Bu sistemde yaratılmaya çalışan önemli projelerden biri de yoksul köylüden çiftçi yaratma projesiydi. Bu proje piyasa düzenleyici kurumlar, tarıma finansman sağlayan kurumlar, tarıma yenilikler getirmeyi amaçlayan destekleyici kurumlarla yürütülmüştür."
Parti programında "yoksul köylüden çiftçi yaratma projesiydi" diyen Demokrat Sol Partisi (DSP), iktidar ortağıyken köylüyü çiftçi yapacak uygulamalar şöyle dursun, tam tersi köylüyü orta çağ ilişkilerine mahkum edecek bir yol izledi:
* Tarımsal kredi faizlerini yükseltti,
* Tarımsal destekleri ve girdi sübvansiyonunu kaldırdı,
* Taban fiyat açıklamalarından vazgeçti,
* Destekleme alımları yapan kuruluşları özelleştirdi,
* Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri (TSKB) yasasını çıkardı.
Çiftçi, maraba mı?
Bu uygulamalar köylüleri çiftçi mi yoksa maraba mı yapar anlamamız için köylü ve çiftçiliği önce tarif etmekte yarar var kanısındayım...
Köylü; ekonomik anlamda bir teşebbüs işletmeyen; bir iş değil, hane halkı idare eden yetiştiricidir.
Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu'nun 4. maddesi (Değişik: 7/1/1971-1330/1 md.) çiftçiliğin tarifini şöyle yapmaktadır: "Ekim, dikim, bakım, üretme yetiştirme ve ıslah yollarıyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman ve hayvan ürünlerinin elde edilmesine, bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından işlenip değerlendirilmesine, muhafaza ve pazarlamasına çiftçilik denir.
"Temel amaç hem üretime açılacak alanları çoğaltmak hem de birim alanda elde edilen üretimin miktarını artırmaktı."
Tapu, miras ve kooperatif örgütlenmesi
Türkiye'de üretime açılacak tarım arazisi artık kalmadı. Üretime açılarak kazanılacak arazi yalnızca tarla sınırlarıdır. Bunun tarıma kazandırılması için arazi toplulaştırması ve miras yasasının değiştirilmesi ya da kooperatif örgütlenmesi ile mümkün olabilir.
Programda bunların hiçbirine atıfta bulunulmadığından laf ola beri gele yazılmış bir cümledir. Birim alandan elde edilen üretimin miktarını artırmaya gelince; DSP, iktidar ortağıyken tarım kesimine yönelik uyguladığı Uluslar arası Para Fonu'nun (IMF) dayatması olan politikalar üretimin miktarını artırmayı değil,üreticilerin üretmelerini engelledi...
"Yoksul köylüden çiftçi yaratmak için oluşturulan kurumlar ülkemizin gelişmesinde büyük işlevler gördüler. Günümüzde ise bazıları işlevlerini tamamladılar, bazıları da ekonomik ve sosyal gelişmelere göre kendisini geliştirdiler ya da biçim değiştirdiler."
Köylüden çiftçi yaratılamadı
Cumhuriyet döneminde köylüden çiftçi yaratmak için oluşturulan kurumlar işlevlerini tamamlamadılar. Çünkü,hükümetlerin güdümündeki bu kurumlar,hükümetlerin uyguladıkları politikalar nedeniyle köylüden çiftçi yaratamadı.
Aksine tarım kesiminden sanayie kaynak aktararak,kırsal alan göz ardı edildi.Gelişmiş ülkeler tarım ve sanayilerini eş zamanlı geliştirdiler. Cumhuriyetin oluşturduğu kurumları IMF istedi diye tasfiye etmek yerine, teknolojilerini yenileyerek üreticilerin demokratik örgütlerine devredilerek köylü çiftçileştirilebilir. Bu uygulanmazsa asıl o zaman köylüden çiftçi değil,uluslar arası şirketler için marabalar oluşur...
"Köy-Kent" projesi
"Demokratik Sol Parti yoksul köylüden çiftçi yaratan Cumhuriyet projelerinin çağdaş dünyaya uyum sağlayarak ve gelişerek uygulanmasına çaba gösterdi. Köyde yaşayan yurttaşlarımızın yaşam standartlarını yükseltecek 'köy-kent' projesi ile de Cumhuriyet projelerine yeni bir katkı sağladı ve dünyaya örnek oldu."
DSP programındaki Köy-kent projesi Ecevit'in eski hayali! Sanayi Odası tarafından her yıl açıklanan Türkiye'nin 500 büyük kuruluşu arasında 7 tane Tarım Satış Kooperatifi ve Birlikleri (TSKB) yer alıyor.
TEKEL ve TŞFAŞ ilk on sırada
Yine tarıma dayalı TEKEL ile Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş (TŞFAŞ) bu 500 kuruluşun arasında ilk on sırada yer alıyor.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ve Birliklerin hemen her tarafta toplama merkezleri, depoları, sanayileri var. Bunları günün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde geliştirmek yerine,IMF istiyor diye,uluslararası tarım şirketleri lehine 57. Hükümet tasfiye ediyor.
Üreticilerin 60 yıllık emeğine, alın terine el koyuluyor,sonra da DSP, köy-kentleri köylünün üretmesi ve örgütlenmesi için alternatif model olarak sunuyor. Bu en hafif deyimle hedef şaşırtma,aldatmacadır!..
Tütün ve şeker
"Cumhuriyetin kurumlarına sahip çıkmak, zengin ülkelerden kaynak aktarma özlemi ile her türlü kararı uluslararası sermayeye bırakmayı da gerektirmez."
IMF istedi diye, 57.Hükümet 15 günde 15 yasayı çıkartmak için meclis iç tüzüğünü değiştirip geceli gündüzlü çalışmıştı. O zaman o yasaları çıkartma kararını IMF vermişti. 57.Hükümette çıkartmıştı. Bu 15 yasanın içerisinde yer alan ve çıkarılan Tütün ile Şeker Yasalarında üreticiler için üretimi kısıtlayıcı kotalar konurken,uluslar arası şirketlerin önünü açıcı maddeler konuldu...
"Şimdi DSP yoksul köylüden çiftçi yaratan Cumhuriyet projesini çağın gereği olarak aşıyor ve çiftçilikten 'endüstriyel tarım işletmeleri'ne geçiş projesini yaşama geçirmeye hazırlanıyor."
Program başka, hayat başka
Dünya Bankası'nın direktifiyle TSKB'lerinin sahip olduğu endüstriyel tarım işletmelerini özelleştirecek olan TSKB'leri hakkında 4572 sayılı yasayı 57. Hükümet çıkardı. TSKB'ler tasfiye ediliyor!...
"DSP tutarlılığını her zaman olduğu gibi sürdürmekte ve geçmiş seçim bildirgelerinde yapmış olduğu taahhütlerinin arkasında durmaktadır. Ziraat Bankası'nın tarımsal kooperatiflerin bankası yapılacağı şeklindeki taahhüdü, endüstriyel tarım işletmelerinin gereksinim duyduğu finansmanın sağlanması görevi de bu bankaya verilerek sürdürülmektedir"
DSP tutarlılığını sürdüreceğini programına yazmış. Bu güne kadar ki uygulamalarına bakılınca da kimin için tutarlılığını sürdürüyor diye sormadan edemiyor insan. DSP diğer ortakları ile birlikte,Ziraat Bankası'nın özelleştirmesine zemin oluşturulacak yasayı çıkarttı. Bir kooperatif bankası olarak var olan TARİŞBANK' ı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna (BDDK) devretti...
700 bin çiftçiye icra
"Finansman gereksinimi karşılanmadan tarımın gelişmesi ve değişimi olanaklı olamayacağından kuruluş amacı tarımın finansmanını sağlamak olan Ziraat Bankası'nın tarımın ve tarım işletmelerinin gereksinimlerini karşılayacak biçimde çağdaş bir banka olarak işlevlerini sürdürmeye devam etmesi sağlanacaktır."
DSP'nin iktidar ortağı olduğu dönemde IMF istedi diye Ziraat Bankası ve onun köy şubeleri olan Tarım Kredi Kooperatiflerinin (TKK) çiftçiye verdiği kredi faizi yükseltildi. Borcunu ödeyemeyen çiftçiler cezaevlerine konuldu! 770 bin çiftçi için icra dosyaları hazırlandı!...
"Türk tütünü gibi ülkemize özgü ve dünya piyasalarında söz sahibi olmamıza olanak tanıyan bu tür ürünlerin üretimi kesinlikle desteklenecek, dünya tüketimindeki payının artması için çalışılacaktır."
Organik tarım ve TİGEM'ler büyük sermayeye
Türk Tütününe kotayı DSP'nin de iktidar olduğu 57. Hükümet getirdi. Destekleme alımı yapmakta olan TEKEL'in özelleştirilmesi için yasa çıkaran da 57.Hükümet. Tütün politikasını bundan böyle belirlemek için Tütün Üst Kurulunu yasaya koyan da aynı iktidar.
"Bu Kurullar beni dinlemiyor,bunlara ben söz geçiremiyorum" diyen de DSP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit'tir...
"Bugün dünyada kimyasal gübre, ilaç ve hormon kullanılmadan yetiştirilen doğal tarımsal ürünler (organik tarım) piyasası hızla genişliyor. Türkiye bu tür doğal ürünlerin yetiştirilmesi açısından bir açık hava serası niteliklerini taşıyor.
Doğal tarımsal ürünler piyasasında önemli bir Pazar payına ulaşmak için bu tür üretim yapacak tarımsal işletmelere ve çiftçilere teknoloji ve finansman desteği sağlanacak, ürün güvenliğinin sürdürülmesi için de uluslararası güvene sahip kalite kontrol örgütlerinin faaliyetine olanak tanınacaktır."
Organik tarıma öncülük, öğreticilik ve yönlendiricilik yapacak,aynı zamanda ülkemizin en temiz ve mikropsuz topraklarına sahip olan Tarımsal İşletmeler Genel Müdürlüğü -eski adıyla, Devlet Üretme Çiftlikleri- (TİGEM'leri) yap-işlet-pay ver modeliyle büyük sermayeye peşkeş çekende 57. Hükümettir...(AA/NM)
Yarin: MHP, ANAP ve Tarım