İnsan aslında gerçekte ne zaman doğuyor? Annesinin vücudundan yeryüzüne geldiği anı, biyolojik olarak doğduğu anı kast etmiyorum. İnsan acaba ne zaman hayatta olduğunu fak ediyor?
Koşarken mi yazarken mi ağlarken mi gülerken mi? Ne zaman?
Muhtemelen insanların bunun için farklı farklı yanıtları var. Hatta bazıları için bir değil birden çok yanıtı da olabilir bu doğum anının.
Bazıları da doğduğunun farkında bile olmayabilir. Doğmuştur işte hayatın içindedir en yalın haliyle.
Sanırım benim için bu sözünü ettiğim doğum, okumayı öğrendiğim gündü. Öğretmenime sarılıp ağlamıştım da yeni doğmuş bir bebek gibi.
Doğmuş olmak başlı başına şaşırtıcıyken bir de böyle doğuyordu demek ki insan evladı. Boşuna dememişler, “hayat kutsaldır” diye…
Bana bunları düşündüren dün akşam (30 Eylül) Kadıköy Boa Sahne’de izlediğim tiyatro oyunu “Disko topu”.
Ayça Güçlüten’in romanından sahneye uyarlanan tek kişilik oyunda, karakteri Nihan Doğa canlandırıyor.
Yönetmenliğini ise Emre Saka’nın yaptığı oyun, kendisini feminist olarak tanımlamasa da çok farklı noktalardan feminist mesajlar da veriyor. Oyundaki dünyanın tıpkı yeryüzü gibi bir erkekler dünyası olduğu kesin. Güzel oyun, yolu açık, izleyeni çokça olsun...
Geçen hafta 29 Eylül Cuma günü Pınar Selek davası vardı. 25 yıldır izlemek zorunda bırakıldığımız bir "oyunu" izledik yine. Pınar Selek, bin kere doğdu, doğarken de bu davayla boğulmak istendi..
Bu davalarda, biz gazetecilerin haberlere yansıtmadıkları bazı detaylar olur. Bu kez çoktu detaylar.
Beklentimiz adalet
Mesela, bir hakim vardı ki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan akademisyen, sosyolog bir kadının davasında artık bu adaletsiz durum nedeniyle gergin ortamın dağılması için mi bilemem, sürekli espriler yapıyordu.
Fransa'dan gelen ünlü ceza avukatları, parlamenterler varken “avukatlık kelimesinin” anlamını nasıl öğrendiğini vs anlatıyordu. Salondakiler olarak kendisini anlamadık beklentimiz de zaten hukuka uygun adaletli karar vermesi aslında. Anlamasak da olur.
Kemal Aytaç Kağıthane Kaymakamı’na seslendi
Bu davada sözü yeteri kadar edilmeyen bir olay da şu. Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önü C Kapısı basın açıklamalarının asıl noktasıydı. Sonra adliyeye girişler çıkışlar engelleniyor gibi gerekçelerle açıklamaları meydanın olduğu yere kaydırdılar.
Adliye güvenliğine itirazlar edildi fakat sonuçsuz kaldı ve artık herkes basın açıklamalarını meydanda yapmaya başladı.
Uzun yılladır durum böyle. Ancak, Pınar Selek davası için açıklama yapmak isteyen avukatlara polis “Kağıthane Kaymakamlığı yasakladı, burada açıklama yapamazsınız” deyince, bir grup avukat, “Kaç kere beraat edilir?” Yazılı pankartları ile birlikte Adliye’nin C Kapısı önünde açıklamayı yaptı.
Avukat Kemal Aytaç’ın deyimiyle, “Burası Şişli Kaymakamlığı’na bağlı"ydı.
Aytaç, Kaymakama da “Biz 41 ilçeyi de gezeriz, açıklamamızı da yaparız. Bizim söz söyleme hakkımıza engel olamazsınız” diye seslendi.
Açıklamada, SES Eşitlik Derneği Başkanı Gülseren Onanç da konuştu, Selek'e adalet istedi.
"Kurban olsunlar böyle suça"
Edebiyatçı ve yazar Karin Karakaşlı da Hala Tanığız Platformu adına şöyle dedi:
"Biz Pınar’ın suçunun ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Devlet siyasetinin görünmez kıldığı, sesini bastırdığı herkese kendini doğrudan ifade etme imkânı verdiği için suçlu."
"Neden barışamadık diye sorduğu, kadın haklarından LGBTİ+ harekete, Kürt, Ermeni meselelerinden sokak çocukları ve göçmen politikalarına nerede bir dert varsa oraya temas ettiği için suçlu. Buluşturduğu ve birleştirdiği için suçlu. Kurban olsunlar böyle suça demek için buradayız."
POLİS ABLUKASINDA DAVA
Pınar Selek davası 28 Haziran'a bırakıldı
Engelli yurttaş Ece Devrim’e adliyede hak ihlali
Haberlere pek de yansımayan başka bir durum da adliyeye gireceği sırada feminist arkadaşımız Ece Devrim’e yapılan dayatma. Daha önce defalarca tekerlekli sandalyesinde girdiği adliyeye Ece, alınmadı. “Bomba” olabilirmiş! Aküsünü çıkarması istendi.
Kaos GL’den Yeşim ona eşlik etti ve Ece’yi tekerlekli sandalyeden alıp normal bir sandalyeye oturttu.
Yıllardır hak savunuculuğu yapan Yeşim de Ece de bu hak ihlali karşısında ne yapacaklarını bilemediğinden bir yandan da davayı takip etmek istediklerinden çok uğraşmayıp duruşma salona geldiler.
Engelli bir yurttaş olan Ece Devrim’e bu zorluk onun deyimiyle “bir daha adliyeye gelmesin” diye yapılıyor.
Ece, “Bu ülkede LGBTİ+’var var diyorum, kadınlar öldürülmesin diyorum, çocuklar istismar edilmesin diyorum, ben Pınar Selek’im diyorum. Bugün, ben, bu adliyeye tekerlekli sandalyede olduğum için alınmadım karga tulumba başka bir sandalyeye taşındım öyle içeri alındım. Ben eşit yaşam hakkımı savundum. Bu kadar korkmayın eşit yaşam hakkını savunan insanlardan…” diyor.
KADINLAR VE LGBTİ+’LAR DİRENİYOR, KAZANIYOR – 6
Ece Devrim: Beyaz atlı kurtarıcı biziz
Pınar Selek adına tertip edilen Cuma günkü duruşa ertelendi, sonraki duruşma 28 Haziran 2024’te.
Umarım bir sonraki duruşmanın oyun metni çok daha hukuki olur…
Eşit ve özgür yeni bir hafta olsun…
(EMK)