7 Haziran seçimleri yaklaşırken bir grup gazeteciyle çıktığımız Güneydoğu Anadolu turunda Urfa ve Mardin’den sonraki son durağımız Diyarbakır’dı.
Adaylarla görüştüğümüz ilk günün ardından Bağlar, Yenişehir ve Suriçi’nde insanlarla konuştuk. Şehirde tüm partiler ve bağımsız adayların afiş, bayrakları kendine yer bulmuş. Ancak HDP’nin ağırlıklı etkisi görülüyor.
HDP’ye desteğini anlatan insanların söylemleri “Kendimize oy vereceğiz”, “Barajı aşacağız” şeklinde. Şimdiye dek AKP’ye oy verdiğini ancak bu seçimde vermeyeceğini söyleyenler de var. AKP’yi desteklediğini, desteklemeye devam edeceğini anlatanlar da.
Herkesin tavrının barış konusunda ortaklaştığını, konuşmalarımıza içtenlikle yanıt verdiklerini, nefret içeren bir tutum görmediğimizi de eklemek gerekir.
Diyarbakırlılar anlatıyor.
“Dindardır dedim, AKP’yi destekledim”
Bağlar’da yeni yapılan ve inşaatları devam eden yüksek sitelerin arasında iki kadın, çocukları parktayken çardağın altında oturuyordu. Biz otururken iki kadın daha geldi, sohbet uzadı.
İçlerden ikisi AKP’ye oy verdiğini ancak bu seçimde HDP’ye oy vereceklerini söyledi, diğerleri HDP’liydi.
Şimdiye dek AKP’yi desteklediğini söyleyen 50 yaşındaki kadın bunun nedenini “Perişan insanın yanında gördüm, dindardır, bizdendir dedim. Fabrikalar yapacak dediler, inandım” diye anlattı.
Sonra?
“Dört çocuğumdan üçü engelli. Eşim çalışmıyor. Engelli maaşı alıyorduk. Bir çocuğum sigortalı olunca maaşımızı kestiler. Geldi, yerini etti, sonra yaptıklarını iptal etti. Her şey torpil, nereden bileyim böyle yapacağını.”
“Artık desteklemiyorum”
40 yaşında bir oğlu askerde, bir kızı şehir dışında üniversite okuyan kadın “Biz AKP’ye hiç oy vermedik” dedi. Erdoğan’ın miting yapmasına tepkisini “Sokaklara niye çıkıyor. Kuran’ı niye çıkarıyor” diye gösterdi.
Sohbeti gören bir kadın kısa süre uğradı, “AKP’yi seviyordum, sapına kadar da Kürdüm. Ama artık desteklemiyorum. Ne fabrika, ne iş, hiçbir şey yok” dedi. Erdoğan’ın miting yapmasına o da tepkiliydi; “Cumhurbaşkanı olmuşsun hala ne işin var orada bağırıyorsun. Her şeye burnunu sokuyor.” Yanımızdan “Barış olsun” diyerek ayrıldı.
“Kürtleri öcü gibi görüyorlar”
Barış, tüm kadınların tekrar tekrar altını çizdikleri noktaydı. Karşılaştıkları ayrımcılıkları anlatırken de “Biz hepimiz insan değil miyiz, biz Türkleri ayrı görmüyoruz” diye konuştular:
“Engelli çocuklarımı Ankara’ya doktora götürdüm. Karşılaştığım insanlar öcü görmüş gibi ‘Nerelisin?’ dedi, Diyarbakır deyince ‘Ha Diyarbakır’ dediler. Canavar gibi görüyorlar, taş atıyorlar falan diye. Tepki gösterdim, sizin gibi insan değil miyim?”
Bu konuşmanın ardından örgüsüyle gelen, onlardan daha yaşlıca bir kadın da yine Ankara’da kendisine düşman gözle bakıldığını anlattı.
“Oylarımızın AKP’ye gitmesi haksız olur”
HDP’nin barajı aşmasının barış için önemli olduğunu düşünüyorlardı. Engelli çocukları olan kadın “Kürtçe konuşamıyorduk tepkiden” derken milletvekillerinin Meclis’e girmesiyle bunun değiştiğini söyledi.
Örgüsü elindeki kadının iki yeğeni dağda; “Kimse ölmesin. Barış olsun ki çocuklar da gitmek zorunda kalmasın. HDP aşamazsa zor olacak, Erdoğan, Kenan Evren gibi olacak diye korkuyorum. Barajı aşamamasıyla oylar AKP’ye gidecek. Öyle bir hak yok.”
Çocuğu askerde olan kadın, barajın aşılmamasının yaratacağı haksızlığa karşı gençlerin tepkisinin büyük olacağından duyduğu endişeyi anlattı.
“AKP Kürtleri kabul etmiyor”
Yenişehir’de kurulan pazarda hem tezgah başındakiler hem müşterilerle konuştuk. “Oyumu AKP’ye veriyorum, başka bir şey bilmiyorum” diyen kadın dışında konuştuğumuz herkes HDP’ye desteğini söyledi.
Tezgahının ardından gelerek konuşan bir erkek “Çözüm için adım atan DTK, AKP Kürtleri kabul etmiyor” dedi. PKK’nin adım atarak ateşkes yaptığını ancak gözaltıların devam ettiğini adım atması gerekenin devlet olduğunu söyledi.
6-7 Ekim olaylarında polis şiddeti sıkça dile getirildi. Bir başka pazarcı, “Bakan geldi görüştük, konuştuk sonra TOM’lar Pazar içine girdi. 2-3 milyarlık malımız ezildi” diye tepkisini gösterdi.
Yenişehir’de sokakta konuştuğumuz genç kadın “Bizler Meclis’e” dedi.
“HDP bizler için umut oldu. Kürdün, Alevinin, gencin, kadının, herkesin derdi var, bunları çözeceğini söylüyor. HDP şimdi halkı frenliyor, insanlar ‘Normal yoldan savaş verelim, belki de bizim yöntemimiz yanlıştı, Meclis’e gelin diyorlar, şans verelim’ diyor. Ama barajı aşamazsa yasal zeminde yer açılmaz, gerginlik yaşanabilir. Hakkımı ararım.”
“Uzay çağındayız, savaşa yeter”
HDP’nin Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının güvencesi olacağı anlayışı da yaygın. 60 yaşında bir erkek de bu düşüncesini dile getirdi, çatışmanın başlamaması isteğini “Uzay çağında yaşıyoruz, artık yeter” diye dillendirdi.
30’larında bir kadın ve bir erkek de HDP’nin Türkiye’nin sorunlarını çözeceğini vurguladı.
“Ezildiğimiz için Kürdüz, Eşit yurttaş olursak aramızda ayrım olmaz. Temel amaç ülkenin kalkınması, bu Türk Kürt meselesi değil, dünyayı kurtarma olayı.”
Kentte görüştüğümüz gazeteciler Suriye ve Kobanê’den özellikle Kürtlerin geldiğini, halkın yardımcı tavır içinde olduğunu, şimdiye dek hiçbir sıkıntı yaşanmadığını anlatmıştı.
“Kürtler bir adam yetiştirmiş, Demirtaş”
Ulu Cami’nin bahçesinde konuştuğumuz esnaf olan 40 yaşında bir erkek de “İki evimi Kobanê’den gelenlere açtım, iş bulduk. Dilencilik yapmazlar, ekmeklerinin peşindeler” dedi.
HDP’nin Diyarbakır’da yüzde 85’i aşabileceğini söyledi. Burada Demirtaş etkisine değindi.
“HÜDA-PAR da AKP’nin yüzde 30’luk oyunun yüzde 10’unu kırar. AKP kurucusu arkadaşlarım da var, savaşın çıkmaması için HDP’ye oy verir. Kürtler bir adam yetiştirmiş, Demirtaş. Onu da yok ettiğinizde kimse kimse kalmaz.”
“AKP’liyim ama HDP’den ekmek yiyorum”
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın sureti halılarda yer bulmuş. Kimi zaman Mahir Çayan’la, kimi zaman Yılmaz Güney’le yanyana karşımıza çıkıyor.
Demirtaş’lı atkılar ve Kürdistan yazılı tişörtlerü satan dükkanın 30’lu yaşlarda iki erkek sahibi vardı. “AKP’liyim ama HDP’den ekmek yiyorum” diyerek söze başladılar.
“HDP’nin oyu düşebilir. AKP’ye destek veren çok kişi var ama söylemiyorlar. Biz de tepki çekmemek için mesela araçlar geçerken zafer işareti yapıyoruz.
“HDP Kürtleri, beni temsil etmiyor. Komünizmi empoze etmeye çalışıyor. Zamanında çok kötüydü, dil serbest, eğitim var. Şimdi kayda değer bir sorun yok. Bunlar durmuyor.”
“HDP barajı aşamazsa sorun olur burada. Ama aşmasın da istiyorum.”
“AKP’ye desteğimizde ana eksen din. Erdoğan elinden geleni yapıyor. Kalbimizde Erdoğan’ın Davutoğlu’nun sevgisi var. Erdoğan dini istismar etmiyor.
“Erdoğan’ın yolsuzluk yaptığına inanmıyorum. Partiden yapan olursa da tedbirini alır ama açıkçası tedbir konusunda çok doyurucu olmadı.”
Gençler ne diyor?
“Oyunu vermekle Kürtlüğünü yapıyorsun”
AKP’yi destekleyenlerin gençler arasında oranının oldukça düştüğü izlenimini edindik.
Suriçi’nde yirmili yaşlarda iki genç erkekle konuştuk, HDP’lilerdi. Biri aynı zamanda üniversite öğrencisi, esnaflar.
Üniversiteli olan “Okulda AKP’liler de var ama içindekiler bile kendi oylarını savunmuyor” dedi. Kürt olduğu halde HDP dışında bir partiye oy vermeyi onaylamadıklarını anlattılar.
“Kürt’sen hiçbir şey yapmasan en basiti oyunu vermek. Oyunu vermekle Kürtlüğünü yapıyorsun.”
6-7 Ekim olayları için “İktidar AKP ile bir oldu, bize saldırdı, tahrik etti. Gençlik üzerine düşeni yaptı” dediler.
Gençlerin dağa kendi istekleriyle gittiğini vurguladılar. Kobanê’ye giden çok gencin ardından yaralı ve cenazelerin geldiğini ve gidişlerin Kobanê’nin ardından durduğunu söylediler.
“Benim kardeşim de gidecekken İstanbul’dan getirdim. Yeterince mücadele veriyoruz, gitmeye gerek yoktu.”
“Baraj aşılmazsa gereği yapılır”
HDP’nin barajı aşması gerektiğini, Meclis’e girmeyi beklediklerini, sakin olarak sürece katkı sağlamak istediklerini söylediler. Barajı aşamazsa?
“Aşılmazsa gereken yapılır. Öcalan bile durduramaz gençliği” dediler ama Kobanê’ye gidişlerin ardından gençlerin dağıldığını, özellikle belediyenin çok gence iş sağladığını ve boşta gezen gençlerin yerleşik düzeni olduğunu anlattılar.
“Meclis’te de azız ama sesimiz duyuluyor”
Sülüklü Han’da üçü kadın biri erkek, üniversitenin ilk yılında dört öğrenciyle konuştuk. Erkek olan öğrenci derneğinde ancak kadınlar aktif olarak politikanın içinde değiller, HDP’yi destekliyorlar, Selahattin Demirtaş’a ise “hayranlar”.
Peşi sıra anlatıyorlar:
“Barajı geçeceğiz. Geçilmezse de süreç konuşulur ama bizi temsil edenlerin olması lazım. Meclis’e girince de azınlığız ama en azından sesimiz duyuluyor.”
Diyarbakır’da doğmuşlar, şehir dışına çok fazla çıkmadıklarını anlattılar. HDP’nin Türkiyelileşme vurgusunu destekliyorlardı:
“HDP’yi sadece Kürtler diye düşünmek yanlış. Aday listesinde birçok halktan insan var.
“Ulus devletlerin geri plana itilmesi söz konusu. Bölgede de sadece Kürtler yok, Ermeniler, Süryaniler, Araplar… Türkiye’de ulus devletin demokrasisiz, adaletsiz, eşitliksiz hali ortada. Sadece Kürtler için olsaydı Türkiye’nin bu halinden farksız olurdu.”
HDP barajı aşamazsa gençlerin tepkisini “Gençler öncü olur ama sadece gençlere kalmaz” diye anlattılar.
“Polis alsın diplomayı”
Söz 6-7 Ekim’e geldi:
“AKP’ye o verenler bile sokaklara döküldü. Aslında her kentte olduğu gibi insanlar ‘Madem güçlü siyasi lidersin neden canilerin can almasını engellemiyorsun, göz yumuyorsun’ diye tepki gösterdi. Annelerimize kadar herkes ayaktaydık.
“Bir tanıdığım, namazında niyazında genç, paramparça edilmiş. Öldürülen HÜDA-PAR’lılara da sevinecek değiliz, hepsi bizim gençlerimiz.”
6-7 Ekim’den sonra polislerin üniversiteye adeta yerleştiğini “Tankları görmezsek bir sorun mu var diyoruz. Bizden çok üniversiteye gidiyorlar. Diplomayı onlar alsın” diye anlattılar.
“AKP’li radikal gençlik yok”
Gençler arasında AKP’li olduğunu bildikleri az sayıda insan olduğunu söylediler.
“AKP daha çok orta yaşın üstündekileri etkiliyor. HDP’nin gençler arasından, tabandan ele alıyor. AKP’li genç tanıdığım bir iki tane, saklıyor da olabilirler ama AKP’li radikal gençlik yok.”
“Demirtaş’la biz de bir selfie çektirseydik”
Selahattin Demirtaş dediğimizde kadın öğrencilerden “Hayranız, hangi kanaldaysa izliyoruz, sosyal medyadan takipteyiz” yanıtı geldi. Bu ilginin kaynağı olarak Demirtaş’ın tavrı, konuşmasının yanı sıra söz “yakışıklılığına” gelince erkek arkadaşlarından “Biz kıskanıyoruz” cümlesi geldi.
Gülüşmeler içinde ODTÜ ve Boğaziçi’ne gittiğini ama Dicle Üniversitesi’ne henüz gelmediğinden bahsedildi.
“Biz de bir selfie çektirseydik iyi olurdu” dediler ama “Evidir, gelir, gelse de gelmese de farketmez” diye konuştular.
Bunlar bir yana, Demirtaş’ın tarzının, kendine güvenişinin, yanıtlarının gençleri memnun ettiği görülüyordu. (BK)
* Bu gezi P24'ün koordinatörlüğünde gerçekleşti.