Belki de bugünümüzü en iyi anlayıp bize anlatan Frankfurt Okulu düşünürleri; "Çeken bilir" derler ya... En çok onlar çekmiş, o nedenle en iyi de onlar biliyor. Öylesi bir faşizmi tam yüreğinde hissetmek kolay değil. Nazi Almanya'sında hem sosyalist hem de Yahudi olmak kolay mı? Faşizmin hedefi olmak için de yeterli sebep var, uygulanan vahşet için de yeterli bahane var.
"Kocaman bir yüreğin" yazısı
Söze Frankfurt Okulu'yla başlamanın tabii ki bir nedeni var. Ve bu neden, bu defa Theodor W. Adorno'nun ünlü bir sözü: Yanlış hayat doğru yaşanmaz!
Bu bozuk düzende ne duysak, ne söylesek olmuyor. Hayatlarımız bir türlü dikiş tutmuyor. Modern hayat bizlere bunu getiriyor. Ne kadar doğru olmaya çalışsak da o kadar doğru olmuyor işte.
Ancak bu önermeden yola çıkarsak; doğru bir hayat her koşulda doğru oluyor.
İşte Aykut Kocaman bize bunu anlatıyor. 1996 baharında, attığı golle takımına şampiyonluğu getirdikten sonra kaybeden rakiplerinin yerine kendini koyarak, kaybetmelerinden kaynaklı olarak rakibi Trabzonspor'da forma giyen meslektaşlarıyla empati kurup, rakiplerinin altında kaldığı baskıya ortak olduğunu söyleyip, şampiyonluğa sevinemediğini anlattığı gibi, 2011 yılında Aykut Kocaman bizlere yine bir şeyler anlatıyor.
"İşçi kardeşlerinin" bayramını kutlayarak söze başlayan teknik direktör
O, Aykut Kocaman... Aslında çalıştığı plazalara bütün bir kış boyunca parkalarıyla gitmiş binlerce insanın tercümanı Aykut Kocaman, Fenerbahçe gibi iktidarla her zaman içli dışlı olmuş, tribünlerinde "Adam gibi adam Recep Tayyip Erdoğan" pankartı açılmış bir kulübün teknik direktörü...
Aykut Kocaman, ana akımın her türlü çıktısını bulabileceğimiz Fenerbahçe tribünlerinin sevgilisi. Böyle bir kulüp şampiyonluğa giderken kazandığı çok önemli bir maçın ardından Lig TV muhabirinin maçla ilgili sorularını cevaplamadan önce kendi ifadesiyle "işçi kardeşlerinin" bayramını kutlayarak başlayan bir adam bu "Kocaman Adam."
İşte bir kişinin hayattaki duruşu her şeyi böyle değiştirebilir. Bir gün tribünlerinde "Adam gibi adam Recep Tayyip Erdoğan" pankartı açılan bir kulüpte bir şeyler değişebiliyor sanki. Doğru bir hayatı doğru yaşayınca, bazı şeyler değişebiliyor sanki. Fenerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında sarı-lacivertli tribünlerde "Sen bizim Kocaman gururumuzsun" diye tezahürat yapılıyor ve bu adam kazandığı bir maçın ardından, kendini o galibiyete kaptırmadan önce emekçilerin bayramını kutluyorsa, Adorno'nun sözüne tekrar bir göz atmakta yarar var.
Eğer doğru bir hayat sürdürmeyi başarabiliyorsak, bu zalim düzenin fabrikalarında, plazalarında, genel müdürlüklerinde, mağazalarında, gazetelerinde, dergilerinde ve cümle aracında kölelik ediyor da olsak, o doğru hayatı doğru yaşamayı beceriyorsak devrim gerçekleşiyor demektir.
İşte bu hayata yapıyor Aykut Kocaman! Hem de nasıl yapıyor Aykut Kocaman! (OY/EKN)