*Görseller: bianet.
Tüm canlıların yaşamının devamlılığı, üzerinde barındığımız dünyanın yaşanabilecek bir yer olarak kalması için korunmasının öneminden sıkça söz ettiğimiz doğa, kentlerden ayrı, müdahale edemeyeceğimiz, göremeyeceğimiz uzaklarda bir yerde değil.
Doğa her yerde; su verdiğimiz bir çiçekte, diktiğimiz bir fidanda, beslediğimiz bir hayvanda…
İstanbul gibi 3. Havalimanı, 3. Köprü, Kuzey Marmara Otoyolu, Kanal İstanbul gibi büyük projelerle talan edilen bir megakentte bile biyoçeşitliliğin hala korunduğu doğal alanlar var; hem de kentin göbeğinde.
Çekül Vakfı’nın yayına hazırladığı “Doğanın Peşinde / İstanbul’un Doğal Alanlarına Yolculuk” kitabı, doğa dostu bir arkadaş gibi doğrudan bizimle konuşup İstanbul’un doğal alanlarını ve bu alanlarda gözlemleyebileceğimiz canlıları anlatarak bize yeni bir kapı aralıyor.
ÇEKÜL Vakfı ve Doğan Egmont iş birliğiyle hayata geçirilen ÇEKÜL Bilgi Ağacı Kitaplığının bu yeni kitabında İstanbul’un 9 doğal alanını, burada yaşayan her bir canlıyı, alanın içinde barındırdığı kültürel mirasları tanıma fırsatı yakalıyoruz.
Yoğun çalışma temposunun, trafiğin, kalabalığın, bitmeyen inşaat halinin nefesimizi kesecek boyuta geldiği anlarda yol arkadaşımız olacak bu kitap bize şehrin ak yüzünü gösterip nefes alacak alanlar açıyor.
Dünya betondan ibaret değil çocuklar
ÇEKÜL Bilgi Ağacı Eğitim Danışmanı Gökçen Hazen’in kaleme aldığı kitap, dünyayı beton olarak tanımak zorunda kalan çocuklara da hitap ediyor.
Kitapta, kent ve doğa ilişkisindeki sınır kavramına; kentlerin sadece binalardan ibaret olmadığına, bir doğasının ve içinde yaşayan canlıların olduğuna; kültürel değerlerle doğanın nasıl iç içe geçtiğine dikkat çekiliyor.
Bir keşif yolculuğu fırsatı sunan kitap, bunu kuru kuruya da yapmıyor.
Yolculuk boyunca okura rengarenk çizimler, etkinlikler, küçük bilgi testleri, bulmacalar, Kuzey Ormanlarının meşeden kayına kadar bitkileri ve geyikten kuşuna kadar hayvanları da kendi sözleriyle eşlik ediyor.
Kitabın bir diğer özelliği ve güzelliği de öğretme kaygısı taşımaması.
Ders verir nitelikte bir anlatımla okura dayatma yapmıyor. Aksine, okurken insan eli değmediği müddetçe dünyanın nasıl mucizelerle dolu olabileceğine hayret edip kendiliğinden bir koruma içgüdüsü edindiriyor.
Kitabın bitiminde bir ağaç sadece bir ağaç olmaktan, bir geyik sadece bir geyik olmaktan çıkıp sizin birer parçanız oluyor. Çünkü biliyor ve öğreniyorsunuz, küçücük bir böcek bile dünyadaki döngüye müthiş bir katkı sağlıyor.
Hikaye şimdi başlıyor
Danışmanlığını, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Botaniği Öğretim Üyesi ve ÇEKÜL Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik’in çizimlerini ise Canan Barış’ın yaptığı kitapta İstanbul’un doğal kalabilmiş, farklı ekosistem özellikleriyle öne çıkan 9 bölgesi anlatılıyor:
Belgrad Ormanı ile başlayan hikayemiz, Terkos Havzası, İstanbul Adaları Kızılçam Ormanları, Polonezköy Ormanı, Arnavutköy Fenertepe Pırnal Meşesi Ormanı, Elmalı Havzası, Çilingoz Koyu ve Garipçe Köyü Makilikleri ile devam edip Beykoz Göknar Ormanı ile son buluyor.
Artık defneyi, kayını, ıhlamuru, göknarı artık bir tanıyabiliyor; kızılgerdanı, su samurunu, karatavuğu, kirpiyi, karacayı nerede arayıp da bulacağınızı, hangi ayak izinden tanıyacağınızı biliyorsunuz. Üstelik bütün bunların bizim için, yaşadığımız dünya için ne ifade ettiğini de…
Doğa her yerde ve biz onun sadece küçük birer parçasıyız. Evet, kitap bitti, ama asıl hikaye bu satırlardan geçen her birimiz için şimdi başlıyor.
(TP)