Nobel Ödüllü yazar Patrick Madiano’nun en çok ilgi gören kitaplarından biri olan “Dora Bruder”, Holokost’ta “kaybolmuş” Dora Bruder’in ve onun gibi milyonlarca insanın, hem de yazarın kendi geçmişine yaptığı yolculuğu, mazi, bireysel ve toplumsal bellek, kimlik, hafıza çerçevesi içinde anlatan bir kitap.
Patrick Modiano, 1945 yılında, Paris’te Yahudi asıllı bir baba ve Belçika asıllı bir annenin çocuğu olarak doğmuş. Tüm öğrenim hayatını Fransa’da geçirmiş. İkinci Dünya Savaşı’na denk gelen çocukluğu, sıkıntılarla dolu bir dönem olarak hafızasında kalmış. 1968 yılında ilk romanı “La palace de l’étoile” yayımlanmış. 1972’de çıkan ikinci romanı “Les Boulevards de la ceinture” ile L’Académie Française Ödülü’nü kazanmış. 1978 yılındaki “Karanlık Dükkânlar” ile Goncourt Ödülü’ne, 2000 yılında Paul-Morand Ödülü’ne, 2005’te Prix des libraries, 2010 yılında Cino del Duca Ödülü’ne, 2012’de Avusturya Devleti Avrupa Edebiyatı Ödülü’ne ve daha pek çoğuna layık görülmüş. Son olarak 2014 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmış.
Kırk beş kitabı olan Patrick Modiano, Can Yayınları’ndan Refike Ebru Erbaş çevirisiyle yayımlanan “Dora Bruder” romanıyla bir kez daha Türkiyeli okurlarla buluştu. 1990’lı yıllarda, eski gazeteleri karıştırırken bir babanın Nazi işgali altındaki Paris’te gazeteye verdiği kayıp ilanıyla karşılaşmasının ardından, bu “kayıp” şahsın peşine düşen Modiano’nun, hem kaybolan Dora Bruder’in hem onun gibi “kaybolmuş” milyonlarca insanın, hem de kendi geçmişine yaptığı yolculuğu, mazi, bireysel ve toplumsal bellek, kimlik, hafıza çerçevesi içinde anlatan ve İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan soykırımın bilinmeyen uçlarını da su yüzüne çıkaran bir kitap.
“Dora Bruder”, konusu dışında, yazım süreci bakımından da dikkate mahzar olmayı hak eden bir roman. Patrick Modiano’nun anonim bir anlatıcı olarak karşımıza çıktığı kitaptaki kayıp şahıs Dora Bruder, gerçekte de yaşamış, ancak akıbeti bilinmese de tahmin edilebilme ihtimali olan 15 yaşında genç bir kız. Modiano, 1988 yılında Paris-Soir’in “Dünden Bugüne” adlı sayfasında şöyle bir ilanla karşılaşır: “Paris. Kayıp genç kız aranıyor, Dora Bruder, 15 yaşında, 1.55 boyunda, oval yüz, gri-kestane gözler, üzerinde gri renkli spor bir manto, bordo kazak, lacivert etek ve şapka ile kahverengi spor ayakkabılar var. Her türlü bilginin Ornano Bulvarı no. 41, Paris adresindeki Mösyö ve Madam Bruder’e iletilmesi.”
İlandaki Ornano Bulvarı, Madiono’nun çocukluğunun geçtiği yerdir. Yazarın bunu görmesi üzerine kitap bir anda karışık bir kronolojiyle, flashback’lerle, birçok mekân ve bu mekânlar üzerinde soykırım sırasında yaşanmış gerçek hikâyelerin Madiano’nun “olasılıkları”yla harmanlanan bambaşka bir anlatıya dönüşür. Tarihler 1995 yılını gösterdiğinde, Madiano Dora Bruder’in peşine düşmeye karar verir ve Dora’yı aramaya, onun hayatına başladığı yerden başlar. Paris’in kanla dolu 1940’lardaki ve 1990’lardaki sokaklarında, caddelerinde, bulvarlarında okuru bir gezintiye çıkaran Madiano’nun, Dora’yla ilgili bulduğu her ipucu, kendisinin hayatıyla çakışmaktadır. Madiano da Dora’yla aynı yerlerde dolaşmıştır. Kitabın yazıldığı 1988 yılında elini kolunu sallaya sallaya gezdiği mekânlarda Dora, kırk yıl önce o malum sonunun ne zaman gelip kendisini bulacağını beklemektedir. Bu durum Madiano için tamamen duygusal bir hâl alır ve roman da yazarın kişisel anılarının birer birer, yavaş yavaş ortaya saçıldığı, biyografiden otobiyografiye dönüşen bir forma girer. Kurgu ve gerçek birbirine karışır. Belki de karışmıyordur ama Madiano, öyle olmasını istemiştir, kim bilir?
Patrick Madiano “Dora Bruder”de, soykırımın milyonlarca kurbanından birinin izinin peşine düşerken aslında kalan kurbanların da hikâyelerinden kesitler sunuyor. Paris’in sokaklarında gezerken, yolunun üzerindeki mekânlarda yarım asır önce neler yaşandığına dair gerçek olması kuvvetle muhtemel “olaylardan” söz ediyor ve okuru bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Geçmişten bahsederken şimdiki zaman dilini kullanması, kitabın inandırıcılığını artırırken iç içe geçmiş hikâyeler birbirini tamamlıyor ve sanki kaderin ağlarında sadece takvim marifetiyle tanışma imkânı bulamayan iki “gerçek” kişinin yazınsal portresini sayfalarına taşıyor.
(BS/RT)