Bir mıntıka HES'lerle mi kuşatılacak, millî park ilan edilerek turizme mi açılacak yoksa madencilere mi peşkeş çekilecek, yerel halk bunu bilmek ister.
Çevre ister orman, ister çayır, ister nehir olsun, The Eco-Warrior Project adlı belgesel birçok ekosistemin insan yaşamına paralel olarak nasıl yok edildiğini bir kez daha ortaya çıkaracak.
Türkçe adıyla Eko-Savaşçı Projesi, prodüktörlüğünü, yazarlığını ve sanat yönetimini Gürcistan sınırındaki Şavşat'ın Kocabey köyünden ABD'ye yirmi sene önce göç etmiş Filiz Çiçek'in gerçekleştireceği yeni bir proje.
Kuçenli olmak İnsan tepesinde kara ve beyaz kartallar, atmaca ve baykuşlar, hatta yaban tavuklarıyla büyüyünce leyleği havada görmüş kadar oluyor. Uzun süredir memleketinden uzak yaşayıp tüm gezegeni kendine mesken edinmiş gibi duran Eko-feminist sanatçı, aynı zamanda gazeteci, eğitimci ve akademisyen Filiz Çiçek'in dönüp dolaşıp gideceği yer Kocabey. Gürcüce adı hala hafızalarda olan cennet köy Kocabey/Kuçen çalkantılı geçmişine rağmen büyüsünü koruyor. Muhteşem coğrafyasında kirpi, tilki, yaban domuzu, sansar, su samuru, kurt ve ayıya rastlamak mümkün, Filiz'in ruhunda da hepsinin izi hissediliyor adeta. Bir süre önce HES yapımına karşı ayaklanan yöre halkı da zaten topraklarına bağlılıklarını direnerek sergilediler. Ceylan, yaban keçisi ve yılanların da eksik olmadığı yemyeşil vadinin tam karşısında görkemli Arsiyan, Genciyan ve Cin dağları yükseliyor, binbir türlü çiçek ortalığı bir renk cümbüşüne çevirirken kelebek, arı ve kuşlar ruhları şenlendiriyor. Gürcüce yer adlarının ve bazı terimlerin hâlâ kullanıldığı köy köklü solcu geçmişi ve eğitimli ahalisiyle de tanınıyor. Başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılık olan Kocabey özellikle İstanbul'a yönelik göç yüzünden birçok göreneğini ne yazık ki kaybetme durumuyla karşı karşıya; geleneksel mimarinin korunması için ilgili mercilerin, imkânsızlıklarla boğuşan halka yardımcı olmaması da üzücü. Çevre koruması hakkında gayet sert kurallarla başetmek zorunda kalan ahali, iktidar sahiplerinin doğal ve mimari değerlerin katliamına fütursuzca izin verdiği durumları şaşkınlıkla izliyor. Son zamanlarda hizmet vermeye başlayan nezih bir turistik tesis sayesinde yabancılar tarafından yaz kış ziyaret edilebilecek durumda olan köy her şeye rağmen doğayla içi içe yaşantıyı yüksek irtifada özümsemek isteyen şehirliler için ideal. |
Ekolojik mücadele belgeseli
Filiz Çiçek imzalı film çevresel krizlerin hayatımızın duygusal, fiziksel, psikolojik ve manevi alanlarına etkisini irdeleyecek; vahşi kapitalizmin doğal kaynakları sömürüsü sonucunda gezegenimizde alarm veren bölgelere kameralarını çevirecek.
Belgesel ABD, Hindistan ve Türkiye'deki çevre problemleri ve çevre aktivizmi üzerine yoğunlaşan üç bölümden oluşacak.
Kaybolan Dağ kısmında Kentucky'de dağdan kömür çıkarma faaliyeti ve bunun sebep olduğu çevre ve sağlık sorunları incelenecek. Dinamit gibi agresif teknikler kullanmak suretiyle kömürün çıkarılması sonucunda hava ve su kaynaklarının kirletilmesiyle yerel halkın hayatının felce uğratılması gözler önüne serilecek.
Aşk Irmağı adlı bölümde ise Hindistan'daki kutsal Yamuna nehrinin kirlenme hikâyesi anlatılacak. Modern teknolojinin nüfus artışına katkısına paralel olarak iklim değişimi ve çevre kirliliği ortaya çıkınca milyonlarca insanın hayatını bağladığı bir nehrin nasıl mahvedildiğine tanık olacağız.
Türkiye ile ilgili kısım, Suyun Ruhu Doğu Karadeniz’deki HES projelerini ve buna karşı çıkan yerel halkın direnişini belgeleyecek. Şu ana kadar uygulamaya geçirilen HES projelerinde, dereler susuz kalınca o doğada yaşayan tüm canlıların yok olduğu, çiçek, ağaç, böcek, balık ve kuşların oralarda barınamadığı, bölge ahalisinin de zaten bu durumdan fazlasıyla mağdur olduğu malum.
Su hayattır düsturuyla yola çıkan yönetmen Filiz Çiçek kadınların bu davaya verdiği desteğe güveniyor, mağdur olanların sesi olmaya çalıştığını söylüyor.
Dünyanın tüm köşelerindeki direnişlerde, Hindistan, Kanada, ABD ve Türkiye gibi ülkelerde kadınların ön saflarda yer aldığını hatırlatan Çiçek hemcinslerinin toprağa bağlılıkları ve duyarlılıkları sayesinde mücadelelerinde ne kadar dirayetli olduklarının da altını çiziyor.
Çiçek ABD'deki Green Sisters adlı bir rahibe grubunun adını telaffuz ederken manevi ekolojinin önderliğini sürdürdüklerini de belirtiyor; Katolik olmalarının, başka dinden konuyla ilgilenen oluşumlarla işbirliğine girmelerine engel teşkil etmediğini de ifade ediyor.
Hindistan'da ünlü yazar Arundhati Roy, Vandana Shiva, ABD'de zen - budist rahibe Shodo Spring ve direnişçi Teri Blanton Çiçek’in saydığı diğer birkaç isim.
Eko-Savaşçı projesinin arkasındaki kurum ise Bloomington Indiana'daki Sürdürülebilir Yaşam Merkezi (The Center for Sustainable Living).
Memleketinde HES girişimleri çoğalınca konuya hassasiyeti artan enerjik sanatçı Çiçek, Çoruh nehri üzerinde inşa edilen Artvin Deriner barajının bölge iklimini değiştirmesinden endişeli, Artvin'i Şavşat'a bağlayan yeni yollarda yaşanan göçükler ve kaya yuvarlanması sonucunda saatlerce tıkanan trafik de cabası.
Filiz’e ve projesinde çalışacak olanlara kolay gelsin. (MT/YY)