HDP’nin Diyarbakır milletvekili adaylarının tanıtılacağı gün Ağrı’nın Diyadin ilçesi kırsalından çatışma haberi geldi. Tedirgin edici habere rağmen HDP Diyarbakır İl Başkanlığı, önceden planladığı yürüyüşü gerçekleştirdi. Adaylar, halkın da katılımıyla, Bağlar ilçe binasından il başkanlığına uzanan birkaç kilometrelik yolu yürüdü. Adayların tanıtım programı coşkulu geçti, ama hem adayların hem de seçmenin aklı Diyadin kırsalındaydı. Tanıtım merasimi boyunca, sosyal medyadan çatışma haberlerini izlediler bir yandan. Akıllarında, birkaç gün önce HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın yaptığı konuşmanın bir bölümü vardı. Şöyle demişti Demirtaş: “Eğer ki bu seçim kampanyası döneminde başımıza bir iş gelirse, olabilir, benim bütün arkadaş ve yoldaşlarımdan özel bir ricamdır: Bu gemi limana götürülecek, sizlere emanettir. Bunu sizler başaracaksınız. Ben buna canı gönülden, yürekten inanıyorum.”
Aslında Demirtaş, daha önce de olası provokasyonlara değinmiş, seçmenin ve HDP kitlesinin duyarlı olmasını istemişti. Ancak bu kez, doğrudan kendisine ya da parti yönetimine yönelik bir saldırının muhtemel olduğundan söz ediyordu. HDP’li seçmenin bu uyarıyı dikkate alması ve buna göre davranması için bizzat yaşadığı onlarca deneyim vardı. Diyadin’in Yukarıtütek köyündeki çatışmanın, 2011 yılında Silvan’daki çatışmayı hatırlatması da bu nedenleydi. Çatışmada 13 asker yaşamını kaybetmiş ve siyasetin dili, yerini bir anda savaş diline bırakmıştı.
Siyasi partilerin durumu
Provokasyon uyarıları, Batı’da HDP binalarına saldırılar, siyasetçilerin suçlayıcı ağır beyanatları, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak genel seçimlerin gergin bir havada geçeceğini gösteriyor. Elbette, HDP barajı aşacak mı sorusu da bir gerginlik unsuru. Ancak hem Diyarbakır hem de bölgenin diğer illerindeki HDP’li seçmen kendinden oldukça emin görünüyor. Bu, boş bir güven de değil üstelik. Çünkü HDP, yıllar içinde deneyim kazanmış bir gelenekten geliyor ve bölgedeki siyasi hareket ve sivil toplum örgütlerinin neredeyse tamamının desteğini almış durumda.
Bölgedeki HDP kitlesinin merak ettiği ve kendine mesele ettiği esas konu, Türkiye partisi olmak şiarıyla yola çıkan HDP’nin Batı’da ne kadar oy alabileceği… Batı’da hedeflenen oylar sandıkta gerçeğe dönüşmeyecek olursa, partinin barajı aşması çok güçleşecek. Sokakta konuşulan ve endişeyle dile getirilen başlıca konulardan biridir bu. Bir diğer konuysa, yukarıda da değinildiği gibi, seçimlerle birlikte çözüm sürecini de zora sokacak bir provokasyon olasılığı... Hükümet yetkililerinin ve Cumhurbaşkanı’nın HDP ile ilgili açıklamaları, çözüm sürecini başka bir bahara erteleyen kışkırtıcı üslup olarak nitelendiriliyor. Bu nedenle HDP Genel Merkezi’nin silahlı saldırıya uğraması, Yukarıtütek’te gerçekleşen çatışmayla eşdeğer tutuluyor. Beklentiyi ise şöyle özetlemek mümkün: “Kışkırtıcı eylemlere rağmen HDP şehirde, PKK dağda kontrolü elden bırakmamalı; HDP, kaos yaratan taraf algısını yıkarak barajı aşmalı ve Meclis’e girmeli.”
AKP’nin durumu ise biraz karmaşık görünüyor. Eski milletvekili Abdurrahman Kurt gibi önemli bir ismin 6. sırada gösterilmesinin ardından adaylıktan çekilmesi, il teşkilatı içinde ciddi bir krizin çıkmasına neden olmadı. Ama bu durumun partiye belli oranda bir oy kaybettireceği de konuşuluyor. Ayrıca Abdurrahman Kurt’un Oya Eronat’ın ardından aday gösterilmesi, AKP’nin Kürt meselesine duyarlığı olan siyasetçilerden çok, biat eden siyasetçileri tercih ettiği yönünde yorumlara zemin hazırladı.
Abdurrahman Kurt’un adaylıktan çekilmesinin HDP kitlesini sevindirdiğini belirtmekte ayrıca yarar var. “Abdurrahman Kurt HDP’nin barajı aştığını gördüğü için adaylıktan çekildi” deniliyor.
HÜDA PAR seçimlere bağımsız adaylarla katılıyor. Diyarbakır dahil dokuz şehirde aday gösteren HÜDA PAR’ın Meclis’e vekil gönderebilmesi pek mümkün görünmüyor. HÜDA PAR’ın bağımsız adaylarla seçime girme kararı almasında, propaganda yapmak, gücünü diri tutmak ve kendi oy potansiyelini görebilmek amacının etkili olduğu yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Ancak hükümetin HÜDA PAR’a ilgisi de biliniyor ve bu ilgi, kimi komplo teorilerine neden oluyor. Sokakta konuşulan teorilerden en ilginç olanı şöyle: AKP, HDP’nin bölgede geriletilmesi için bazı şehirlerde oylarını HÜDA PAR’a kaydırabilir. Böyle bir şey mümkün mü, bekleyip görmek gerekecek. Ancak yeterli oy alamadığı yerlerde HÜDA PAR’lı adayların oyları AKP’ye ve barajı aşması durumunda HDP’ye geçecek. HDP’nin HÜDA PAR oylarını alması ilginç olacak.
Ana muhalefet partisi CHP, bölgedeki birçok ilde ‘tabela partisi’ niteliğinde. Sessiz sedasız seçimlere hazırlanıyor, ancak ‘tabela partisi’ algısını yıkması, mevcut koşullarda mümkün görünmüyor. Adayların seçim çalışmaları sırasında nasıl bir propaganda yapacağı, Kürt halkına ne gibi vaatlerde bulunacağı da merak konusu.
7 Haziran seçimi Türkiye’de önemli değişimlere zemin hazırlayacak. AKP (ve Cumhurbaşkanı Erdoğan) hedeflediği milletvekili sayısına ulaşabilirse, Türkiye başkanlık sistemiyle tanışacak. HDP barajı aşıp Meclis’e girebilirse, bir önceki dönemden daha etkili bir muhalefet yürütecek ve değim yerindeyse taşlar yerinden oynayacak. Politik birikimi güçlü olan Diyarbakır seçimin bütün sonuçlarını şimdiden tartışmaya başladı.
Ancak Diyarbakır’da ve bölgenin diğer illerinde seçim çalışmalarının neden olduğu ses ve görüntü kirliliği henüz yok. Caddelerde parti flamaları, billboardlarda adayların posterleri birbiriyle yarışmıyor; gün boyunca parti araçları yüksek volümle şarkılarını dinletmiyor. Sessiz sokakları partilerin aday tanıtım çalışmaları kısa süreliğine bozuyor, o kadar. Seçim çalışmalarına daha çok parti binalarında hazırlanılıyor ve bu merkezlerden sızan bilgiler, memleketi hareketli bir seçim sürecinin beklediği yönünde… (VE/HK)