Hırvatistan'da 1971 senesinden beri en yüksek katılımlı, en uzun süreli ve politik olarak en etkili öğrenci eylemi olarak tarihe geçen Zagreb Sosyal Bilimler Fakültesi’ndeki isyan 2009'a damgasını vurmuş ve ülkede 20’den fazla fakülteye yayılmıştı.
Üniversitelere yönelik nefretin günbegün tırmandırıldığı Türkiye'de ise yaklaşık bir sene önce Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne (ODTÜ) güvenlik kuvvetlerince yapılan saldırı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) kendinden farklı olanlara bakış açısını bir kez daha teyit ediyordu.
Documentarist'in düzenlediği 5. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali’nde yer alan konuyla ilgili “Kuşatma” ve “ODTÜ Ayakta”ya ilgi yüksek oldu, yapımların ikinci gösterimlerini kaçırmamakta fayda var.
Ne de olsa Ege Üniversitesi’nde polisin geçen haftaki TOMA ve biber gazlı müdahalesiyle, ülkemizde düşünce özgürlüğüne tahammülsüzlüğün arttığına ve bazı üniversitelerin imajını lekeleme faaliyetinin devam ettiğine bir kez daha şahit olduk.
Kuşatma
Parasız eğitim talebiyle üniversiteyi işgal eden Zagreb Sosyal Bilimler Fakültesi öğrencileri Hırvatistan'daki yüksek eğitim kurumlarının ticarileşmesine karşı çıkıyorlardı. Hazırlık toplantılarından sonra sınıflar kuşatıldı, forumlar düzenlenerek tartışmalar yapıldı, üniversite binalarında yatılıp kalkıldı. Öğretim üyeleri, hatta dekan ve rektör de öğrencilerin davasına destek verdiler, olay ülkenin gündemine oturdu. Bu arada taleplere cevap vermesi istenen Eğitim Bakanı ortalıkta görünmemeyi tercih ediyor ve bir hafta sürmesi beklenen direniş uzayıp giderken hareket tüm ülkeye yayılıyordu.
93 dakikalık Kuşatma (Blokada/The Blockade) adlı belgeselin yönetmeni genç Igor Bezinović haftalar süren çekimlere hazırlıksız yakalanmış olsa da mücadeleci ruhuyla sürecin tümünü kameralarıyla sabitlemeyi başarmış.
Documentarist ekibinin davetlisi olarak İstanbul'da bulunan sempatik Igor işgale rağmen öğrenci taleplerinin karşılık bulmadığını ve Hırvatistan'da yüksek eğitim kurumlarındaki işleyişin pek değişmediğini ifade etti. Beklentilerin kesinlikle ütopik olmadığını, eğitim kurumları birer ticarethaneye dönüşmeden önce dünyanın çeşitli ülkelerinde parasız eğitimin var olduğunu ve bunun bir hak olarak algılanması gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Ülkenin bazılarınca sınıf atlamayla eşdeğer görülen Avrupa Birliği (AB) üyeliğiyle herhangi bir şeyin değişmediğini, zaten yürürlükte olan Bologna eğitim sisteminin aynen devam ettiğini belirtti. Hırvatistan’da güvenlik kuvvetlerinin üniversitelere girmesinin yasal olmadığı ve eyleme katılan öğrencilerin herhangi bir adli işleme tabi tutulmadığı bilgisini de bizlerle paylaştı.
ODTÜ Ayakta
Dünyada Türkiye'nin en ciddi yüksek eğitim kurumu olarak tanınan ODTÜ’ye tarihimizdeki faşist rejimlerin tahammülsüzlüğü bilinen bir gerçek.
18 Aralık 2012’de polis şiddetine maruz kalan ve uzun zamandır AKP yönetiminin hedefi haline gelen Ankara'daki bilim yuvası çeşitli müdahalelerin odağı olmaya devam ediyor. Saygınlığı yok edilerek bezdirilmeye çalışılan kurum bileşenlerinin kendilerinden beklenildiği gibi direnmeyi sürdürmesi gayet doğal.
Yönetmen ve senaryo hanelerinde Kolektif Sinema adını gördüğümüz 33 dakikalık yapım ODTÜ'de yakılan ateşin ülkenin tamamına nasıl yayıldığını ve hükümet yanlısı olup hür düşünceye sırtını çevirmiş müesseselerin düştüğü aciz durumu gözler önüne seriyor. Kaba kuvvetten başka bir silahı kalmayan iktidarın kendini soyutladığı askeriyeden farksız bir konumda olduğunu da adeta ispat ediyor.
Neyse ki günümüzde geliştirilmiş olan teknoloji sayesinde gerçeklere ulaşmak için eskiden olduğu gibi tekel halindeki bilgi kaynaklarına muhtaç değiliz.
Yapımda ODTÜ'nün imajını lekelemeye yönelik çeşitli teşebbüslerin de ikinci sınıf oyunculukların sergilendiği maskaralıklardan öteye geçemediğini bir kez daha görüyoruz.
Belgeselin amacı baskıya ve faşizme karşı direnişin önemini diğer kuşaklara aktarmak ve onlara örnek olabilmek.
Ege'de neler oluyor?
Genellikle tek tip öğrencinin okuduğu Ege Üniversitesi’nde vuku bulmuş "Karşıt Görüşlü Öğrencilerin Çatışması" haberini duyduğumda şaşırmıştım. 12 Aralık Perşembe günü meydana gelen olay, örneklerine daha önce çokça rastlanan provokasyon vakalarından biri olsa gerek. Kendi yağıyla kavrulmakta olan Ege Üniversitesi ülkede yüksek öğretim kurumlarına reva görülen çamur atma furyasından payını alıyor gibi. Edebiyat fakültesinde afiş tartışması olarak başlayan kavganın kampüse girmekte gecikmeyen TOMA'larla öğrencilere tazyikli su ve biber gazı müdahalesine dönüşmesi eskiden yazılmış senaryoları hatırlatıyordu.
Çıkan arbedede yaralanan öğrencilerin yanısıra gözaltılar da oldu. Kalabalık güvenlik ekiplerinin üniversitedeki varlığı ve uzun süren devam eden önlemler iktidarı sorgulayan gençleri ve kurumları sindirmeye yönelik politikanın izdüşümü. Bir örneğini yukarıda gördüğümüz gerçeğine yakın demokrasilerle göstermelik olanlar arasındaki fark tam da burada ortaya çıkıyor, mücadeleye devam… (MT/EKN)