Sevenleri ve dostları, Dink ailesinin 19 Ocak'ta Hrant Dink için düzenlenen etkinliklere emek verenler için düzenlediği yemekte bir araya geldi.
Dostlarının Dink’le olan anılarını paylaştığı geceye, 19 Ocak gecesinde Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde Hrant Dink için ve adalet için sahne alan sanatçılar Aynur, Şevval Sam, Derya Alabora, Mahir Günşiray ve Bennu Yıldırımlar katıldı.
Önceki gece (27 Ocak) düzenlenen yemeğe katılanlar arasında İpek ve Oral Çalışlar, Nadire ve Tayfun Mater, Helsinki Yurttaşlar Derneği'nden Özlem Dalkıran, Tatyos Bebek, Hayko Bağdat, Kemal Gökhan, Feride Akovalı, Ümit Kıvanç, Bülent Aydın, Murat Utku, YIldız Önen, Sayat Nova Korosu, Nişan Şirinyan, Feryal Öney, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Grubu ile Hadig İnisiyatifi’nden katılımcılar da vardı.
"Bu ülkenin Ermeni sorunu yok, Hrant Dink sorunu var"
Yemek boyunca, dostları Hrant Dink’le olan anılarını paylaştı. Oral Çalışlar kısa bir konuşma yaptı; gazeteci, yazar Perihan Mağden'in 2006'da İnsan Hakları Derneği'nin Kürt sorunu üzerine düzenlediği panelde söylediği “Bu ülkenin Ermeni sorunu yok, bu ülkenin Hrant Dink sorunu var” sözlerini anımsattı.
Dink'i geç tanıma şanssızlığı
Hrant Dink’i 19 Ocak sonrası tanıyanların, onu dostlarının ve ailesinin gözünden görme fırsatını bulduğu gecede neşesi, hüznü, insanlığı, Ermeniliği ve şu an aramızda olamayışıyla Hrant Dink vardı.
Söylenen sözler, paylaşılan sessiz gözyaşları ve etrafa dağılan ince hüzün tek bir şeyi yansıtıyordu: Hrant Dink’in yokluğunu.
Hrant Dink’i 19 Ocak sonrası gönüllü muhabirlik aracılığıyla tanıma imkanını yakalamış biri olarak; dostları onun için “Zepür gı Tarnam”ı (Meltem Olurum) söylerken, geç gelen bir tanışmanın, onu tanımama şanssızlığının yerini asla dolduramayacağını fark ettim bir defa daha.
Mesela, artık onunla konuşamayacak olmanın sadece benim için değil, bu ülkede kalbinde samimi bir insan sevgisine yer olan herkes için ne büyük bir yokluk yarattığını hissettim. Hrant Dink’in kocaman bir çocuk yüreği olduğunu, onu anlatan insanların yüzlerinde görmek bambaşka bir şeydi. “İnsan gibi insan olmak” deyiminin bir ifadesi olarak yaşadığını, sadece onu sevenlerin gözünde görmek bile mümkündü.
En büyük teselli adalette olacak
Hrant Dink o gece "meltem olup", dostları, sevenleri, onu geç tanıyanlar ve ailesi için yeniden aramıza geldi ve hepimize rüzgarını bıraktı. Hiçbir şeyden habersiz, etrafına bakan torunu sevgili Nora’nın çocuk masumiyeti taşıyan yüzünde Hrant Dink esti geçti o gece.
Evet bu galiba... Bu ülkenin hâlâ Hrant Dink meselesi var ve hiç bitmeyecek, zaten kaybın yerini ne doldurabilir ki? Sanırım tüm dostları, sevenleri, ailesi ve hatırlayanları için; hatta bu ülkenin tüm diğerleri için, en büyük teselli ve telafi gelecek adalette olacak. (YK/TK)