model önerisi yok... Bildirinin tamamını göremedik ama Milliyet’in aktardığına göre, bir yerlerine şu cümle açıkca yazılmış:
“Bu yapı federalizmi ya da etnisiteye dayalı özerkliği ifade etmez; merkezi yönetimle iller arasında kademelendirilmiş demokratik bir yeni idari takviyedir” ...
Önerinin orijinali
Şimdi sanırsınız ki, bu DTP önerisi, DTP’nin özgün icadıdır: Sıkı durun, önerinin ilham kaynağı AB’ye, oradan da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2003’te hazırladığı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı'na ve onun bir unsuru olan Kalkınma Ajansları modeline dayanıyor. Evet, bölgesel yeniden düzenleme önerisi, bizde pilot bölge İzmir’de uygulanacakken yönetmeliği TMMOB’nin Anayasa’ya aykırılık iddiası ile açtığı dava başvurusu ile iptal edilen Kalkınma Ajansları’na dayanıyor..
Önce DTP’den şu cümleyi okuyalım: "Bu idari modelde ademi merkeziyetçilik işletilerek birbiriyle yoğun bir şekilde sosyokültürel ve ekonomik ilişki içinde bulunan illeri kapsayan ve il genel meclislerine benzer bir şekilde seçimle işbaşına gelen bölgesel bir meclis, merkezi hükümet adına dışişleri, maliye ve savunma hizmetleri ile merkezi ve bölge yönetimlerince birlikte yürütülecek emniyet ve adalet hizmetleri hariç, eğitim, sağlık, kültür, sosyal hizmetler, tarım, denizcilik, sanayi, imar, çevre, turizm, telekomünikasyon, sosyal güvenlik, kadın, gençlik, spor gibi hizmet alanlarından sorumlu olacaktır."
DTP’nin tasarladığı bölgeler, zaten kalkınma ajansları modeli ile ilan edilmiş ve 26 bölgeyi içeriyor:
Bu bölgeleşmeye esas çerçeve ise AKP’nin Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısına dayanıyor: Tasarı, Nisan 2003 başlarında Bakanlar Kurulu gündemine girmiş ve görüşülmüştü.
AKP tasarısı neler öngörüyordu?
Tasarı,
a) Mevcut yönetim sisteminde olmayan yeni bir kademe yaratmakta, "bölge kalkınma ajansı" adıyla 26 bölgesel birim kurmakta; ondan fazla bakanlığın il-ilçe örgütlenmesini kaldırarak bunları il özel idarelerine devretmekte (yerelleşme),
b) Üst kurulları "ilişkili kuruluş" olarak tanımlayarak merkezi yönetim sistemi içine yerleştirmekte; devletin özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklaşa çalışmasını ilke haline getirmekte (yönetişim),
c) Devlet faaliyetlerini piyasa lehine yasaklayıcı ilkelerle sınırlandırmaktadır (özelleştirme-regülasyon).
Tasarı'nın yedinci kısımında yer alan on geçici madde, bunlarla doğrudan ilgili bazı ana maddelerle birlikte, Tasarı'nın kabulü durumunda yaşanacak kurumsal değişiklikleri net bir biçimde görmeyi sağlamaktaydı.
Yerel yönetime devirler:
(1) İl özel idarelerine devredilen bakanlık taşra örgütü: Milli eğitim, sağlık, sanayi, bayındırlık, kültür, turizm, tarım, orman.
(2) Belediyelere devredilen bakanlık taşra örgütleri: Çevre, gençlik-spor, sosyal hizmetlerin var olan personel ve araçları, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerine, bşb yoksa ilgili belediyeye, belediye sınırları dışındakiler il özel idarelerine devredilmektedir.
(3) Köy Hizmetleri, İstanbul'da İstanbul BŞB'ne, diğer yerlerde il özel idaresine devredilmiştir. Belediye bu hizmetleri kendi sınırlarında değil, il sınırlarında yürütecektir.
(4) Trafik hizmetleri, belediyelere devredilecektir. (madde 71) Devir, belediye meclislerinin talebi üzerine, İçişleri Bakanı onayı ile yapılacaktır.
Yapılacak başka düzenlemeler:
(10) Personel rejimi yasası (kamu hizmetlerinin gerektirdiği nitelik ve sayıda, esnek, liyaSkata dayalı istihdamı esas alan, performans değerlendirmesine müsait, şeffaf sistem) bir yıl içinde çıkarılacaktır. (geçici madde 9)
(11) Yerel yönetim meclislerinin çalışma usulü yeniden düzenlenecektir. (geç.madde 8)
Bu konu ile ilgili olarak İçişleri Bakanlığının bir yönetmelik hazırlaması önörülmüştür.
(12) Bölge kalkınma ajansları yasası çıkarılacaktır. (geçici madde 7)
Bölge kalkınma ajansı, "istatistik düzeyi bölge -2" de kurulacaktır. Türkiye, AB Katılım Ortaklığı Belgesi'nde tanımlanması öngörülen bu bölgeleri 3 düzeyli olarak, 22 Eylül 2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile belirlemiştir. Düzey 2, ülke genelinde toplam 26 bölge yaratılması anlamına gelmektedir. Bölge Kalkınma Ajansı adı verilen örgütlenme, bu 26 bölge için kurulmaktadır. (Birgül Ayman Güler’in tasarı ile ilgili makalesi için tıklayınız)
Ajansların kurulmasına ilişkin yasa çıkarılmış ve yönetmeliği hazırlanarak ilk uygulama için İzmir seçilmişken, yönetmelik TMMOB’nin açtığı dava sonucu Danıştay’ca 2006’da iptal edilmişti.
Milliyet'e yakışmadı...
Özet olarak, DTP’nin tartışmaya açtığı çerçeve, özünde AB orijinli ve AKP’ce Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarı’sından esinleniyor. AKP, ilk fırsatta bu yarım kalmış projesini yine gündeme getirecek. Şimdi DTP bu çerçeveye bir Kürt sosu ekleyerek ortaya çıktı.. Sadece bu sosu görerek, sapı samanı ayıramamak özellikle Milliyet’e yakışmadı.
Ben de dahil, birçoğumuz, DTP’yi, Öcalan’dan bağımsız siyaset yapamaması, politika üretememesi ile ilgili eleştiriyoruz. Şimdi, doğru-yanlış, özgün-taklit birşeyler söylüyorlar. Bırakın söylesinler, ifade etsinler, biz de oturup tartışalım, katıldığımız katılmadığımız yanları söyleyelim. Bu vesile ile “terror zırvasının dışında” ilk kez somut birşey konusunda karşılıklı oturup konuşmayı başarmış olalım. ..
Tasarı, AKP’den gelince adına “AB’ye uyum” deyip yere göge sığdıramayanların şimdi benzeri DTP’den geldi diye “bölüyorlar !!” yaygarası koparmaları neyin nesi ? Buradan öküz altında buzağı arayıp ele sopa almak niye ?
Milliyet’e ve yazarlarına hiç yakışmadı, hiç… (MS/NZ)